17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Taşeron işçilerin dramı

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

4857 sayılı İş Yasası’nın 2. maddesinin 6. fıkrası ile çalışma yaşamına yeni bir düzenleme getirildi. Buna göre işveren işyerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde bir başka işveren ile iş ilişkisi kurabilecek ve o işyerinde üretim bu ikinci işverenle yapılacak. Bu ikinci işverene alt işveren deniyor ve halk dilinde bu gerçek veya tüzel kişi taşeron diye anılıyor. Bu düzenleme kamu ve özel işverenlerin işçi mâliyetlerini azaltmak amacı ile yapılmıştı. Kamu sektörü ve özel sektör işverenlerinin çıkarlarını korumak için yapılan bu düzenleme uygulamada işçilerin felâketi oldu.

GÜVENCESİZ EMEK SEKTÖRÜ YARATILDI

Bugün kamu sektöründe yaklaşık bir milyona yakın taşeron işçisi çalıştırılmaktadır. Özel sektörde de çalışanların sayısı aşağı yukarı buna yakındır. Bu iki milyonluk emekçilerin bakmakla yükümlü oldukları aile bireyleri ile birlikte sayılarının beş milyona yaklaştığı sanılmaktadır. Bu beş milyon insanın sorunlarına AKP Hükümeti’nin, tüm işçi sorunlarına olduğu gibi, olumsuz yaklaşması sonucu taşeron işçileri Türkiye’nin kanayan yarasına dönüşmüştür. AKP’nin amacı patronlar için dikensiz gül bahçesi yaratmaktır. Cumhurbaşkanı grev ertelemeleri nedeni ile yaptığı açıklamada amaçlarının işverenlere rahat bir çalışma ortamı yaratmak olduğunu açıkça söylemişti. Bu beş milyon insanın çoğunluğunun geçen seçimlerde AKP’ye oy verdiğinden kuşkum yok. Taşeron işçileri ve yakınları, AKP’yi omuzlamanın bedelini böylece aldıklarının acaba farkında mı ve AKP’yi gelecekte de desteklemeye devam edecekler mi bilmiyorum.

HÜKÜMETİN TAŞERON İŞÇİLERİ İÇİN BİR PROGRAMI YOK

Geçen genel seçimler öncesinde zamanın Başbakanı Davutoğlu taşeron işçilerinin kadroya alınacağı sözünü çok kesin cümlelerle ifade etmişti. Bırakın taşeron işçilerine kadroyu, Davutoğlu kendi kadrosunu bile koruyamadı. O kadar ki taşeronun işçilerine kadro sözü vermesi onun Başbakanlığı kaybetmesinin önemli bir nedeni bile olabilir. Bugün gelinen noktayı ve AKP’nin tutumunu iki milyon taşeron işçisi umutla beklemektedir. Boşuna beklemesinler ve AKP’yi desteklemeye devam etsinler. Çünkü hükümetin bu işçilere kadro vermek gibi bir niyeti ve girişimi yoktur. Başbakan geçenlerde Türk-İş’i ziyaret etti ve herkes bu ziyaret sırasında “Türk-İş baskı yapacak ve Başbakan bu işçilerin kamuda çalışanlarının kadroya alınacağını söyleyecek” diye umutlandı. Oysa gerçekte ne Türk-İş’in ne de hükümetin taşeron işçileri diye bir sorunu yoktu.

KUZULARIN SESSİZLİĞİ İLE BU SORUN ÇÖZÜLMEZ

Bizim işçilerimiz mütevekkildir, inançlıdır ve Allah’larına çok güvenir, her şeyi ondan beklerler ama bilmezler ki kendine yardım etmeyene Allah da yardım edemez. Taşeron işçileri gerçekten çok zor durumdadırlar. Taşeronlar bu işçilere çoğu zaman asgari ücreti bile çok görmektedir. Çoğunun sigortası yoktur. Sendika, hak getire, taşeronun kapısından bile geçemez. İş Yasası’ndan ve sendikalı olmanın güvencesinden yararlanamayan taşeron işçilerinin işi tam anlamı ile Allah’a kalmıştır çünkü hükümet yetkilileri bu işçiler için kadrodan değil statülerinin belirlenmesinden söz etmektedir ve bunun sadece kamuda çalışanlar için söz konusu olacağı anlaşılmaktadır. Statü değişikliğinin ne olacağı da açıklanmamıştır ama kesinlikle kadro değildir. Ya özel sektörde çalıştırılan taşeron işçileri? Onlardan kimse söz etmemekte ve dağ başlarındaki otlar gibi yapayalnız bırakılmaktadır. Taşeron işçileri şunu bilsinler ki kuzuların sessizliği ile hiçbir hak elde edemezler çünkü hükümetin öyle bir niyeti yoktur. Yapacakları tek şey demokratik haklarını kullanıp, gerekli izinleri alıp sokaklara dökülmek ve hak mücadelesi vermek, haklarını söke söke almaktır. Vermeyenden haklarını ancak böyle alabileceklerini artık anlamalıdırlar. Ya bu işçiler yasaların uygulandığı, güvenceli istihdam sürecini yaşamalı ya da alt işverenlik kurumu İş Yasası’nın 2. maddesinden tamamen kaldırılmalıdır