19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yalçın Küçük’ün yalanları

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye, Amerika ile Yalçın Küçük’de Doğu Perinçek’le savaşıyor. Amerika’nın sıkıştığı şuradan belli oluyor. Bütün yedek güçlerini de sahaya sürmeye başladı. Bir yandan Meral Akşener üzerinden milliyetçileri ve merkez sağı kafeslemeye çalışan Amerikan emperyalizmi, şimdi de Yalçın Küçük üzerinden sol görünümlü bir saldırı başlatmış durumda. Saldırıların merkezinde Doğu Perinçek’in olması da anlamlı. ABD kendisine karşı direnişi kırabilmek için vatan savaşının liderini itibarsızlaştırmak için canını dişine takmış. Bu saldırı Genel Kurmay Başkanına yapılan saldırı ile aynı karakterde. Biri askeri komutana diğeri ise siyasi komutana yapılıyor.

PALAVRALAR VE YALANLAR

Yalçın Küçük’ün söyledikleri tamamen yalanlara ve palavralara dayanıyor. Yalçın Küçük’ü okuyanlar Türkiye sol hareketinin 60 yıllık tek lideri, teorisyeni ve örgüt lideri olduğu zehabına kapılır. Benim yaşımda olanların hepsi çok iyi bilir. Türkiye İşçi Partisi(TİP) dışında bir örgütü olmadı. TİP içinde bile önderlik içinde değildi. TİP'in Türkiye siyasi hayatına emekçiler lehine büyük katkıları oldu. Sosyalizm, TİP sayesinde Türkiye siyasi gündemine girdi ve emekçiler içinde bir kuvvet yarattı. TİP'in programı, Türkiye’nin bağımsızlığını ve emekçi iktidarını savunan bir programdı. TİP bir yandan sosyalizmi kuracağını söylerken diğer yandan parlamanterist ve düzen içi bir örgütlenme ve mücadele tarzı izliyordu. Bir milli iktidar yerine emekçi iktidarı kuracağım diyerek emperyalizme karşı mücadeleyi daraltarak zayıflatıyordu. Türkiye’de sol içi belki de en anlamlı tartışma, o günlerin moda deyimiyle Sosyalist Devrim-Milli Demokratik Devrim tartışmasıydı. Hayat bu tartışmayı MDD lehine sonuçlandırdı.

TİP kapatılalı 37 yıl oldu. Yurtdışında TKP ile birleştiler. Türkiye’ye gelip Birleşik Komünist Partisini kurdular. Parti kapatılınca dağıldılar. Peki, bu süreçte Yalçın Küçük ne yaptı. Hiçbir yere kapılanamadı. Anarşizan görüşleri, kendini çok önemsemesi, yanaştığı her yerde dışlanmasına neden oldu.

Şu söylenebilir! Kurulu örgütlerin hepsi yanlış bir programa ve önderliğe sahipler. O zaman bir devrimci lider ne yapar? Hemen doğru devrimci fikirler temelinde örgütlenmeye başlar. Peki Yalçın Küçük ne yaptı? Koskoca bir hiç. Örgütsüz adam. Disiplinsiz adam. Programsız adam. Yazdığını bile dönüp bir daha okumayan adam. Bir röportajını okumuştum. Gazeteci soruyor: “Yazdığınız kitaplarda, kitabın başında yazdıklarınız ile ortalarda ve sonlarında yazdıklarınız birbiriyle çelişiyor. Ne dersiniz? Yalçın Küçük’ün cevabı ilginç. Ben yazdığım kitapları bir daha okumam. Kitabı yazarken başka bitirirken başka şeyler düşünmüş olabilirim. Geriye dönüp okumam. Oda TV’deki yazısında da benzer şeyler söylüyor. “Yazdım gönderdim. İnşallah Barış düzeltmiştir.” Ağzına geleni söyleyen, ne söylediğini bilmeyen bir adam. Keşke Devlet Planlama’da kalsaydı.

AMERİKA'NIN BÖLGE POLİTİKALARINA DESTEK

Yalçın Küçük, Doğu Perinçek’i eleştirirken, Amerika’nın bölge politikalarına nasıl angaje olduğunu da göstermiş oldu. Örneğin, şöyle diyor: “ Hem Mezopotamya’da bir Kürt devleti olmasını her şartta kötü bulmuyorum.” Yine “Rusya artık sıcak denizlere 2016 yılında inmiştir. Erdoğan’ın hediyesi sayabiliriz.” Görüldüğü gibi Yalçın Küçük, bir Kürt devletinin kurulmasına her şartta karşı değilmiş? Ne demek bu? Biz şu anda kurulan veya kurulmaya çalışılan bir kukla devletten bahsediyoruz. Irak’ta tartışılan “Bağımsızlık Referandumunu” konuşuyoruz. Her şart diye bir şey yok. Bugünkü şartları konuşup tartışıyoruz. Ayrıca bölücülük bu topraklarda emperyalizmin desteği olmadan hiçbir başarı sansı olmaz. Dolayısıyla bölücülüğe, mevcut sınırların değiştirilmesine yol açan her hareket emperyalizme hizmet eder ve gericidir.

“Nakşibendi Tarikatçı, Barzani devletine Abdullah Öcalan’ın razı olmayacağını biliyoruz” diyor. Nereden biliyorsun? PKK, HDP ve bilcümle bölücü ve gerici ki, buna Hüda-Par’da dahildir, Barzani’nin Referandum kararını desteklediler. PKK yüzlerce militanını Kerkük’e yollayarak, Referandumu silahla savunacağını gösterdi. Demekki PKK-Barzani ittifakı var. Ayrıca Abdullah Öcalan Nakşibendi tarikatına niye itiraz etsin? En büyük Nakşibendi Şeyhi Şeyh Sait’in heykelini Diyarbakır’da HDP’li belediye dikmedi mi?

Rusya sıcak denizlere inmiş, bunun da sorumlusu Tayip Erdoğanmış? Sanki konuşan Pentagon sözcüsü. Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki varlığı kimi rahatsız ediyor? Birinci olarak Amerikan emperyalizmini, ikinci olarak da “büyük solcu” Yalçın Küçük’ü. Gerçi Yalçın Küçük’ün Amerika’ya sıcak yaklaşmasını normal buluyorum. Ulusal Kanal’da Hulki Cevizoğlu’nun programında aynen şunları söyledi “Bizi Silivri zindanından Amerika çıkardı.” Demek ki hapisten kurtulmanın diyetini ödüyor.

Türkiye’nin komşularıyla ve Rusya ile anlaşarak, ABD planlarını boşa çıkarması, Türkiye’nin koridoru önlemesi, anlaşılan çok rahatsız etmiş birilerini.

NAZLI ILICAK SAVUNUCULUĞU

Nazlı Ilıcak, başta CHP lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere bütün Amerikancıların ve FETÖ’cülerin savunduğu bir kişilik haline geldi. “Nazlı Ilıcak’ın serbest kalmasını istiyorum. Hapisi haketmemiştir” diyor Yalçın Küçük. Aşırı Erdoğan düşmanlığı, FETÖ’cüleri ve PKK’yı desteklemek ile at başı gidiyor. Söylenecek tek şey var. Alın Nazlı Ilıcak'ı, size mübarek olsun.

GLADYO YALANLARI

“TKP gizli üyelerinin ismini Aydınlık gazetesi ilan etti. Adreslerini Aydınlık’ta ilan etti. Çok açıkça ihbar ediyordu ve demek ki Perinçek aynı zamanda bir ihbarcıdır. Polise bildirdi bilinmektedir.” Yine bir başka yerde “TKP liderlerini tek tek ifşa etti. Adreslerini yayınladı, ihbarcılık yaptı.” diyor. Biliniyor Yalçın Küçük gazete kupürleri ve mezar taşları fotoğraflarıyla kitap yazıyor. TKP liderlerini ve adreslerinin yayınlandığı şu Aydınlık gazetesinin kupürlerini de yayınlasa da bir görsek. Gladyo’nun yaydığı bu yalanlara Yalçın Küçük’ünde sarılması sadece onun ne kadar çaresiz ve zavallı bir konuma düştüğünü gösterir. Yalancılık, iftira atmak bütün gericilerin ortak paydasıdır. İsimleri farklı olabilir ama soyadları aynıdır. Bu çürümüş, defalarca yalan olduğu belgelenmiş uyduruk iddiaları neden gündeme getiriyor Yalçın Küçük? Doğu Perinçek, artık bu tür iftira ve yalanların erişemeyeceği bir yüksekliktedir. ÇKP ile SBKP arasında Stalin üzerine yapılan bir tartışmada ÇKP, Stalin’i bir kartala benzeterek, “Kartallar bazen alçaktan uçsalar da yuvaları yalçın kayalıklardır. Yılanlar ise arada bir zıplasalar da yerlerde sürünürler ve yuvaları yerin altındadır.” demişlerdi. Teşbihte hata olmaz. Türk solu içinde Doğu Perinçek bir Kartaldır. Yalçın Küçük’ün yılan olup olmadığı ise tartışmalı bir konudur.

TİP’İN BASILMASI OLAYI

Yalçın Küçük, TİP’in basılması olayını Doğu Perinçek’in tertiplediğini iddia ediyor. Şimdiye kadar hiç kimse böyle bir iddiada bulunmadı. Çünkü TİP’i basanlar o günkü maceracı bir çizgiye kaymış gençlik liderleriydi. Hadi isimlerini de verelim, Mahir Çayan’la birlikte hareket edenlerdi. Bu hareketi yanlış bulan ve dergisinde eleştiren ise Doğu Perinçek'ti. TİP Kâğıthane ilçe kongresinde TİP’in basılması olayını sert bir şekilde eleştirdiğini o kongreye katılanlar iyi bilir. Doğu Perinçek hiçbir zaman sol içi şiddeti savunmamış, tam tersine bu tür hareketlere karşı bütün hayatı boyunca mücadele etmiştir.

Doğu Perinçek TİP’ten MDD’cilerin ayrılmasını yanlış bulmuş ve eleştirmiştir. Doğu Perinçek, TİP’in Milli Demokratik Devrimi savunan bir parti haline gelmesi için sonuna kadar ideolojik mücadele etmeyi savunmuştur. TİP’ten ayrılmanın doğru olmadığını, MDD saflarında savunan tek hareket Aydınlıkçılardı.

RUSYA İLE İLİŞKİLER

Hatırlayanlar bilir. Hürriyet Gazetesi 12 Eylül’den kısa bir süre sonra sürmanşetten “Doğu Perinçek, Bulgaristan üzerinden ABD’ye kaçtı “ diye bir haber yapmıştı. Tabi ertesi günü Doğu Perinçek partinin aldığı karar çerçevesinde partisinin meşruiyetini savunmak için Ankara’da savcılığa gidip teslim oldu. Hürriyet gazetesi kendince, Rusya ve Amerika’ya karşı çıkan Perinçek, Rusya’nın peyki bir ülke durumunda olan Bulgaristan üzerinden Amerika’ya geçti diyerek, Perinçek’i karalamak istemişti. Ama Hürriyet’in yalanı topu topu bir gün sürmüştü.

Şimdi aynı yalanın bir benzerini Yalçın Küçük söylüyor: “ Bu dönemde Doğu Perinçek çok ateşli bir Maocudur. Yaptıkları ise şunlar: Sovyetlerden aldıkları işaretler üzerine TİP’i yıkmaya çalıştılar.” Bu öyle bir yalan ki neresini düzelteyim. Aynen deve misali. Mao'yu fikren benimseyenlerin 1980 öncesi Sovyetler Birliği'ni sosyal emperyalist olarak gördükleri ve mücadele ettiklerini herkes biliyor. Temel sloganları “Ne ABD Ne RUSYA Tam Bağımsız Türkiye”ydi. Peki TİP ne düşünüyordu? Rusya sosyalist bir ülke ve Türkiye, Sovyetler Birliği ile birlikte olmalı, NATO’dan çıkıp Varşova Paktına girmeli. Buna karşı çıkan ve Çekoslavakya’nın işgalini protesto eden Aybar bu nedenle TİP'ten tasfiye edildi. Yani TİP, Rusya ile tam dayanışma içindeydi. O günlerde TİP, TSİP ve “TKP” Sovyetler Birliği'ne toz kondurmuyorlardı. Hatta Sovyetleri eleştirenlere şiddet uyguluyorlardı. Tabiki içlerinde en azgını “TKP”lilerdi. Çünkü onları Sovyetler besliyordu. Görece TİP en ılımlılarıydı. Hatta yeterince sert olmadıkları için “TKP”liler TİP’e saldırıyorlardı. Sosyalistler içinde TİP’e karşı olanlar genel olarak Sovyetler Birliği’ne tavırlı ve uzak duranlardı. Şimdiki gençler bunları bilmeyebilir. Ama sallayarak tarihçilik yapılmaz. Yalçın Küçük’ün sol ile ilgili söylediklerinin neredeyse tümü yalan ve yanlışa dayanıyor.

ODA TV okuyucularına olan saygımdan ötürü bu yazıyı yazdım. Yalçın Küçük’e cevap vermeyi düşünmüyordum. Yazdıklarını okuyan bütün arkadaşlar deli saçması, ciddiye alınmayacak şeyler diyerek cevap yazmamı bile istemediler. Ama sonra düşündüm ki, bunlara cevap verilmez ise ODA TV’nin on binlerce okuyucusu bunları gerçek zannedip yanlış bilgi sahibi olabilirler. Tarihe not düşmek ve bazı az bilinen konulara da açıklık getirmek istedim, hepsi bu kadar.