18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yerli mülteciler

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

İstanbul’un orta halli semtlerinde ev kiraları 20-30 bin liradan başlıyor. Başka büyük şehirlerde de durum pek farklı değil.

Göztepe’de yaşayan bir kafe işletmecisi, ev sahibi kirayı artırınca arayışa girişmiş. İstanbul’da uygun fiyata ev bulamayınca da çareyi Balıkesir’e taşınmakta bulmuş. “Dükkan kirası da ev kirası da daha ucuz, ucu ucuna yetiştiriyorum ama en azından kimseye muhtaç olmuyorum” diyor.

Gelecekten beklentisi ise pek yüksek değil. Bir süre sonra Balıkesir’den de taşınmak zorunda kalacağını düşünüyor. Çünkü İstanbul’da 20 bin lira kira veremediği için boşalttığı evi, ev sahibi Ruslara 25 bin liraya kiralamış bile. “Dünyanın her yerinden zenginler İstanbul’a akın ediyor. Bizde de çok kazanan bir kesim var. Bizim gibi insanların orada yaşama şansı kalmadı artık” diyor.

YOKSULLAŞMA VE SÜRGÜN

Credit Suisse bankasının raporuna göre dünyada üst-orta sınıfa dahil insanların sayısı son yirmi yılda yaklaşık beş kat artmış. Ama Paris hala bir tane, Roma bir tane, Atina bir tane, Moskova bir tane, İstanbul bir tane… Yani bu şehirler artık zengin olmayanlara bırakılamayacak kadar kıymetliler! Dünyanın gözde şehirlerinin kadim sakinleri yerlerini zengin “yatırımcılara” veya ziyaretçilere bırakıyorlar. Tası tarağı toplayıp başka yerlere çekilmek zorunda olan “yerliler”, bir süre sonra gittikleri yerlerden de çekilecekler. Ta ki büyük yoksullaştırma ve sürgün dalgası onlara yaşayacak bir yer bırakmayana kadar.

Yoksullaştırma sözcüğünü boşuna seçmedim. Dünyadaki gelir adaletini gösteren Gini Katsayısı son yirmi yıldır hızla geriliyor. Dünyanın gelir adaletsizliği yirmi yıl içinde 1910’lardaki düzeye geri döndü. Yani küçük bir kesim zenginleşirken büyük kitleler hızla yoksullaşıyor.

Bugün dünyada üst-orta sınıfa dahil 1 milyar insan var. Dünyanın “hali vakti yerinde” kesimi diyebileceğimiz bu insanların çoğunluğu gelişmiş Batı ülkelerinde yaşıyor. Bu insanlar, güçlü paraları, her kapıdan geçen pasaportları ve bankalarından aldıkları çok ucuz kredileri sayesinde dünyanın her yerinde istedikleri hayatı yaşayabiliyor.

Sayısı 7 milyarı bulan “yerliler” ise artan kira ve yaşam maliyetleri yüzünden mülksüzleşme ve doğup yaşadıkları şehirleri terk etme tehlikesi yaşıyor. Özellikle Türkiye gibi kapitalizmin yakın-çevre ülkelerinde yeni bir “yerli mülteciler” kesimi oluşuyor.

KÜLTÜRÜN YOK OLUŞU

Yerlilerin şehri terk etmesi tüm milli kültürün turistik bir eğlence düzeyine indirgenmesi, hatta yok olması anlamına geliyor. Eski sakinlerin, “İstanbul ne kadar değişmiş, tanıyamadım” sözleri biraz da bu acı gerçeği yansıtıyor. Yerli esnafı, yerli halkı tarafından terk edilmiş bir kentin kültürü ayakta kalabilir mi? Bugün “güzelleştiği” iddia edilen semtlere şöyle bir bakın. Bir kısmı Dubaileşmiş, bir kısmı ise Berlinleşmiş çakma dekorlardan ibaret. Beş yüz yıllık tarihi ile Türk ve Müslüman İstanbul, yerini şuradan buradan toplama bir çirkinliğe bırakarak hızla sahneyi terk ediyor.

Demek ki sözünü ettiğimiz “büyük sürgün”, sadece ekonomik bir şey değil, kültürel ve siyasi bir tarafı da var. Yerlileri kırlara sürülmüş, medeniyetin yeşerdiği şehirleri ise kozmopolit bir azınlığa bırakılmış bir ülke ayakta kalabilir mi dersiniz?