27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkçenin köklü dil şenliği!

Hüseyin Haydar

Hüseyin Haydar

Gazete Yazarı

A+ A-

“Türkçe ile uğraşmak bir mutluluk kaynağıdır!”
Doğu Perinçek

>Söze nereden, nasıl başlamalı? Alan o kadar büyük, kapılar o kadar çok ki! Meydana hangi yönden, hangi kapıdan giriş yapmalı kestiremiyorum. Karşımda iç içe geçmiş, birbirini sarıp sarmalayan iki büyük olgu duruyor. Bireyin ve toplumsal kültürün tarihsel kucaklaşması, diyebiliriz. Türk tarihi, Türk dili ve kültürü ile Türk devrimci aydınının, düşünürünün birbirini bütünlemesidir. Başka bir deyişle bu, tarihsel Türk dili ve kültürü ile kendini Türk varlığına adamış Doğu Perinçek’in bütünleşmesidir.

>>FELEĞİN ÇARKINI KIRAN İYİMSERLİK

>Başka bir deyişle, Türk siyasi yaşamının karanlıklarına ışık tutan ve en çetin yokuşlarda, en riskli uçurumlarda çıkış yolu arayan, bu amaçla ortaya sayısız yapıtlar koymuş devrimci bir aydın, bir düşünür ile onun kendine dert edindiği çetin işleridir tanık olduğumuz. Halkın tabiriyle söylersek, o çetin işlerin önünde Doğu Bey vardır.

>Kendini çağından, milletinin geleceğinden sorumlu tutmanın yarattığı irade ile bireyin tarihteki rolünü apaçık ortaya koyuyor. Bu hapisliklerle dolu, zorlu yaşam biçimi onda, en küçük bir yakınmaya yol açmamıştır. Oysa geleneğimizde böyle bir “kadere yazıklanma” anlayışı vardır. Fakat Perinçek mücadele gücüyle, “feleğin çarkını” neşeden, mutluluktan, sevinçten yana çevirmeyi başarıyor. En son ortaya koyduğu Türkçe Kökler yapıtı bunun en somut, en güzel örneği.

>Türkçe Kökler’le, Perinçek, Türk dilinin savunulması işlevini, onun kök değerlerinden hareketle, içeriden gelen bir kök enerjisiyle ortaya koymaktadır. Esasta bir taarruz biçimidir geliştirilen. Ancak bu, güler yüzlü, mutluluk dolu keşiflerle kurulmuş bir savunma ve atak hareketidir. Bir bakıma feleğin çarkını kıran bir militan iyimserlikle, umutla işe koyulduğu için bizlere, çekirdeğin içini göstermeye çabalıyor.

>>TÜRK KÜLTÜRÜNÜN GÖZETLEME KULELERİ

>Doğu Perinçek’in daha önce yayınlanan 50’nin üzerindeki kitabıyla, kültürün ve siyasetin çok geniş alanlarında Türk milletine hizmet etmeyi, uzmanlık gerektiren bir alanda, Türkçe Kökler çalışmasıyla yüksek bir aşamaya çıkarıyor. Hemen her zorlu alanda riskten kaçmayan, ama ele alınan konunun, içine düşülen müşkül işin doğasını kavrayıp bu sorumluluğun gereğini yerine getirirken kazmayı en derine vuruyor. Böylece katılaşmış bilgi katmanlarını alt üst ederek toprağı havalandırıp tohuma, yeniden üretime hazırlıyor.

>Bozkurt Efsaneleri ve Gerçek’ten Orta Asya Uygarlığına, Aydın ve Kültür’den Parti ve Sanat’a, Avrasya Seçeneği’nden Asya Çağının Öncüleri’ne, Oğ’dan Oğura’dan en son Türkçe Kökler’e kadar pek çok yapıtında Perinçek, 21. Yüzyıl devrimlerinin yolunu aydınlatma çabasına girmiştir. Bu yol “Yükselen Dünya”nın yani büyük insanlığın yoludur. Bu yolun maceraları, yol boyunun gereksinimlerine uygun ve zafere giden hikmetlerle, bilgeliklerle doludur. Başka bir deyişle bu yolda ortaya konan yapıtlar, adeta Türk tarih ve kültürünün birer gözetleme kuleleridir.

>>TÜRKÇENİN KÖKLERİNDEN TÜRK KAVMİNİN KÖKLERİNE

>Öncelikle kavramların yerli yerine oturtulması en önemli görevdir ve Perinçek, “Türkçe kökler, bizi yalnız Türkçenin köklerine götürmüyor, aynı zamanda Türk kavminin köklerine de götürüyor. Bu açıdan Türkçe kökler üzerine çalışmak, aynı zamanda Türkçenin köklerine erişme çabasının ve Türk tarihini açıklama merakının kapsamı içindedir,” diyerek, çabasının kavramsal boyutlarını ortaya koyuyor.

>Gerçekten de Türkçenin elimizde mevcut köklerinden hareketle Türk tarihinde derin bir yolculuğa çıkmak mümkündür ve bu yeni araştırmacıların elinde çok daha ileri aşamalara taşınacaktır. Çünkü ortaya konan işin boyutu, göz kamaştıran bir çekicilikle insanı kışkırtıyor: Şöyle diyor yazar: “Her sözcüğümüzün binlerce yıllık bir macerası var. Her sözcüğümüzün dilimizin tarihi içinde özel bir tarihi var. Bu tarih bizi hem toplumumuzun tarihinin derinliklerine ulaştırıyor, hem de başka toplumların tarihleriyle buluşturuyor.”

>>“TÜRKÇENİN DİĞER DİLLERDEN BİRİKMİŞ ALACAĞI VAR!”

>Yıllarca süren ve zaferle sonuçlanın Ergenekon tertibi sürecinde, o zor günlerde, çok değişik konularda değerli genel başkanım Doğu Perinçek ile mektuplar yoluyla haberleşip tartışıyorduk. En çok da Türkçe kökler konusunda buluşlar, yeni fikirlerdi bunlar. Dil üzerine öne sürdüğüm ve üzerinde tartıştığımız kökler konusu bu yazışmaların başında geliyordu.
>Benim, 2004’te zevkle anlatmaya başladığım “Go’nun Maceraları” ya da “Ka’nın Dünya Turu” vb. türden görüşler abartılı bulunup gülüşmelere yol açıyordu. Silivri günlerinde de sürdüğümüz bu tartışmalar Doğu Ağabey’i daha da Türkçenin sırlarının içine çekti, sanırım. İyi de oldu. O yıllardaki bir mektubumda aşağı yukarı şöyle diyordum: “Türkçemizin diğer dillerden ve uygarlıklardan birikmiş alacağı var. Bu alacakların belgeye dayandırılarak dünyaya duyurulması gereklidir. Bunu yapacağız.” Türkçe Kökler’le bu süreç yüksek bir mertebede devam ediyor.

>>DİL BİLİNCİ, DEVRİM BİLİNCİ, DEVLET BİLİNCİ

>Dil bilinci kuşku yok ki devrim bilincini besliyor ve oradan kamucu devlet bilincini örgütlüyor. Birbirini tetikleyen, enerjiyi hedefine yönelten bir ateşleme. Kitabın sunum yazısında şöyle diyor Perinçek: “Elinizdeki kitabın yazılmasındaki birinci amaç, dil bilincimizin geliştirilmesine katkıdır. Bilinç, bilmenin ötesinde uygulamaktır. Dil bilinci kendisini dilin kullanılmasında gösterir. Anlamak, konuşmak, anlatmak, söyleşmek, okumak, yazmak, düşünce üretmek ve teori düzeyinde düşünce kurmak, dil bilincinin uygulamalarıdır. Dil bilinci, Türkçe kökleri özümsemek ve uygulamakla geliştirilir. Dil bilinci, bilim bilincidir, her alanda verimli çalışmanın ve yaratıcılığın önkoşuludur. Dil bilinci, aynı zamanda bağımsızlık ve özgürlük bilincidir.”

>Bu eylemli bilinçlenme zincirinin oluşması elbette başta gençler olmak üzere devrimci aydınların araştırıcı çabasını gerektirir. Perinçek bu vurgusunu şöyle tamamlıyor: “İkinci amacımız, Türkçeye merakı ateşlemek, özellikle genç kuşaklara Türkçe üzerine çalışma neşesi vermektir.”Yazar böylesine bir mutluluk coşkusunu herkesle paylaşmak, onları bu büyülü alanın içine çekmeye çabalıyor: “Türk dili üzerine çalışmak, keşifler peşinde koşmak, büyük mutluluk kaynağı. Bu sevinci herkesle, aydınlarımızla, dünyanın cümle dil meraklılarıyla paylaşmak istiyor insan.”

>>TÜRKÇENİN KURTULUŞU TÜRKİYE’NİN KURTULUŞUDUR

>“Türkçenin kökleri” ile “Türkçedeki kökler” farklı yaklaşımlar gerektirdiğini belirten Perinçek, Türk dilinin oluşumu ile Türk dilinin temelindeki kök heceleri araştırmak, başlı başına farklı uğraşlar gerektirdiğini vurguluyor. “Köklerin sayısını bulmak için öncelikle kökün tanımını yapmak gerekiyor. Kök heceler, birbiriyle ilişkili anlamların türetildiği seslerdir,” diye okuyucuyu tekrar uyarıyor.

>Öte yandan yaşadığımız Amerikancı, Atlantikçi 70 yılın yarattığı dil yıkımlarına dikkat çeken Perinçek, “Atlantik devletlerinin Türkiye’yi denetim altına alma süreci, Türkçeyi bozma ve esir alma girişimiyle el ele yürütülmüştür. O nedenle Türkçenin kurtuluşu, Türkiye’nin kurtuluşudur,”diyerek sözü mücadele çizgisine bağlıyor. Bu nedenle, hareket noktasının Türkçenin kök bilincine varmak ve yetkin bir kullanım olduğu gerçeğini belirtiyor.

>Bize düşen, öncelikle Türkçe Kökler kitabını edinmek, bu büyülü yolculuğa bir an önce başlamaktır. Ardından, Türkçe gönüldeşliğini yaygınlaştırmak için kitabı gençlere, öğretmenlere, akademisyenlere öğütlemektir. Bu tanıtım yazısının da amaca budur. Umarım üstesinden gelmişimdir. Türkçenin kökten gelen bu görkemli dil şenliğini yaşamaya, Türkçe gönüldeşliğine var mısınız?