02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Krize böyle gelindi!

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

12 Eylül dönüm noktasıydı.
24 Ocak kararları ancak diktatörlükle uygulanabilirdi.
Öyle de oldu.
12 Eylül’ün esas oğlanı Özal kamu mallarına buldozerle girdi.
“Satacağım” diye yola çıktı, çoğunu sattı.
ÇİLLER
Çiller de onun yolundan gitti.
Akıl hocaları aynıydı.
Özelleştirme yasası Meclis’te kabul edilince, “Son sosyalist devleti yıktık” demişti.
O da “satmaya” devam etti.
AKP DÖNEMİ
“Özal’ın devamıyız” diye işe başladılar.
Onlar da gözünü kamu mallarına dikti.
“Satma yarışında” en öne geçtiler.
AKP’nin Maliye Bakanı Unakıtan, “Babalar gibi satmakla” övündü.
KÖMÜR YERİNE SOMON
ANAP döneminde, Zonguldak maden işçileri ayağa kalkınca telaşlanmışlardı.
100 bin işçi Ankara’ya doğru yürüyüşe geçince paniklediler.
Buldukları çözüm madenleri satmak ve kapatmaktı. Psikolojik harekat başladı.
İşadamı İshak Alaton televizyonlarda ithal kömür propagandası yaptı. “Daha ucuz” dedi.
“Kömür Türkiye için stratejiktir” diyenlerle dalga geçti.
Zonguldak halkına geçim yolu da buldu.
“Somon balığı üreticiliği.”
Zonguldak’ın altı kömür. Ama Afrika’nın öbür ucu Güney Afrika’dan kömür getirip yaktık.
TARIMIN ÇÖKERTİLMESİ
Türkiye dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydi.
Yabancılar gözünü Türkiye pazarına dikti.
Türk tarımı çökertilmeliydi.
Önce ithal tohumla girdiler.
Kendi kendini imha eden tohum.
Arkasından 2000-2001 krizi.
Kemal Derviş topa girdi.
“Tarlanı ekme, üretim yapma” programı başlattı.
Proje Dünya Bankası’nındı.
Adı da “Doğrudan Gelir Desteği.”
Çiftçi üretimden uzaklaştırıldı.
İthal tarım ürünleri tüketimi özendirildi.
9 MİLYAR DOLARLIK İTHALAT
Tarım ürünleri ithalatı hızla yükselmeye başladı. İthalat ucuz, üretim pahalı hale getirildi.
Şu anda ham tarım ürünleri ithalatımız 9 milyar dolardan fazla.
TZOB’un araştırmasına göre bu miktar mart ayında 32 milyar liraya eşitti. 4 ay sonra 54 milyar liraya yükseldi.
Türk çiftçisi Ahmet’ten, Mehmet’ten, ... esirgenen destek, Amerikalı, Avrupalı çiftçilere, Hans’a, Coni’ye, ... verildi.
İTHALATLA TERBİYE
İş bununla da sınırlı kalmadı.
Çiftçi sesini yükseltince “ithalatla terbiye” uygulaması devreye sokuldu.
Tarım ürünlerinin fiyatı artınca hemen “ithalat sopası” kaldırıldı. En son, fiyatı artınca Suriye’den patates ithal edildi.
SANAYİDE DE AYNI
Türkiye’de üretilen otomotiv, makina, ... gibi ürünlerde yerli katkı oranı hızla yükselmişti. Yan sanayi fabrikaları sürekli artıyordu.
İthalat ucuzlayınca bu fabrikalar tek tek kapanmaya başladı.
Rahmetli TAYSAD eski Başkanı Ahmet Arkan’la sürekli konuşurduk.
Ölmeden önce “İçim yanıyor. Türk sanayisine, yan sanayisine yazık oluyor. Bedelini çok ağır ödeyeceğiz” diye dert yanmıştı. Sanayi üretiminde yerli katkı oranı hızla düştü.
DÜŞÜK KUR POLİTİKASI
Türkiye pazarının ele geçirilmesi için “düşük kur” politikası dayatıldı.
Döviz kurları düşük tutularak, ithalat cazip hale getirildi.
Türkiye ayağına kurşun sıktı.
İktidardaki AKP ise, “değerli TL” ile övündü.
Hızla büyüyen Çin’in para politikasını incelemek akıllarına bile gelmedi.
SÜRPRİZ DEĞİL
Son günlerde kağıt krizi yaşanıyor.
Devletin kağıt fabrikası SEKA yok edildi.
Gazeteler, dergiler, yayınevleri, ... ithal kağıda bağlı hale getirildi.
Bugün gelinen nokta sürpriz mi? Hayır..!
Zamanında bugünleri anlatanlar, “1930 kafası” diye suçlandı.
Yeni dünyayı tanımamakla eleştirildi.
“Serbest piyasa” modası vardı.
Kamuculuk “tukaka” ilan edildi.
Bunlara bir de “cehaletin özgüveni” eklenince...
Felaket kaçınılmaz hale geldi.
KULAK TIKANDI
Şimdi büyük patronlar bile gerçeği gördü.
“Kamuculuğu” konuşmaya başladı.
Krizden çıkış için “karma ekonomi” yeniden keşfediliyor.
Haklı çıkmasına haklı çıktık. Ama olan Türkiye’ye oldu...
Neyse... Zararın neresinden dönülse kârdır.
Bir an önce ..!