17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Toplumun huzuru için acilen önlem alınmalı

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Eski Yazar

A+ A-

Küresel ekonomik kriz hala devam etmekte ve 2008 yılından beri çıkışlarından daha fazla inişleri olduğu görülmektedir. Bunun yanında küresel salgın hastalığının hızla piyasaya sürülen aşılarına rağmen mutasyonları ile beraber devam ettiği ve küresel çapta birçok ekonomiyi olumsuz etkilemeyi sürdüreceği anlaşılmaktadır. Gelişmiş uygarlıkların tarihleri incelendiğinde ekonomik krizlerin ardından salgın hastalıklar ya da salgın hastalıkların ardından ekonomik krizlerin ardı ardına yaşanması sonucu toplumlarında önemli sosyal değişimlerin oluşmuş olduğu gözlemlenmiştir. Bu başlık ileriki haftalarda bu köşede incelenecektir.

***

Küresel enflasyon geçen ay ABD ve AB’nin ekonomi yönetimlerini rahatsız etmez iken en yetkili yöneticilerinin bu ayki demeçlerinde enflasyon ve büyüme üzerine endişelendikleri görülmektedir. ABD’nin haziran ayı enflasyon verisinin düşmesi beklenirken yüzde 5.4 seviyesine çıkması ve üretici fiyatlarının hızla düşüş göstermesi beklenirken yüzde 7.3 oranında artması bu endişeleri körüklemiş görünmektedir. Özellikle, Çin Halk Cumhuriyeti’nin en son açıklanan büyüme rakamının beklentilerin altında kalması ile de küresel büyüme ve ticaret açısından olumsuz sinyaller alan ABD ve AB’nin ekonomi yönetimlerinin artık çok daha temkinli ve stresli oldukları gözlemlenmektedir.

***

Bu konuda diğer bir veri de kriz dönemlerinin güvenli limanlarından biri olan altın fiyatlarının tekrar çıkışa geçmesidir. Elbette enerji fiyatlarının önlenemeyen artışı ile birlikte özellikle gıda-emtia fiyatlarındaki durdurulamayan yükselişler de bu olumsuz gidişata işaret eden diğer verilerdir.

Türkiye’nin küresel sıralamada en riskli ekonomiler arasında olduğu görülmektedir. Makroekonomik verilerin büyük bir bölümünün olumsuz yönde ilerlediği gözlemlenmektedir. Geniş kapsamlı işsizlik oranı yüzde 27 oranına ulaşırken yurt içi ve yurt dışı üretici fiyatlarında yıllık yüzde 40 üstü artışlara ulaşıldığı ve bu üretici fiyatlarının döviz fiyatları ile birlikte henüz tam olarak tüketici fiyatlarına yansımadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, enflasyon ve işsizlik rakamlarının ileriki aylarda daha da olumsuz gelebileceğine işaret edilmektedir.

***

Özellikle, tarım üretici fiyatları ve girdi fiyat endeksi rakamlarının yüzde 20’leri aşmış olması, bu olumsuz fiyat artışlarının topluma daha çabuk yansıyacağı anlamına gelmektedir ki işsizlik ile beraber yorumlandığında Türk toplumunun refahı ve huzura açısından ciddi önlemlerin bir an önce alınmasına ve ilgili makroekonomik sorunlara ivedi çözümler üretilmesine işaret edilmektedir. Ancak, bu çözümler kısa vadeli oldukça da sorunların sürekli öteleneceği ve zamanın boşa harcanacağı da unutulmamalıdır.

***

Toplumun ekonomi alanında bir tür aynası olan tüketici güven endeksi bir süreden beri dibe doğru ilerlemektedir. Özellikle, hanehalkının gelecekle ile ilgili maddi beklentisi ile genel ekonominin gidişatına yönelik beklentisi dikkate değer seviyede düşme eğilimine girmiştir. Kısacası, toplumun büyük bir bölümünün genel ekonominin durumundan memnun olmadığı ve gelecekle ilgili kaygıları olduğu anlaşılmaktadır.

***

Toplumun büyük bir bölümünde olduğu gibi genç nüfusta da kaygıların ve umutsuzlukların yeşerdiği görülmektedir. Umutsuz kalan gençlerin neler yapabileceği ve nerelere yönlendirilebileceği geçmişten gelen tecrübelerle malumunuzdur. Üniversiteler toplumun geleceğidir.

Boğaziçi Üniversitesi’nde son 6 ay içinde yaşanmış olanlar dikkatle ele alınmalıdır. Öğretim üyelerinin aralarında ayrışmaları, öğrencilerin tavırları, eski Rektörün ve yardımcılarının icraatları, hepsi dikkatle ele alınmalıdır. Rektörün geç de olsa görevden alınmış olması olumlu bir başlangıçtır ama bundan sonrası da önemlidir.

Boğaziçi Üniversitesi’nde Rektörlük görevine kimin atanacağı ve eski rektörün hangi sebeplerden ve neden görevden alınmış olduğu konularının bir an önce açıklığa kavuşması gerekmektedir. 2001 ekonomi krizinden beri Türkiye’deki üniversitelerin sorunları bir türlü bitmek bilmedi.

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanmış olan bu olumsuz deneyiminden yola çıkarak Türk üniversitelerindeki rektör ve dekan atamalarının belirli kıstaslara göre yapılması ve bu kıstasların da nesnel değerlendirilmelere dayanarak kurumsallaştırılması için çalışmalara hızla ve kararlılıkla başlanması gerektiği düşünülmektedir.