19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yanlış hesap Bağdat’dan döner

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

Barzanilerin Kürtleri ateşe sürdüğünü daha önce yazmıştık. Geçmişte bölgedeki dengeleri hesaba katan, macera peşinde koşmayan kurt politikacılar olarak değerlendirilen Barzani ve Talabani nasıl bu duruma düştüler? Hem Talabani’nin hem de Barzani’nin bölgenin iki büyük devletini, Türkiye ve İran’ı her zaman hesaba kattığı, bu iki bölge devletini kızdırıp küstürmemeye çalıştığını biliyor ve görüyorduk. Özellikle Barzani’nin Türkiye ve AKP hükümeti ile çok yoğun ekonomik ilişkiler kurduğunu, Erdoğanların bu uğurda Merkezi Irak Hükümeti ile ilişkileri bozma pahasına bu ilişkileri sürdürdüğünü dünya alem biliyordu. Buna benzer ilişkiler Soran bölgesinde Talabaniler ile İran devleti arasında da vardı.

Çoğu insan şöyle düşünüyordu: Barzani hem Türkiye hem de İran’a rağmen “Bağımsızlık Referandumu”nu yapamaz. Eğer yaparsa da Tayipler buna karşı sessiz kalır. Muhtemelen Barzani’de böyle düşündü. Bu kadar büyük ekonomik ilişkiler bir anda yok sayılamazdı. Türkiye görüntüyü kurtarmak için protesto eder ama harekete geçemezdi.

Basında Peşmergelere güzellemeler yapılıyordu. IŞİD’e karşı nasıl kahramanca savaştığını söyleyerek, tartışmalı bölgelerde Peşmergelerin işgal hareketi görmezlikten gelindi. Daha önce sınırları çizilen Bölgesel Kürt Yönetimi, IŞİD’e karşı mücadele adı altında topraklarını genişletmeye başladı. Kimse ses çıkartmayınca da işi referanduma kadar götürdü.

Irak Ordusu ile Haşdi Şabi milislerinin harekete geçmesiyle birlikte, Kerkük üzerinde fırtınalar kopartan Peşmergelerin nasıl savaşmadan geri çekildi. Vatan dediğin topraklar için savaşmayı göze alamıyorsanız, o topraklar sizin vatanınız sayılmaz. Boşuna mı şair “Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır” demişti. Madem canınız bu kadar tatlı, savaşmadan kaçacaktınız, niye bu referandumu yaptınız? Ele güvenerek yapılan her girişim bozguna uğramaya mahkûmdur. ABD’nin ve İsrail’in sizin için savaşacağını, sizin için öleceğini mi sandınız? Hesabınızın tutmadığı, yanlış hesap yaptığınızı ve Kürtleri büyük bir utanca batırdığınızı görmüyor musunuz? ABD ve İsrail sizin için savaşmaz. Ama sizi kendi çıkarları için kardeşlerinizle savaştırır. Onlar efendi, sen uşaksın. Bu kadar uşaklığa yeter artık. Mesut Barzani ve Talabani’nin yerine geçen Kosret Resul derhal istifa etmeli ve hem Kürt halkından hem de bölge halklarından ve devletlerinden özür dilemelidir. Bu saatten sonra ölen her askerin ve Peşmerge’nin katil zanlısı bu ikilidir. Bu, Barzani ve Talabani’nin üçüncü büyük yenilgisidir.

Bizdeki Amerikancılar da büyük bir sessizliğe gömüldüler. Onlar Peşmergenin savaşacağını, Irak Ordusunun perişan olacağını düşünüyorlardı. Güvendikleri dağlara kar yağdı.

Irak Ordusunun zaferi aslında bütün bölge ülkelerinin zaferidir. Artık bölgede Amerika’nın borusunun öttüğü zamanlar geride kalmıştır. Bölge ülkeleri birleştiği zaman hem emperyalistlerin hem de Siyonistlerin bütün planları boşa çıktığı görülmüştür. Bölge ülkelerinin birliği, bölgede barış, huzur ve refah getirecektir. Ve bu barış, huzur ve refahtan herkesten çok Kürtler yararlanacaktır. Bölgede bir savaş, herkesten çok Kürtlere zarar verecektir.

Daha Referandum yapılmadan önce Irak Bölgesel Kürt Yönetimi İran tarafından uyarılmıştı. Eğer rahat durmazlarsa mevcut kazanımlarını da kaybedebilecekleri noktasında uyarmıştı. Şimdi geldiğimiz nokta tam da budur. Sadece Kerkük’ü değil, petrol kuyularını, havaalanlarını ve gümrük kapılarını da kaybetmiş durumdalar. Şimdi de gündeme Peşmerge kuvvetlerinin dağıtılması gelecektir. Merkezi Irak Hükümeti Peşmergenin ancak yerel polis görevini üstlenebileceğini söyleyerek aslında bu süreci başlatmış durumda.

Buna halk arasında Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak derler. Bu sürecin böyle sonuçlanacağını defalarca söylememize karşın, bizi tehdit etmeyin diye cevap vermişlerdi. Şimdi anladınız mı Hanya’yı Konya’yı?