18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Taşıyıcı sütunlar

R. Bülend Kırmacı

R. Bülend Kırmacı

Eski Yazar

A+ A-

Savaşlar, sömürü, eşitsizlik içinde bunalım üreten bir dünya çevrimindeyiz.

Bu gerçeklerin ağırlığı altında ezilmeden sosyal ve iktisadi yaşamımızı değerlendirmeliyiz.

Yine de, bilginin üretim faktörü olduğu, sosyal sermayenin öneminin arttığı bir devrandayız.

Eğitimin endüstriyle bağı geliştirilmeli, “kalkınma” bütüncül veçhesiyle tahkim edilmelidir.

ÖNÜMÜZDEKİ 25 YILIN TARİFESİ

Zor zamanların içinden geçmekteyiz. Tarife belirlendi, sayaç açıldı: 25 yılımız böyle olacak.

Dünyanın daha yaşanılabilir olmasını beklemeden kendi bilançomuzu çıkarmak zorundayız.

Her ulus gibi, bizim için de, muhasebe zamanıdır. Hesaplaşmamız ve aşmamız gerekenler var.

Atlantik sisteminin korsanlığını, para fonlarının haydutluğunu, doğanın yıkımını unutmamalı!

Daha güzel bir Türkiye elbette olasıdır ve onun teminatı altı okta; Atatürk’ün siyasetindedir…

DÖRT TAŞIYICI SÜTUN

“Durdurun Dünya’yı inecek var” diyecek halimiz yoktur.

Ayakta ve hayatta kalmak istiyoruz.

Sağlam durmanın, bir olmanın gereği içindeyiz; oturduğumuz zemini yoklamak zorundayız.

Her ulus devletin olduğu gibi bizim açımızdan da temel taşıyıcı sütunları test etmeliyiz…

Birincisi, bir yön duygusu olacak.. İkincisi, özgün bir model bulunacak.. Dahası da var: Ulusal Kurumların birer hedefi, devletin de toplumun da müşterek bir gelecek beklentisi söz konusu olacak…

YÖN DUYGUSU

Bunlara odaklanmak ne kadar ferahlık sağlıyor, yorumum üzerine yorumunuza bağlıdır.

Gelin, açık bir zihinle, açık bir yürekle, apaçık sözlerle sosyal ve iktisadi olanı okuyalım:

Türkiye’nin yön duygusu kimi çevrimlerde tersyüz edilmeye çalışılsa da, yıkılmaz bir sütundur… Türkiye, Kurtuluş ve kuruluş evrelerinden aldığı güç ve Anadolu’nun insancıl birikimiyle çağdaş uygarlığa yönelmiş bir ülkedir. Çağdaş uygarlık, eşitliğin temelinde özgürlüğün, bilimin ışığında üretimin geliştiği, hukuk devletinin kurallığı içinde herkesin geleceğine güvenle baktığı bir toplumsal yaşamın ta kendisidir.

ÖZGÜN İKTİSADİ MODEL

Türkiye, ikinci büyük taşıyıcı sütun olarak ve ekonomi alanında odaklanarak söylersek; bir özgün kodele de sahiptir. O model, karma ekonomidir… Gerçekten karma ekonomi, kapitalist tabakalaşma, ticaretle sınırlı geri bir düzen veya sekter devletçi buyurganlığı aşan işleviyle, kamu ve özel sektörün ve bir adım ileride halk sektörünün de eklenmesiyle vücut bulan; geçmişte üst üste bize büyüme sağlayan; dünyada da çığır açan bir modeldir.

60’ların ikinci yarısında veya 80’lerin başında Avrupa’nın batısında ve doğusunda liberalizm, sosyal demokrasi, sosyalizm ve sair popüler akımların nihai olarak adaletsizliklerin üstesinden gelemediği yerkürede bu model, istikbalimiz ve istiklalimiz için en geçerli bir nişan ve en güçlü bir taşıyıcı sütun olarak bizi beklemektedir.

KURUMSAL HEDEFLER

Ulusumuz açısından taşıyıcı sütunlardan bir diğeri de, kurumsal hedeflerdir… Türkiye, Cumhuriyetten bu yana özellikle kamu hizmetleri başta olmak üzere hemen her alanda çok ciddi bir devlet geleneğine, kurumsal hafızaya ve deneyime sahip bir ülkedir. DPT, DSİ, GAP, Kalkınma Bankası, İller Bankası ve daha bir çok kurumumuz son derecede başarılı işlere imza atmış organizasyonlarımızdır. Bu bağlamda, ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişmesine katkı sağlayacak kurumlarımızın ihya edilmesi, bizi bir aradaki geleceğimize taşıyacak en değerli kazanımların elde edilmesini sağlayacaktır. Bunun yolu da planlama, etkinlik ve verimlilik olgularının çok daha fazla önemsenmesinden ve kurumsal yapılarda içselleştirilmesinden geçmektedir… Kurumsal hedeflerimizi, planla, verimle güçlü kılmak, bu kurumlar açısından ortak hedefler belirlemek, belirsizlikleri en aza indirmek; geleceğe daha bir güvenle bakmamızı sağlayacaktır…

ORTAK GELECEK BEKLENTİSİ

Nihayet ulusça önemli bir taşıyıcı sütunumuz gelecek beklentisidir… Devletimiz, kamu ve özel kurumlarımız, demokratik kitle örgütlerimiz ve dahası yurttaşlarımız açısından bu anlamda geleceğe dair ne denli paylaşılan beklentiler serdedebilirsek, güzel geleceğimize erişmemiz de bir o kadar kolay olacaktır… Öyle sanıyorum ki, ulusumuzun ilk etapta akla gelebilecek müşterek gelecek beklentisi Türkiye’nin ekonomi ve dış politika alanında Akdeniz ve Orta Doğu'nun lider ülkesi olmasıdır… Lider ülke Türkiye hedefi bizim en güçlü taşıyıcı sütunlarımızdan birisini teşkil edecektir.

ULUS DEVLETİMİZİ GÜÇLENDİRMEK

Öte yandan, tüm bu taşıyıcı sütunları berkitmek, ulusal birliği güçlendirmek için, öncelikle iktisadi alanda direnme, dayanma ve dayanışma kıvamımızı geliştirmek, bunun için de kimi kurumlarımızı ve o kurumların işleyişini ihya etmek zorundayız. Bu açıdan örneğin, Fiskobirlik, Çukobirlik, Pankobirlik, Tariş, Et ve Süt Kurumu, Şeker fabrikaları, SEKA ve Sümerbank, TEKEL ile TELEKOM, limanlar ve demir yollarının her biri birer ordu kadar önemlidir… Güvenliğimizin en önemli yapıcı ve taşıyıcı sütunları bunlardır… O arada, maden ve enerji varlıklarımız iktisadi savaşta cephanemiz kadar değerlidir. İçinde bulunulan vahşi, metalik çağda; ekonomik gücümüz, askeri ve siyasi gücümüz bir bütündür.

Gün bellidir, gelecek dünden bellidir:

Devletçi ekonomi, halkçı tarım, milli dış siyaset Türkiye'miz için yaşamsaldır.