22 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mustafa Kemal ve yılbaşları

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Gazete Yazarı

A+ A-

Mustafa Kemal Atatürk’ü nutuktan ve çeşitli kaynaklardan incelediğimizde her yılbaşı arifesinde onu Türkiye’nin kaderini tayin edecek olan bir çalışmada buluruz. Bunlardan biri 1917 yılı Aralık sonudur. Alman İmparatoru II. Wilhelm’in 15 Ekim’de İstanbul’u son ziyaretinden hemen sonra Osmanlı Heyeti veliaht prens Vahdettin’le Almanya’yı ziyaret eder. Heyette Osmanlı Ordusunu temsilen Tümgeneral Mustafa Kemal de vardır. Yılbaşı kutlamalarının yapıldığı 31 Aralık akşamı, 1750 yılında hukukun üstünlüğüne Alman Kralı II. Frederick’in boyun eğdiği bir olayın anlatılmasına tanık olur. Kral Berlin yakınlarında Postdam’da, arazisine saray yaptırmak üzere içindeki değirmeni sahibinden satın almakta ısrar edince değirmenci ona Berlin’de hakimlerin olduğunu hatırlatır. Dinleyicilerden biri o yerin yakında olduğunu ve görmeye gitmelerini önerir ama bir kişi hariç kimse gitmez. O kişi Mustafa Kemal’dir.

ORDU MÜFETTİŞLİĞİNDEN MAREŞALLİĞE

Aradan 2 yıl geçer ve bu kez Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a Ordu Müfettişi olarak gönderilir. 22 Haziran’da Türkiye’nin tam bağımsız ilk kuruluş belgesi olan Amasya genelgesini yayımlar. Ardından 9 Temmuz’da askerlikten istifa eder. Bunu Erzurum ve Eylül’de Sivas kongresi takip eder. Kara kış şartlarına uygun olmayan 3 araba ile 22 Aralık’ta Ankara’ya hareket ederler. Yılbaşına yakın 27 Aralık 1919 da Dikmen’e ulaşıp aynı gün Keçiören’deki Ziraat Mektebine yerleşirler. Ertesi gün Mustafa Kemal şehrin ileri gelenlerine amaçlarını ve Milli Hareket’in programını anlatır: “1. Dünya Savaşının sonunda Amerika Cumhurbaşkanı Wilson’ın açıkladığı ‘Milletlerin kendi geleceklerine kendilerinin hakim olması ilkesi’ doğrultusunda 14 maddelik programın 12. maddesinde ‘Türkiye’nin, milletimizin tam bir hakimiyete sahip olması gereği ve aramızdaki Müslüman olmayanların güvenliğini ve hareket hürriyetlerini sağlamak ve Boğazları açık bulundurmaktır.’ Devamla birinci şartın kabul edildiğini ve ikinci şartın Osmanlı Devleti ve milleti tarafında 300 yılı aşkın bir zamandır uygulandığını ve son olarak da Başkentin (İstanbul) güvenliği sağlandıktan sonra ticari gemilerin geçmesinin mümkün olacağından bahseder. Ama barış antlaşmasının kabul edilmeyecek maddelerini de anlatır. Ardından 23 Nisan 1920’de TBMM açılınca Atatürk Meclis Başkanı seçilir. 5 Ağustos 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi Başkomutanı seçilir. Zafer kazanılınca Mareşallik rütbesi ve Gazi Unvanını alır. 13 Ekim 1923’te Ankara başkent, 29 Ekim 1923’te Türkiye bir Cumhuriyet olur. Yılbaşına 2 ay vardır. 28 Aralık 1925’te Yüksek Askeri Şura’nın açılışını yapar. Beş sene sonra 28 Aralık 1930’da Kubilay’ın Menemen’de şehit düşmesi üzerine orduya başsağlığı mektubunda “Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyet’in ülkücü öğretmen topluluğunun kıymetli üyesi Kubilay’ın temiz kanı ile Cumhuriyet, hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır!” der. 1 Ocak 1933 yılbaşı gecesi Milli eğitim Bakanı Dr. Reşat Galip Atatürk’e 3 kitap hediye eder. Bu kitaplar “Birinci Türk Tarih Kongresi Zabıtları”, “Söz Derleme Kılavuzu” ve “Dil Kurultayı Kararları’dır”. (Ergenekon Ocak 2020 https://www.aydinlik.com.tr/ataturk-e-yilbasi-armagani-227773). (1)

SON YILBAŞI

Dr. Tevfik Rüştü Aras o geceyi şöyle anlatır: “1938’in yılbaşı akşamı köşke beni çağırmışlardı. Kendisini köşkün yukarı katında kitaplığa bitişik açık salonda buldum. İlk sözü ‘Bu akşam bir yere çıkmayacağım. Sen de suare görmekten bıkmışsınızdır. Yılbaşını burada birlikte geçiririz olmaz mı?’ demek oldu. ‘Büyük sevinçle’ karşılığını verdim.” Bir hayli süre, geçen yılın olaylarından ve gelecek yılın işlerinden konuştuk. İsmail Hakkı Kavalalı’nın (Atatürk’ün Harbiyeden arkadaşı) gelmesi üzerine konuşma günün haberlerine, havaya, suya, giyim, kuşama dönüştü. Atatürk, özel toplantı ve günlerde, kendi elbise ve giysilerinden istediklerimizi bize vermekten mutluluk duyardı. Bu nedenle aklıma gelen bir fikri söylemekten kendimi alamadım ve dedim ki: ‘Paşam, mendillerinize, potinlerinize varıncaya kadar bize vermekten hoşlanıyorsunuz; ne olurdu bir ay önce düşünseydik de bu gece yeni bir yıl için başka arkadaşları da çağırsaydık da her birimizde bu yılbaşı gecesinin anısı olarak sizden bir şeyi üzerimizde taşırdık’ dedim. Bunun üzerine: ‘A doktor, bunu neden daha evvel düşünüp söylemedin? diye hayıflanınca, ‘Zararı yok, gelecek yıl böyle yaparız,’ yanıtını verdim. Atatürk olumlu veya olumsuz bir şey söylemedi. Bir süre düşünür bir durum aldıktan sonra ‘Bakalım gelecek yıla kadar yaşayacak mıyım?’ sözleri ağzından dökülüverdi. Birdenbire her üçümüzü de derin bir sessizlik kapladı. Yine Atatürk bizden önce kendini toparlayarak ‘Yılbaşı gecesi acıklı şeyler düşünmeyelim ve konuşmayalım,’ dedi. Yazlık gömleklerini ayırıp bana seslenerek ‘Bunlardan da al, yazın Yalova’da hep birlikte oluruz, işine yarar,’ dedi.” (Yakınlarından hatıralar, Sel Yayınları, 1955, s. 105).

(1) Nutuk

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları