27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Libya'ya ABD-Fransa tuzağı

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Yedi canlı olan gerçekler günün birinde mutlaka su yüzüne çıkıyor. ABD-Fransa ikilisinin NATO ve maalesef Türkiye'yi de kullanarak Libya'yı paramparça ettiği olayların ardındaki kirli tezgâhlar bir bir ortaya dökülüyor. Hillary Clinton'a gönderilen 3 bin yeni e-postadan birisi ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Clinton'un en güvendiği danışmanı Sidney Blumenthal'in Nisan 2011'de gönderdiği ileti, "Fransa'nın Müşterisi ve Kaddafi'nin Altını" başlığını taşıyor ve buzdağının altına ışık tutuyor.
NATO KİRLİ BİR MAŞADIR!
Emperyalist Batı ülkelerinin Libya lideri Kaddafi'yi devirmek için NATO'yu nasıl istismar ettiği çarpıcı bir şekilde anlatılıyor. BM Güvenlik Konseyi (BMGK), 17 Mart 2011 günü Fransa'nın girişimiyle 1973 sayılı kararı aldı. Buna göre, sivilleri korumak için Libya hava sahasında "uçuşa yasak bölge" ilan edildi. Ancak asıl hedef, ABD ve Fransa'nın sinsi, kirli ve şeytani hedeflerinin kolayca ele geçirilmeseydi. Çin ve Rusya resmen uyutuldu. Ya da dar çıkarlarını gözeterek uyumayı tercih edip, bu kararı veto etmediler.
AFRİKA PARA BİRİMİ KİME TEHDİT?
E-postada, "ABD-Fransa ikilisinin mağdur insanları koruma bir gibi kaygısının olmadığı, temel hedefin, Kaddafi'nin kurmaya çalıştığı altına dayalı ortak bir 'Afrika Para Birimi'ni engellemek olduğu" vurgulanıyor. Böyle bir girişim, Batı merkez bankalarının Afrika tekelini yıkacağı için tehlikeli bir girişim olarak görülüyor. Tabii ki Batı'nın Libya petrol üretiminden aslan payını alması diğer bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Kaddafi'nin Afrika'da önemli bir etkinliği olan Fransa'nın nüfuzunu azaltma çabaları da müdahale için koşulları olgunlaştırıyor.
NİÇİN LİBYA YAĞMALANDI?
Fransa'nın paraya düşkün Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin, "5 özel hedef ile Libya tezgâhını tertiplediği" ifade ediliyor: Libya petrolüne el koymak, Fransa'nın Afrika'daki nüfuz alanını genişletmek, Sarkozy'e iç siyasette itibar kazandırmak, Fransa'nın askeri gücünü dünyaya göstermek ve Afrika'da Fransa için tehdit olan Kaddafi'nin etkinliğini yok etmek! Bir konunun altı kalın kalemle çiziliyor: "Kaddafi'nin 143 ton altın ve bir o kadar da gümüş rezervi var. Bu miktarlar Afrika için ortak bir para birimine dönüşürse, Frank Afrika'daki dolaşım ve rezerv para niteliğini kaybedebilir." Fransız istihbaratı 7 milyar dolarlık bir değer yaratacak bu girişimin Fransa'nın siyasi ve ekonomik çıkarları için bir tehdit olduğunu tespit ediyor.
Batı emperyalizmi her zaman olduğu gibi sözde insan hakları ihlalleri ile bütün dünyayı uyutuyor. Afrika'da sömürüyü azaltacak, insanlık yararına bir girişimi vahşi ve sinsi amaçları için gizliyor. Afrikalının bir lokma ekmeğine göz koyuyor. Bağımsız bir ülkeyi darmadağın ediyor. İnsani felaketi geleceğe taşıyor. Ve de Libya'nın bütün kaynaklarına el koyuyor. Uluslararası düzeyde haydutluk ve hırsızlık yapıyor.
HÜKÜMET'İN VİZYONU!
Peki, bu rezalette Türkiye ne yaptı? Henüz TBMM'den, Anayasa'nın 92'nci maddesi gereğince, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine" ilişkin tezkere bile geçmemişken, donanma gemileri Libya'ya dümen kırdı. Hâlbuki Sarkozy, Libya harekâtına, "Bu bir Haçlı seferidir!" demişti.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan AKP vizyonunu gözler önüne serdi: "Libya'daki Ulusal Geçiş Konseyi'ne üç ayrı 100 milyon dolar sözü verdik. Biri TİKA bütçesinden proje finansmanı şeklinde. İkinci 100 milyonluk dilim kredi olarak nakit. Maaş dağıtımı gibi öncelikli konularda kullanıldı. Üçüncü 100 milyonluk dilim ise yine kredi ve gıda, ilaç, yakıt gibi ihtiyaçlar için verildi. Sayın Davutoğlu gittiğinde paranın çoğu dağıtılmıştı. Aslında hepsini birden istediler ama ben, 'uçak düşer müşer' diye vermedim. Çünkü yüz milyon dolar nakit yaklaşık 1100 kg. Önce on milyon dolar gönderdik, 100 kg. tutuyordu. Sonra üç kez 30'ar milyon dolarlık dilimleri burada teslim ettik".
DIŞİŞLERİ'NİN VİZYONU!
Bu arada dönemin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, bakanlığının konuya olan hâkimiyetini (!) şu sözlerle belgeliyordu: "Libya'nın yeniden imar ve inşasına, devlet kurumlarının kapasitelerinin geliştirilmesine destek sağladık!"
Sonra ne mi oldu? Libya (Tobruk) Geçici Hükümeti Türk şirketlerini Libya'dan çıkarma kararı aldı! Türk Dışişleri, Libya'daki vatandaşlarımıza "ülkeyi acele terk etmeleri!" talimatı verdi...
İşte emperyalizmin niyet ve maksadını kavrama yeteneği olmayanların düşeceği durum budur. Sizi "uluslararası sorumluluk" diyerek kendi gayeleri için kullanırken, kendileri siyasi ve ekonomik kazanç elde eder. Sizin payınıza da ağır kayıplar düşer. Aynı zamanda Müslüman bir ülkenin yıkımına verdiğiniz destek gelecek nesiller için bir utanç vesilesi olur.