16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Samsunspor kazaya yenileli 26 sene oldu

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-

Futbol tarihimizin en trajik olaylarından birisinin üzerinden 26 yıl geçmiş... Bugün, o kazanın yıldönümü... Koca bir nesil, hiç bilmiyor Samsunspor’un başına geleni... Gelin, çeyrek asır geriye gidelim ve ‘Sizi unutmadık’ diyelim.

1988-89 sezonunun 2. devre ilk maçı olan Malatyaspor deplasmanına gitmek için, 20 Ocak 1989 Cuma sabahı Samsunspor’un kulüp otobüsüne binen 23 kişilik kafilenin tamamı, bir buçuk saat sonra bir şekilde araçtan indi. Ama yürüyerek, ama yardımlarla... Kimi omuzlarda, kimi tabutlarda...

55 DU 637 plakalı otobüs, Havza çıkışında, yoğun tipi altında ilerlerken, karşı yönden gelip şeridine giren pancar yüklü kamyonla kafa kafaya çarpışarak şarampole yuvarlanmıştı. Araç sürücüleri Asım Özkan ve İbrahim Terzi’yle, Samsunspor antrenörü Nuri Asan (49) ve kaleci Mete Adanır (27) olay yerinde, futbolculardan Muzaffer Badalıoğlu (29) Havza Devlet Hastanesi’nde yaşamlarını yitirdi. Yugoslav futbolcu Zoran Tomiç (29) de, komada geçirdiği 6 ayın sonunda yaşama tutunamadı.

Futbolcular Emin Kar, Naser Beadini, Yüksel Öğüten, Erol Dinler, Orhan Kılınç, Mustafa Sinecek, Kasım Çıkla, Fatih Uraz, Şanver Göymen, Caner Yılmaz, Ercan Koloğlu, Hakkı Bayrak, Uğur Terzi, Burhanettin Beadini ile Genel Kaptan Mustafa Mutlu, Kulüp Müdürü Yüksel Özan, Malzemeci Halil Bayraktar, Masör Mahmut Çalış yaralı olarak kurtuldu. Emin, Burhanettin ve Erol kazadan sonra futbolu bırakmak zorunda kaldı.

Faciadan kaburgalarındaki kırıklarla kurtulan, dönemin milli takım kalecisi Fatih Uraz, “Nedense aradan geçen onca yıla rağmen insanlar hâlâ ‘Yazık oldu Samsunspor’a!’ diyor ki, anlaması da zor anlatması da... Samsunspor, bir senelik aranın ardından bıraktığı yerden yoluna devam ederken; aslında olan o gün otobüsün içinde olanlara oldu. Mekân değiştirenler, kalıcı ıstıraplara mahkûm olanlar, kariyerini kaybedenler, yaşam arzusu törpülenenler o gün o otobüsün içinde oturanlar, yatanlardı.

Muzaffer’in hanımı, geçen onca yıla rağmen kocasının yasını tutmayı sürdürüyor mu; Mete’nin ailesi, onun arabasını hâlâ muhafaza ediyor mu; Erol, yine denizlerde mi acaba? Son model arabalara bile o külüstür kulüp otobüsüyle nal toplatan Asım Abi’nin kızı da büyümüştür mutlaka. Ya, parlak bir devri sonlandıran kamyon şoförünün eşi yine rüyalarında, kocasının kazada suçu olmadığını görüyor mudur dersiniz? Bizi ta nerelerden gelip de bulmuştu ama gerçek onun düşlerinde gördüğü gibi değildi ki...” diye sesleniyor, sportif pencereden bakanları, insani boyuta davet ederken.

Yerden göğe haklı. Unutmuş olanlar için o dönemin lig fotoğrafını da anımsatayım. Kazadan önceki 3 sezonu, sırasıyla 3., 3. ve 4. olarak tamamlamıştı Samsunspor. Kazadan sonra, 2. devre maçlarına çıkmadı ve Federasyon kararıyla, ligde (bugünkü Süper Lig) kaldı. Ancak, izleyen 1989-90 sezonunda küme düştü. Belli ki, travmanın izleri silinememişti.

Ötesini, felâketi yaşamış olan Fatih Uraz’dan dinleyelim.

- Kazayı yaşamış birisi olarak, 26 yıl sonra ne hissediyorsunuz?

Hava pusluydu, yer karlıydı, kamyon şoförü dalgındı, otobüs eskiydi demenin artık bir anlamı yok; çünkü hiçbir sebep futbol dünyasının gördüğü en büyük centilmenlerden, Samsunspor’u hayatından fazla seven belki de tek insan Nuri Hoca’yı geri getirmeyecek. Aynen, Mete’yi, Muzaffer’i, Tomiç’i, Asım Abi’yi de geri getiremeyeceği, Kaptan Emin’i yeniden yürütemeyeceği, Erol’a kolunu, Kasım’a dalağını geri veremeyeceği gibi.

Galiba gerçek manada kaybedenler yalnızca ölenler ve kazanın izlerini taşımayı sürdürenler. Takım iyi-kötü maçlara çıkmayı sürdürürken, çetin yaşam meşgalesi kader birliği etmiş insanların arasına çoktan setlerini çekmiş, ayrılık duvarlarını örmüş durumda. Şimdi düşününce hatırlıyoruz ki, o gün otobüsün içinde oturan arkadaşlarımızdan hayatta olanlarla görüşmeyeli hayli zaman geçmiş. Gidenleri dualarımızda unutmamaya çalışırken, yaşayanları aramayı ihmal edişimizin nedenini izah etmek kolay değil. Emin değiliz ama muhtemelen sevimsiz anıları hatırlamama, kazanın ıstıraplarını yeniden yaşamama-yaşatmama adına birbirimizden saklanıyor olabiliriz.

- O günlere dair neler anımsıyorsunuz?

Kaza sonrası yeşil sahalara dönüp dönemeyeceğimiz, eski formumuzu bulup bulamayacağımız hususunda şüpheler belirdiğinde dostlarımızın sayısında hatırı sayılır bir azalma olduğunu net hatırlıyoruz! Bunun için ağlayıp sızlamaya, karalar bağlamaya gerek duymamıştık, çünkü hayatın acımasız, yalın gerçeklerinden birisi de ‘iyi olduğunda güçlü olduğunda insanların seni daha çok sevdiği’ydi! Ancak burada bir parantez açmazsak ayıp olur; sokaktaki vatandaş yani Samsun halkı bağrını bize ve arkadaşlarımıza sonuna kadar açıp bizleri çocukları gibi, kardeşleri gibi kabul edip ihtimam göstermişti. Hastane odasına tencere tencere yemek, çorba taşıyan, dualarında adımızı zikreden insanları nasıl unutabiliriz ki? Çok şükür aç değildik açıkta değildik ama ilgiye muhtaçtık, sevgiye muhtaçtık; Samsun halkı da bunu sonuna kadar, hak edip etmediğimize bakmaksızın verdi.

- Kazada yitirdiğiniz arkadaşlarınızla ilgili neler söylemek istersiniz?

Şahsen bizim Samsunspor’la ilgili kafamızda yer etmiş tek bir pişmanlık vardır; o da, çok sevdiğimiz, çok saydığımız, bir kere dahi kırmadığımız, bir kerecik olsun kırılmadığımız, 26 senedir dualarımızda asla unutmadığımız sevgili Nuri Asan hocaya sağlığında kendisini ‘Ne kadar çok sevdiğimizi’ yüzüne karşı söylemeyi ihmal edişimizdir. Zamanı geri döndürmek eğer mümkün olsaydı, inanın bu kez fırsatı kaçırmaz sürekli söyler söyler dururduk. Aşılmaz müdafaa Muzaffer’i, sahaların en asil oyuncularından, aylar önce rüyasında öleceğini görecek kadar temiz kalpli Mete’yi, Hristiyan olduğu halde hasta annesine cami hocalarından dua isteyecek kadar bizlerle özdeşleşmiş Tomiç’i, güleç yüzlü Asım Abi’yi, kamyon şoförü İbrahim Terzi’yi ve elbette ki Samsunspor sevdalısı Nuri Hoca’yı bugün dualarınızda hatırlayın lütfen.