06 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mod, ülkeye bağlılık ve Türkiye

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen hafta iyi yaşam unsurları ve mutluluk konusuna girmiştik. Ekonominin sonsal amacının iyi bir yaşam olduğu konusundaki görüşün altını çizmiştik. Çinliler de son zamanda “güzel bir ülke” deyimin bolca kullanıyorlar. Geçen yazımızda konu edindiğimiz araştırmanın kapsamında Türkiye yoktu. Geçtiğimiz günlerde Barem adlı araştırma kuruluşunun örütbağında bir Mod ve Ülkeye Bağlılık temalı bir araştırmanın sonuçları yayınlandı.

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI

Araştırma 1 Nisan – 5 Mayıs 2022 tarihleri arasında 24 ülkede 21.498 kişiyle çeşitli yöntemlerle görüşülerek gerçekleştirilmiş. Türkiye’de Diyalog Araştırma işbirliği ile 4-12 Nisan 2022 tarihleri arasında CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle 1000 kişi ile görüşülmüş. Barem’in WIN Global adlı kuruluşla birlikte yaptığı bu araştırma kapsamında incelenen 24 ülke içinde Türkiye de var. Araştırmada insanlara anlık tinsel durumları, ülkelerinde yaşamaktan ne denli memnun oldukları ve gerekirse ülkeleri için savaşmaya gönüllü olup olmadıkları sorulmuş.

MOD (MODE) NEDİR?

Mod, bir kişi için belirli bir anda aktif olan şemalar (duygular, düşünceler ve bedensel yaşantıların bütünü) ve başa çıkma tepkilerinin toplamı olarak tanımlanabilmektedir. Mod “belirli bir zaman” diliminde, içinde bulunduğumuz durumu tanımlar. Kişi belirli bir modda iken o moda uygun düşüncelere ve duygulara sahiptir ve o moda uygun bedensel yaşantıları deneyimlemektedir. O modun gerektirdiği davranışları sergiler.

Terapi bağlamında ortaya çıkmış olan Şema Terapisi’nin kurucusu Jeffrey E. Young çalışmaları sırasında bireylerin günlük yaşamda 10 ayrı modda olabileceğini ortaya çıkardı: Çocuk modları (İncinmiş çocuk modu / Kızgın ve dürtüsel çocuk modu / Mutlu çocuk modu); Uyum bozucu ebeveyn modları (Başarı odaklı talepkar ebeveyn modu / Duygu odaklı talepkar ebeveyn modu / Cezalandırıcı ebeveyn modu); Başa çıkma modları (Teslim olma modu / Kaçınma modu / Aşırı telafi modu) ve Sağlıklı Yetişkin (Erişkin) Modu.

Sözü edilen terapide hedeflenen şeyin, yaşantımıza mutlu çocuk modu ile birlikte yetişkin modun egemen olmasını sağlamak olarak belirtiliyor. Yukarıda söz konusu edilen modların sağlıklı olabileceği gibi sağlıksız da olabileceğini vurgulayan Young, sağlıksız modların düzeltilmesi için geliştirdiği yönteme de Mod Terapisi adını vermiş.

NÜFUSBİLİMSEL ÖLÇÜTLERE GÖRE MOD DURUMU

Küresel olarak bakıldığında modlarını olumlu olarak niteleyenlerin oranı yüzde 68, olumsuz olarak niteleyenlerin oranı ise yüzde 30 olmuş.

Çeşitli nüfusbilimsel ölçütler açısından bakıldığında erkeklerin (yüzde 70), yaşlıların (65+ yaş – yüzde 74), gelir durumu iyi olanların (yüzde 78), yüksek eğitimlilerin (yüzde 76), çalışanların (yüzde 73) modları ortalamadan daha iyi çıkmış.

ÜLKELERE GÖRE MOD DURUMU

Yurttaşlarının modları en iyi olan ülkelere baktığımızda ilk sırayı yüzde 86 ile Finlandiya almış. Ardından gelen ülkeler ise sırayla Kolombiya (yüzde 84) ve Kanada (yüzde 82). Bir de çizelgenin en sonuna bakalım: Japonya ve Filistin (yüzde 53). Japonya’ya şaşırdınız mı? Hiç şaşırmayın, ülke yüksek özkıyım oranları, cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, uzun çalışma saatleri ve buna dayalı ölüm (karoshi) vb. ile boğuşuyor.

YA TÜRKİYE?

Güzel ama bir o kadar da acılı ülkemiz Türkiye’de ise; insanlardan modlarını olumlu olarak tanımlayanların oranı ne yazık ki yüzde 55 çıkmış. Bu sonuçla 24 ülke arasında sondan (yani en düşük) üçüncü ülke olmuşuz.

Nüfusbilimsel ölçütler açısından bakıldığında ise sonuçlar şöyle: Modu en yüksek öbekler 35-54 yaş (yüzde 58), üst sosyoekonomik statü (yüzde 66) ve yüksek eğitim (yüzde 62) öbekleri olmuş. 18-34 yaş grubundaki gençler (yüzde 52) ve emekliler (yüzde 41) ise en düşük moda sahip olanlar arasında yer alıyor. 

ÜLKEYE BAĞLILIK : ÜLKELERE VE NÜFUS BİLİMSEL ÖLÇÜTLERE GÖRE

Araştırmada kapsama alınan deneklere ülkelerine ne kadar bağlı oldukları da sorulmuş. Yanıt seçenekleri “Ülkem benim için yaşanacak en iyi yer” tanımından “Bir an önce ülkeyi terketmek istiyorum” tanımına dek dört seçenek olarak sunulmuş.

Küresel olarak bakıldığında ülkesine bağlı kişilerin oranı yüzde 63, ne olumlu ne de olumsuz (yani nötr) olanların yüzde 20, ülkesiyle ilgili olumsuz duygular taşıyanların oranı ise yüzde 14 çıkmış.

Konuya nüfusbilimsel ölçütler ile bakıldığında kadın-erkek arasında fark çıkmamış; yaş ve gelir arttıkça olumlu duyguların arttığı görülmüş. Ülkelerine en bağlı kesimler kim mi? Şunlar: emekliler (yüzde 72) ve ev kadınları (yüzde 71).

Ülkesine bağlılıkta ilk sıraları Pakistan (yüzde 90), Finlandiya (yüzde 87) ve Kanada (yüzde 82) almış. Bağın en zayıf olduğu ülkeler ise Lübnan (yüzde 33), Nijerya (yüzde 40) ve Arjantin (yüzde 43).

YA TÜRKİYE?

Türkiye’de ülkesine bağlı kişilerin oranı (yüzde 67) 24 ülke ortalamasının üstünde. Nötr olanlar yüzde 13, olumsuz olanlar ise yüzde 17.

Türkiye’de kadınlar (yüzde 72) ülkelerine erkeklerden (yüzde 62) daha çok bağlı. Yaş arttıkça ülkeye bağlılığın arttığı ortaya çıkmış. En bağlı kesimlerin ev kadınları (yüzde 79), 55 yaş ve üstü (yüzde 76), ilkokul mezunları (yüzde 76) ve C2 sosyoekonomik statü grubu (yüzde 74) çıkmış. Türkiye dışında bir ülkede yaşamayı tercih edeceğini ifade eden kişiler en çok 18-34 yaş grubu gençler (yüzde 24), üst eğitimliler (yüzde 23) ve AB sosyoekonomik statü grupları (yüzde 21). Sonuçlar sosyolojik bir incelemeyi hakkediyor doğrusu.

Makro düzlemdeki herşeyin MEP (Askerî – Ekonomik – Politik) şeklindeki üçboyutla ele alınması yaygın kullanılan bir bilimsel yaklaşımdır. Bu araştırmada da öyle yapılmış.

 ÜLKE İÇİN SAVAŞMAK

“Katıldığı bir savaş olursa ülkeniz için savaşmaya istekli olur musunuz” sorusuna verilen yanıtların ülkeler ortalaması yüzde 45 oranla “evet”, yüzde 36 oranla “hayır” olmuş. Erkekler arasında evet diyenlerin oranı yüzde 52. Savaşa gitme isteği yaş, gelir ve eğitim arttıkça azaldığı ortaya çıkmış. Hayır diyenler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yalnızca AB sosyoekonomik statü grubu ve öğrencilerde (yüzde 16) varmış. Nasıldı Yemen türkümüz: “Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir.”

Savaşmaya en gönüllü ülkelerde ilk sıraları Pakistan (yüzde 96), Türkiye (yüzde 85) ve Peru (yüzde 74) çıkmış. Savaşa gitmeyi en az isteyen ülkeler ise Hollanda (yüzde 16), Japonya (yüzde 19) ve yanı sıra Almanya ile İtalya (yüzde 22).

SONSÖZ

Yaşamda ne yaptığınızın yanısıra hangi modda yaptığınızın da önemli olduğunu unutmayalım. Örneğin ekonomik düzlemde insan kendisinden beklenilen başarıyı gerçekleştirmeye çalıştığı için başarılı olabilir, ama başa çıkma modunda içsel bir mutsuzluk ve anlamsızlık yaşıyorsa ne fayda! İnsan kendi içindeki üretkenliği yaşama geçirmek için başarıyı gerçekleştirirse bunu yaparken yetişkin modunda üretken duyumsayabilir kendini! Bu bağlamda işletmelerin çalışmak için mutlu yerler olarak nitelenmesi ve bu durumun işletmelerin ekonomik performansına etkisini de bir sonraki yazıya bırakalım.