27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kostas Kasapoğlu...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

1960’lı yılların ortalarına doğru bizim kuşak çocukluğunu yaşarken Kostas Kasapoğlu futbol yaşamının zirvesine çıkmış, “İstanbulsporlu Kasapoğlu” olarak adeta bir efsane haline gelmişti. Biz onu ne “Yorgo” ne de “Kostas” olarak bildik. O bizim “Kasapoğlu”muzdu. Henüz stadyumda maçları izlemeye gidecek kadar büyümediğimiz o günlerde, İstanbulspor’un karşılaşmalarını küçük el radyolarını kulaklarımıza yapıştırarak dinlerken, topun hep ona gelmesini isterdik. Bilirdik ki Kasapoğlu adı söylendiğinde ya bir gol pası verecek ya da penaltı olduğu zaman topun başına geçecek.
Bizim öz canımız Kasapoğlu’nun penaltı kralı oluğunu bilirdik. İstanbulspor’un oynadığı maçlarda sarı-siyahlı takımın lehine penaltıya karar verilmişse penaltı noktasına o gider, hiç kimse penaltı atmak gibi bir tutum içerisine girmez en fazla topu getirip beyaz noktaya koyarak büyük ustaya saygı gösterilirdi. Ne var ki futbol yaşamı boyunca 501 penaltı kullandığını ve bunlardan sadece birini gole çeviremediğini ben de yeni öğrendim. Hiç tartışmasız bu bir dünya rekorudur. Adalar Amatör takımında başladığı futbol oyunculuğunu 25 yıla yakın bir süre devam ettirip bunun 21 yılında sarı-siyah İstanbulspor formasını giyen büyük ustanın kırdığı bu rekorun, futbol dünyasında daha çok insana ulaşması için yasal olarak da kayıtlara geçmesi gerekir.
Büyük ustamız Kasapoğlu 1973 yılında İstanbulspor formasına veda ederken ben de aynı yıl sarı-siyahlı takımın yeni kuşak oyuncularından biri oldum. Ondan formayı devralmadım ama onun giydiği sarı-siyahlı formaya sevdalı bir genç olarak o renklere gönül vermemizde Kasapoğlu en önemli rol modelimizdi. Bizim kuşağa İstanbulspor’u ve dolayısıyla sarı-siyah renkleri Kasapoğlu sevdirmiş, bir efsane haline gelen kaleci Arap Yılmazlı, Bilge Tarhanlı, Türkerli, Yalçınlı, Zorbaylı, Bülent Budalı kadro 60’lı yıllara damgasını vurarak İstanbul’un dördüncü büyüyü olmuştu. Bu büyük oyuncuların sayesinde İstanbulspor genç takımı bir ekol haline gelmiş, futbola gönül veren gençler hangi takımı tutarlarsa tutsunlar ilk durakları sarı-siyahlı forma olmuştu.
Kasapoğulları, Lefterler, Garbisler, Garolar, Yorgolar, Nikolar ve daha niceleri ya güzel ülkemizden ya da aramızdan birer birer ayrılıyorlar. Ama bilinmelidir ki güzel oyunun kalpleri birleştirdiği noktada, onlar gönlümüzün en özel yerinde taht kurmuşlardır. Uğurlar ola büyük ustamız Kasapoğlu. Işıklar yoldaşın, toprağın bol olsun...