22 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yaradılış sagusu 2

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Gazete Yazarı

A+ A-

İlk bölümü Gökkuşağı köşemizde geçen hafta yayımlanan 19. Yüzyılda Prof. W. Radloff tarafından kayıt edilmiş Altay-Yakut destanına kaldığımız yerden devam edelim (Ergenekon, Aydınlık, 26.5.2021): İlah Kayra Han’a (Kara Han), adını verdiği Erlik Han’ın göklerde keyifle hüküm sürmesine üzülen sevgili kulu Uluğ Kişi Erlik’e savaş açar ama yenilir. Ancak bir gün Karahan ona der ki “Var git göğü Erlik’in başına yık. Kendi gücümden sana güç verdim.”

DAĞLARIN OLUŞUMU

“Kara Han’ın verdiği kargıyla Erlik’in göklerine yükselen Ulu kişi, onu yendi, kaçırdı, göklerini alt üst edip, kırdı geçirdi. O zamana kadar dümdüz olan yeryüzü, kayalıklarla, sipsivri dağlarla doldu. Görklü güzel Tanrının özenerek yarattığı o güzel yeryüzü eğri büğrü oldu. Erlik’in tüm yandaşlarının kimi suya düşüp boğuldu, kimi ağaca çarpıp can verdi, kimi sipsivri kayalara saplananlar öldü, kimi de hayvanların ayakları altında ezildi. Böyle olunca Erlik varıp Kara Han’dan kendine bir yer istedi: “Benim göklerimin yıkılmasına sen izin verdin, barınacak yerim kalmadı” dedi. Kara Han Erlik’i yerin altındaki Karanlık ülkesine sürdü, üzerine yedi kat kilit vurdurdu. “Burada güneş ve ay ışığı görmeyesin. İyi olursan yanıma alırım, kötü olursan seni daha derinlere sürerim” dedi. Erlik “Öyleyse ölmüş insanların canlarını bana ver ki işime yarasın, bedenleri senin olsun” diye istekte bulundu. Kara Han “Hayır canları sana vermeyeceğim, istersen kendin yarat” dedi. Böylece yaratma iznine kavuşmuş olan Erlik eline bir çekiç, bir körük ve bir örs alarak vurmağa başladı. Her vuruşta bir hayvan ortaya çıktı. Sırasıyla kurbağa, yılan, ayı, domuz, deve ve kötü ruhlar yer yüzünü doldurdu. Sonunda Kara Han gelip Erlik’in elinden çekici, örsü ve körüğü aldı, ateşe attı. Körük bir kadın, çekiç bir erkek oldu. Kara Han kadını yakalayıp yüzüne tükürünce kadın Kurday kuşu; erkeğin yüzüne tükürünce oda Yalban Kuşu olup uçtu.

KARA HAN’IN ÖĞÜTLERİ

Bütün bunlardan sonra Kara Han, insanlara “Ben size mal verdim, aş verdim, yer yüzünde iyi, güzel, temiz ne varsa verdim, yardımcınız oldum, siz de iyilik yapınız. Ben göklerime çekileceğim, belki bir daha dönmeyeceğim” dedi. Arkasından yardımcı ruhlarına “Gün Aşan, sen içki içip aklını yitirenleri; körpecik çocukları, kısrak yavrularını inek buzağılarını koru, onlara kötülük gelmesin. Sağlığında iyilik yapmış olanların ruhlarını yanına al, intihar edenlerinkini alma. Zenginlerin malına göz dikenleri, hırsızları, başkalarına düşmanlık edenleri koruma. Benim için, bir de hakanları ile yurtları için savaşıp ölenlerin ruhlarını da yanına al, benim yanıma getir. İnsanlar! Kötü ruhlar yaklaşırsa onlara yiyecek verin ama onların yemeklerinden yemeyin, yoksa onlardan olursunuz. Şimdi ben aranızdan ayrılıyorum ama yine geleceğim, beni unutmayınız. Geri gelmez sanmayınız. Tekrar geldiğimde iyiliklerinizin ve kötülüklerinizin hesabını göreceğim. Şimdilik benim yerimde Ağca Dağ, Ulu Kişi ve Gün Aşan kalacaklar, sizlere yardımcı olacaklar. Ağca Dağ! Gözlerini dört aç! Erlik senin elinden ölenlerin ruhlarını çalmak isterse, Ulu Kişi’ye söyle, o güçlüdür. Gün Aşan, sen de iyi dinle, kötü ruhlar yerin altındaki karanlıklar ülkesinden yukarı çıkmasınlar, çıkarlarsa hemen Gök Oğul’a git ve haber ver, ona güç verdim, o kötü ruhları kovar. Alma Ata ayı ve güneşi bekleyecek. Uluğ Kişi yeryüzünü ve gökyüzünü koruyacak, Gök Oğul ise iyilerden kötülükleri uzaklaştıracaktır” dedi. Bunları söyledikten sonra Kara Han uzaklaştı. Uluğ kişi Kara Han’ın öğütlerini yerine getirdi. Olta yaptı, balık avladı, tüfeği ve barutu icat etti, sincabı o vurdu. Sonra bir gün geldi Uluğ Kişi kendi kendine mırıldandı. “Bugün beni rüzgâr uçuracak, alıp götürecektir!” Uluğ Kişinin dediği gibi rüzgar geldi, aldı onu uçurdu götürdü. Ağca Dağ bunun üzerine insanlara “Ulu Kişi’yi ilah Kara Han yanına aldı. Onu bulamazsınız artık, beni de bir gün gelecek yanına çağıracak, nereye isterse oraya gideceğim. Siz öğrendiklerini unutmayın, Kara Han böyle istedi” dedi ve insanları kendi haline bırakıp o da gitti.

KISSADAN HİSSE

Dünyanın ve üzerindeki canlıların yaradılışı hem bilimin hem de çeşitli inançların konusudur. Türklerin Tanrısı Kara Han (Kayra) önce su üzerinde yüzerken, sonra toprağı, adaları, dağları ve yeryüzünü yaratır. Sonra da insanları ve hayvanları yaratır. Bir kadın ve erkek betimlemesi, göksel (semai) dinlerde olduğu gibi Türk Yaratılış Sagusunda da vardır. Hayat ağacının yasaklanan arka tarafından yiyen bir çiftin kılları dökülüverir. Bu anlatım hem insanların evrim geçirdiğini hem de Âdem ile Havva hikayesini anımsatır. İlk önce avcılık ve toplayıcılık ile geçinen insanlar için yeryüzü bir cennettir. Sonra tarım ve hayvancılık, göçebelik veya yerleşik yaşam başlar. Suçlular cezalandırılır. İyiler korunur. Zenginlerin malı çalınmamalıdır (Sermayecilik). Toplumsal kurallara uyan ve dünyanın doğal düzeninin bozulmasını öğütleyen bir düşünce ve davranış ister Kayra Han (Kara Han) insanlardan. Gök Tengri sonra göklerdeki yerine çekilir ve insanlar baş başa kalır.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları