19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Piyano virtüozü Ayşegül Sarıca

Hayati Asılyazıcı

Hayati Asılyazıcı

Eski Yazar

A+ A-

Köklü bir İstanbul ailesinin üyesi olan Ayşegül Sarıca, 1935 yılında İstanbul’da Moda semtinde yer alan Sarıca Arif Paşa Konağı’nda dünyaya gözlerini açtı. Anne tarafından Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’nın, baba tarafından Yıldız Sarayı doktoru Arif Paşa’nın torunudur. Sarıca, ilk piyano derslerini Ferdi Ştatzer (Prof. Friedrich Statzer)’den almıştı. Üç yıllık özel eğitimin ardından İstanbul Belediye Konservatuvarı’na kabul edildi. Beş yıl eğitim aldığı konservatuvar yıllarında, anımsadığım kadarı ile konservatuvar hocalarından biri Ferdi Ştatzer’di. İstanbul’da ki eğitimini tamamlamayarak ailesi ile birlikte Paris’e yerleşen Sarıca, 1951 yılında Paris Ulusal Devlet Konservatuvarı sınavını kazanarak öğrencisi oldu.

Geleceği parlak, üstün yetenekli genç bir piyanistin yetişmekte olduğunu öğrenmiştim. Ferdi Hoca ile tanıştığımda, Paris Ulusal Devlet Konservatuvarı’nda eğitim alan Ayşegül Sarıca hakkında detaylı bilgi edindim. Genç yeteneğin, Paris’te ki başarısının üst düzeyde olduğunu öğrendim. Eleştiriler yazmaya başladığım dönemlerde hemen hemen bütün sanat etkinliklerini takip ediyordum. Özellikle müzik ve tiyatro ağırlıklı yazılar kaleme alıyordum. Sarıca’nın konservatuvar sonrası İstanbul’da verdiği ilk konserini izleyenler arasındaydım.

Paris Ulusal Devlet Konservatuvarı’nın ülkemiz müzik tarihi içinde özel bir yeri bulunmaktadır. ‘Türk Beşleri’ (Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses) olarak anılan; ‘Klasik Batı Müziği’ bestecilerimiz arasında yer alan ‘Cemal Reşit Rey’, mezun olan ilk piyano virtüozümüzdür. Ayşegül Sarıca; Cemal Reşit Rey ve İdil Biret’in ardından bu konservatuvarı bitiren dünyaca ünlü üçüncü piyano sanatçımızdır.

Eğer günümüz Türkiye’sinde ‘Klasik Batı Müziği’nden söz edecek olursak, bu yapının temelinin Cumhuriyet aydınlanması ile gerçekleştiğini belirtmeliyim. Cumhuriyet aydınlanmasının, Atatütk ilkeleri ile sanata kattığı değer, 21. yüzyılda da ülkemizi aydınlatmaya devam etmektedir. Yurt dışında eğitim alan bütün değerlerimiz, eğitimci olarak görev almış, besteci kimlikleri ile kültürümüze has üretimler ortaya koyarak çok sesli müziğimize büyük katkıda bulunmuşlardır.

Ayşegül Sarıca; resital ve konserlerde gösterdiği üstün performans ile virtüozite düzeyini erken yaşlarda kanıtlamış bir sanatçımızdır. Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Almanya, Avusturya, Belçika, Sovyetler Birliği, Macaristan, Çekoslovakya, İsveç, Norveç, Finlandiya ve Avustralya’da; Karel Ancerl, Pierre Dervaux, Anatole Fistoulari, Louis Fourestier, Gotthold Lessing ve Heinz Walberg gibi dünyaca ünlü şeflerle konserler verdi.

Sarıca; sanat yaşamı içerinde; Uluslararası Münih Piyano Yarışması: Jüri Özel Ödülü (1955), M. Long-Jacques Thibaud Uluslararası Yarışması: Paris Kenti Ödülü (1959), Fransız Kültür Bakanlığı: Sanat ve Edebiyat Nişanı (Chevalier de I?Ordre des Arts et des Lettres, 1974), İstanbul Kültür Sanat Vakfı: Onur Ödülü (2006) ve çok sesli müziğimize yapmış olduğu katkılar nedeniyle; Beşiktaş Çırağan Lions Kulübü: Onur Ödülü’ne layık görüldü (2017). Sanatçımıza, T.C. Kültür Bakanlığı tarafından 1971 yılında ‘Devlet Sanatçısı’ ünvanını verilmiştir.

Sanatçımız, Bach ile başlayan ve 20. yüzyıl başına uzanan, romantik ağırlıklı bir repertuvara sahiptir. Kayıtları arasında; Cemal Reşit Rey: Kâtibim Çeşitlemeleri ( Macar Devlet Senfoni Orkestrası, Hikmet Şimşek), Grieg, Debussy ve Franck: Keman ve Piyano Sonatları (Ayla Erduran), Mozart: 15. ve 23. Konçertolar (Ankara Oda Orkestrası, Gürer Aykal), Beethoven: 3. ve 4. Konçertolar (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası), Schumann: La Minör Piyano Konçertosu (Bilkent Senfoni Orkestrası), Schubert: Müzikli Dakikalar’ ve Rahmaninov: Müzikli Dakikalar yer almaktadır.

Solist sanatçı olarak yer aldığı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile her yıl Ankara’lı müzikseverlere piyano şölenini sunmaktadır.