15 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şol Yunus’a Kıymayın Efendiler – 6: Yunus tek başına mı içerdi?

Hüseyin Haydar

Hüseyin Haydar

Gazete Yazarı

A+ A-

Şarâb kadehi içilir, inci ve cevher saçılır,

  Cânın gözü açılır, bu halkanın içinde.

            AHMET YESEVİ

> Yunus Emre’nin yaşamı tam bir devrimci bütünlük içinde geçmiştir. Dili hikmetli, bilgeliklidir. Sözlerinden “inci, mercan saçılan” bir meclis ve mücadele adamıdır. En harlı ateşlere girer, en belalı işlere girişir ve zaferle çıkar: Derviş kimliği Yunus’u buna mecbur etmiştir. Yunus’u böylesine güçlü kılan nedir? Hemen söyleyelim yüksek cesaret, derin inanç, donanımlı adanmışlık bilincinin en yüksek mertebede birbirini mayalaması. Yunus, evrene karışıp kül olmayı kendine kurtuluş yolu seçmiştir. En yakınından başlayarak halka halka bütün insanlığa yayılan, eriyip yok olan bir “feda olsun” ruhudur bu. Öyle bir yok oluş ki, bütün varlığı kucaklıyor.

> Yunus’un “Bir sakiden içtik şarap” dizesiyle başlayan ünlü şiiri, bizi o devrimci / derviş gücünün kaynağına götürür. İçtikleri, öyle bir sır şarabıdır ki, arştan yüce bir meyhanede sunuluyor, öyle bir dolu içiliyor ki kadeh, insanların can evidir:

“Bir sakiden içtik şarap,

Arştan yüce meyhanesi.

Ol sakinin mestleriyiz,

Canlar onun peymanesi.”

> > EVRENLE BÜTÜNLEŞEN

YUNUS’LA BÜTÜNLEŞELİM

> Gelin görün ki, başından beri dile getirmeye çalıştığım Yunus’un h hikayesi ve şiirlerindeki dağınıklık bu müthiş şiirini de etkilemiş. Örneğin, Yunus uzmanı Abdülbaki Gölpınarlı’nın kitabında CXVIII numarayla yer verilen şiir, elimdeki kitapların bir kısmında da yer alırken,  nedense bazılarında yer almamış: Ahmet Yaşar Ocaktan, Mustafa Özçelik, Faruk K. Timurtaş, Sezai Karakoç vb. Bunlar işin bir yanı, öte yandan şiirin gerçekte kaç kıta olduğu belirsizdir. Örneğin şiir Burhan Toprak ve Mustafa Tatcı’nın kitabında 7, Gölpınarlı ve Cahit Öztelli’de 6, İlhan Başgöz’de 5 kita olarak yer almaktadır.

> Öte yandan şiir, bütün yazarlar tarafından farklılıklara uğramış. Bazı derleyiciler aynı dörtlüğü farklı biçimlerde ve anlamlarda okura sunmuştur. Bir iki örnek vermek gerekirse:

“Bizim meclis mestlerinin

Demleri Ene’l Hak olur

Bin Hallâcı Mansur gibi

Onun kemin dîvânesi.”

Gölpınarlı’da bu şekliyle yer alan üçüncü dörtlük, Başgöz’de dördüncü dörtlük olarak çok farklı bir biçime bürünmüş:

“Andaki mest olanların

Olur Enelhak sözleri

Hallac-ı Mansur gibidir

En kemine divanesi.”

İlhan Başgöz’de, aynı şiirin ikinci kıtasında yer alan,

“Bir meclistir meclisimiz

     Anda ciğer kebap olur.

Bir çerağdır bunda yanar

Güneş anın pervanesi.”

dörtlüğü, Gölpınarlı’da beşinci sırada ve farklı olarak yer bulmuş:

“Ol meclis kim bizde vardır

Anda ciğer kebâb olur

Ol şem’a kim bizde yanar

Ay u güneş pervânesi.”

> Sorunu iyi anlatmak için, yerimizin sınırlı olması nedeniyle son birkaç örnekle yetiniyorum. Gölpınarlı’da “Bizim meclis bekrîleri / Şol Şâh-ı Edhem gibidir,” deyişi, Başgöz’de yer almazken, Hüseyin Arif’te  “Bizim şehrince yüzbin ola /  Her guşede viranesi” biçimine bürünmüş. Ayrıca,

 “Bizim meclis mestlerinin

Demleri Ene’l Hak olur

Bin Hallâcı Mansur gibi

Onun kemin dîvânesi.”

biçimindeki 3. kıta, İlhan Başgöz’de ve Sabahattin Eyuboğlu’da 4. Kıta olarak şöyle yer alıyor:

“Andaki mest olanlarınOlur Enelhak sözleriHallac-ı Mansur gibidirEn kemine divanesi.”

Ya da, Gölpınarlı ve Öztelli’de 5. Kıta olarak yer alan şu önemli dizeler,

“Bizim meclis bekrileri

Şol Şah-ı Edhem gibidir

Belh şehrince yüz bin ola

Her köşede viranesi.”

Sözler, Burhan Toprak’ta şaşılacak şekilde farklılaşmaktadır:

“Ol meclisin bekrîleri,

Ol şah Ethem gibidir

Yüzbin olur her köşede,

Belh şehrinin viranesi.”

> Daha da şaşırtıcı ve acı olanı, bu önemli kıtanın, Başgöz’de hiç yer almaması ve bu tutarsızlığın başka yazarlarda farklı sözlere bürünerek sürmesi. Bu örneklerle yetiniyorum. Sosyal medyadaki özensizliği ise varın siz düşünün. Sözün kısası bu dağınıklığa bir dur demek gerekiyor. Sözlü edebiyatta bu gibi değişimler olabilir, ama yazıya geçişte, bu kişi insanlığın en büyük şairlerinden biri ise, onun yapıtına bütünlük kazandırmak bizim boynumuzun borcudur.

> > BİR SÂKİDEN ŞARAP İÇTİK Mİ, İÇTİM Mİ?

 > Öncelikle bakalım Yunus bu şiirinde ne diyor, ne mesaj veriyor? Çok açık ve berrak olan bu derinliği kolayca anlamamız gerekir. Gerçekte Yunus’un ne dediğini kavramamız, zorlu yolumuzu aydınlatacaktır. Hemen belirtelim: Yunus, derviş yoldaşlarıyla birlikte devrimci bir “Yol Ortaklığı” içindedir. Onun kurduğu kutlu ortaklık aynı zamanda ilahi bir mücadele birlikteliğidir. Tekil değil, çoğuldur. Bir daha dikkat edelim Yunus’un ne dediğine:

“Bir sâkîden içtik şarâb

‘Arş'dan yüce meyhânesi

Ol sâkînin mestleriyüiz

Cânlar anun peymânesi.”

> Anlaşılması zor bir farklılaşmayla daha karşı karşıyayız. Örneğin şiirin girişinde yer alan ve çoğul olan “Bir sakiden içtik şarap” dizesi, Gölpınarlı, Başgöz, Toprak ve diğer bazı yazarlarda, “Bir sakiden içtim şarap”  biçimiyle, şahıs eki tekil hale dönüştürülmüş. Öztelli, Tatçı ve bazı yazarlar ise “içtik” diye doğru biçime yer vermişler. Bunun doğrusunun “Bir sakiden (biz) içtik şarap” olması gerektiği dörtlüğün içinde apaçık görülüyor: “Ol sâkinin (biz) mestleriyiz / Canlar (canlarımız)  onun peymânesi.”  Değir bir kıtada bu çoğulluk iyice pekişiyor: “Aşk oduna yananların (çoğul) / Küllî vücûdu nûr olur.”

> Bitmedi, şiirin bir de şarkı sözü boyutu var. Çok yaygın. Yunus Emre’nin bu güçlü şiiri pek çok şarkıcı tarafından da sevilmiş, bestelenip seslendirilmiş. Bu örnekler sosyal medyada bolca yer alıyor. Şarkıcı ya da seslendiricilerin, benim görebildiğim hepsinde, “Bir sakiden içtik şarap”  biçimindeki şiirin giriş dizesini, söz birliği etmişçesine, şarkılarında “Bir sakiden içtim şarap,” biçiminde tekile düşürmüşler. Bu tutum Yunus’u “örgütsel” bütünlüğünden, yazgı birliği yaptığı yoldaş bütünlüğünden koparmaktır. Yunus’un devrimci ruhunu, “birliktelik” anlayışını, bu seslenişindeki çoğulcu ahlakını korumamız gerekmez mi?

>> YUNUS’TAN KENDİMİZE GÖREV ÇIKARIYORUZ

> Yunus Emre’nin böylesine önemli bir şiirini onun kitabının dışında bırakmak, hangi salam nedene dayandırılabilir?  Yunus, tarihin dalgaları içinde çalkalanıp, ölüm dirim mücadelesi sınavından geçip 21. Yüzyılın kıyısına dayandı ve insanlık adına yeniden görev üstlendi. Yunus, kendi benlik yükünü yakıp kamunun, insanlığın yükünü sırtlanmaktadır. Onun toplumsal varlık içindeki mücadelesinde örgütlü olması özgürlüğüdür.

> İnsanlığın büyük edebi varlıkları, insanlığın sıkıntıya düştüğü yerde ve en önde belirirler. Bu kutlu görevin hakkıyla yerine gelmesine destek olmamız gerekmez mi? Yunus Emre’yi doğuran o ulu ana, onu efsanevi menkıbelere, destanlara, masallara ve tükenmez ilahi söylencelere sararak korudu ve gelecek kuşaklara emanet etti. Biz de buradan kendimize görev çıkarıyoruz. Biz de, “peymane” yaptığımız can kadehlerimizi, aynı sır şarabıyla doldurup Yunus’la birlikte içiyoruz... Şerefe!

Şol Yunus’a Kıymayın Efendiler – 6: Yunus tek başına mı içerdi? - Resim : 1