15 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sanatın patikalarında

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

Sevgililer Günü’yle çakışan Dünya Öykü Günü küresel salgın nedeniyle bu yıl sanal ortamlarda paylaşımlarla kutlanacaktı ki, bir ölüm haberiyle ana fikir daraldı: Sait Faik sonrasında, özellikle 1950’lerde güçlü bir atılıma yönelen modern öykücülüğümüzün önde gelen adlarından Demir Özlü’nün ölüm haberiyle, paylaşımlara Özlü’den anı ve değerlendirmeler damgasını vurdu. Üvercinka dergisi bu gelişmeyi duyumsamışçasına, Şubat sayısında öyküye ağırlık vermiş; Ahmet Oktay’ın bu modernleşmeyi hazırlayan süreci işlediği yazısıyla başlayan bir dosya hazırlamıştı.

Dosyada Aydan Ay, Bülent Elitok, Fügen Kıvılcımer, Seval Arslan ve Türkay Korkmaz’ın Cumhuriyet dönemi öykücülüğümüzü işleyen yazılarının yanı sıra dergide ilginç öyküler de yer almıştı: Yasemin Yazıcı, Bir Nehirden Bir Denize; Celal İlhan, Tetanoz; Aydan Ay, Giyilmemiş Giysiler; Rasim Savak, Falcı; Sevim Yazar, Sevgiliye Mektup; Halit Payza, Kahpelik Edeceği Belliydi... Ne ki bu değerli yazı ve öyküler üzerinde konuşmaya fırsat olmadı.

ŞİİR, BUĞDAY VE ÖDÜL

Dergide Ayten Mutlu’nun çevirdiği Kapitalizmde Şiirin Yararsızlığı denemesinde Martin Langford, tümüyle sermaye ve teknolojinin denetimine giren günümüz dünyasında kapitalizmin şiir karşıtlığını ele alıyor; yazı, Langford’un çarpıcı robot resimleriyle bütünleniyordu. İsmet Alıcı, Kapitalizm ve Ödül başlıklı yazısında, gerçek amacın iyi ve savaşçı şiiri cezalandırmak olduğunu belirtirken; Karatren’de Cezmi Güntay, şimdi de Kemal Özer’in adının bitmeyen ödül tartışmalarıyla gündeme gelişi değiniyordu. Aslıhan Tüylüoğlu, Veysel Çolak’la son yapıtları üzerine yaptığı renkli söyleşide şair, “Buğdayın yararına inandığım kadar şiirin yararına da inanıyorum” diyordu.

Feridun Andaç, Yurt Kitaplığı Oluşturmak denemesiyle; Halûk Cengiz, Şair Olsalardı Şair Kalsalardı incelemesinin yeni bölümüyle dergide yer alırken; derginin bu ayki lirik çeşitlilik ve zenginliğini Ahmet Emin Atasoy, Ahmet Üresin, Cem Onur Seçkin, Faik Güçlü, Fatma Aras, Fatma Başural, Gülsüm Işıldar, İbrahim Eroğlu, Kenan Ercan, Mustafa Alagöz, Necdet Arslan, Nihat Kemal Ateş, Ozan Telli, Uğur Olgar, Süleyman Yağız, Süreyya Şişmanlar, Şükrü Çiftçi, Ümit Şener Ta, Veli Erdem, Veysel Çolak’ın şiirleri oluşturuyor.

BİLİM VE TEKNOLOJİ KARŞISINDA

Langford’un yazısını okurken, kapitalizmde teknolojiyi güdüleyen unsuru yeniden düşünme şansı yakaladım: Başından beri her buluşu sermayenin büyümesi için kullanan kapitalizm, aynı zamanda insan ve emek üzerinde güçlü bir egemenlik ağı oluşturmak, dahası insanı denetmek ve kendince biçimlendirmek zorundaydı. Bu nedenle bilim ve teknolojiyi bir yandan silah sanayisine yenilikler getirerek gücünü pekiştirmek, bir yandan da ölüm ticareti yapmak hesabıyla kullanageldi. Prusyalı general, askerî siyaset tarihçisi ve entelektüel Carl von Clausewitz, daha XIX. yy başlarında bu gerçeği tek cümleyle çırılçıplak anlatmıştı: “Savaş, siyasetin başka araçlarla devamıdır.”

Geçtiğimiz günlerde Barış Pınarı Harekâtı tartışmaları sırasında, AB ülkelerinin ekonomik yaptırım uygulama tehdidi üzerine, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Barış istiyorsan savaşa hazırlan” dedi. Siyasal olarak birlikte yaşama koşulunun çelişkiyi aşarken ya da yok sayarken savaşı da o yaşamın sürekli öğeleri içinde görmek gereğini dayattığına apaçık dikkat çekti.

SANATIN KOMPLOSU

Küresel salgın üzerine tartışmalarda beylik vargıların ötesine geçmeyi düşündüğünüz anda komplo teorisi ürettiğiniz suçlamalarıyla karşılaşmaktan bezgin düşerken hiç kimsenin şunu akıl edemeyişine şaşıyorsunuz: Küresel oligarşinin emeğe ve insana karşı bir dizi komployla örülü büyük komplo zincirini anlamaya kimse yanaşmıyor, bundan söz etmeye kalkıştığınız anda siz komplocu oluyorsunuz. Oysa dünyanın hangi en etkili düşünürü ya da sanatçısı, insana ve yeryüzüne karşı kapitalizmin hangi komplosunu gerçekleştirmeye güç yetirebilir ki?

Hem siz hangi patronun danışmanları arasında bir filozof, bir sanat dehası entelektüel gördünüz ya da okudunuz anımsar mısınız? Siyaset ve ekonomi, bilim ve teknoloji danışmanları çoktur, hem de ekipler oluşturur. Gelgelelim bir tek düşünürle baş etmeyi, herhangi bir konuda ondan değerlendirme ve öneri istemeyi göze alamazlar. Çünkü sunacakları her öneride, aynı zamanda komploları açığa vuracak eleştiri saklıdır.

Öyküye, şiire, sanata, felsefeye çok daha fazla iş düşüyor. İyi de bu nasıl olacak? Üstelik zamanımız da bütün saniyeleriyle ipotekliyken, bireysel zaman yok denecek kadar kısalmışken, oligarşiyle savaş mümkün mü? Patikalarda ilerlemeye çalışan sanat, teknoloji karşısında tutunabilecek mi? Eserlerinde kapitalizmin insana ettiği kötülükleri işleyen Demir Özlü hangi yazdığında gerçeğin dışına düşerek komplo niyetleriyle yüzüstü kaldı? Olacakları öngörmek mi sanatın komplosu? Sanatçı her an savaşa hazır olmak zorundadır.

TEŞEKKÜR VE HOŞ GELDİN

Aydınlık Kültür Sanat editörlüğü süresince, benim gibi zor bir adamla son derece uyumlu, anlayışlı çalışarak her zaman kolaylık gösteren Ersoy İrşi kardeşime teşekkürü borç biliyor, görevi devralan Ali Ulusoy'a bayrak yarışında başarı dilekleriyle hoş geldin diyorum.