27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MİT Hizbullah’a ‘rastlamamış’ Peki kim rastladı?

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

HİZBULLAH’A MEVLÜT MÜ OKUTTUNUZ DİYE SORMUŞTUK
1992 yılında Hizbullah’ı MİT’in kurduğu gerçeğini ortaya koyduğumuz zaman, kurşunlarla karşılaşıyorduk. Bugün sıradan köşe yazarı, kahramanlığını bu büyük gerçeği yazarak ispatlıyor.
Evet, şimdi anladık mı, Hizbullah’ı Gladyo kurdu. Silahlandırdı. Kullandı.
Kullandıklarını, MİT Müsteşarının ağzından itiraf ettiler.
Nerde kullandınız diye sormuştuk, hatim mi indirttiniz, Yasini Şerif mi okuttunuz?
DOMUZ BAĞIYLA BAĞLANDIĞIMIZ TARİH
1937 yılı, Cumhuriyet Devrimi’nin ikinci atılımının karar tarihidir. Cumhuriyetin devrimci yönetimi, o yıl Anayasaya toprakların neredeyse tazminatsız kamulaştırılmasını sağlayacak hükmü koydu. Toprak ağalığı ve şeyhlikten arınmak için, hazırlıklar tamamlamıştı. Atatürk’ü kaybetmemizin ardından İkinci Dünya Savaşı geldi. Savaşın sonunda Atlantik sisteminin içinde bulduk kendimizi; domuz bağına orada bağlanmıştık. “Küçük Amerika” Cumhuriyeti, güneydoğu ve doğuda, dinciliğe, ağalığa ve şeyhliğe dayanacaktı.
Sonuçları yaşanmaktadır: Yalnız Güneydoğu değil, Türkiye tarikat ağları içinde kıvranmaktadır. Özgür yurttaş ve demokrasi hayalleri, betona gömülmüştür. Bugün “demokrasi” dedikleri, Fethullahlara, Saidi Nursilere, Hizbullahlara, Ortaçağ gericiliğine ve bölücülüğe özgürlük rejimidir.
BATAN GEMİNİN MALLARI
Millî devletin yıkılması, Türkiye’nin dışardan yönetilmesi, yargının çöküşü bu sürecin son manzaralarıdır. Sonuçları ve ayrıntılar, sabahlara kadar tartışılıyor. Oysa yorumlanamayan CMK maddeleri, bulunamayan sorumlular; hep çöken sistemin görüntüleri.
Yasama organı, artık hiçbir kanunu adam gibi yazamıyor; çünkü kanun yapma yetkisini yitirmiştir. Yürütme, yabancı bir devletin BOP Eşbaşkanlığına dönüşmüştür. Yargı, çökmüştür. Soru şudur: Hangi sistem, hangi bağlantılar, hangi strateji ve siyasetler, Fethullahları ve Hizbullahları Türkiye’nin tepesine oturttu?
AZ SONRA
Kurdular, silahlandırdılar, kullandılar ve saldılar… Bu hikayenin de biraz sonrası var: Kullanacaklar. Hizbullah, artık Gladyo-Mafya-Tarikat rejiminin bir dayanağıdır. Halk onunla sindirilecektir; oylar onunla toplanacaktır; Meclis onunla şenlenecektir; ittifaklar onunla kurulacaktır. Kısacası Washington, onunla payidar olacaktır. Baksanıza o kadar taliplisi var ki, Abdullah Öcalan da sıraya girdi. Türkiye’ye Hizbullah’la yaşamak öğretilecek: Program ve stratejileri budur.
MİT HİZBULLAH’A “AHLAKSIZLARA KARŞI EYLEM YAPARKEN” RASTLAMIŞ
MİT’in Aydınlık’ın bu sayısında yer alan Hizbullah Raporu’nu iyi okuyalım. Öyle gizli falan değil, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne gönderiliyor. Tarih: 30 Nisan 1997. Başka deyişle Erbakan-Çiller hükümeti dönemi. MİT, Hizbullah’a rastlamamış.” Ama biz rastlamışız; halk rastlamış. Kurşuna dizilirken rastlamışız, satırlarla doğranırken rastlamışız; domuz bağlarıyla bağlanırken rastlamışız; betonlara gömülürken rastlamışız. MİT, kendi ellerine, kendi ayaklarına, kendi parmaklarına rastlamıyor. MİT, Hizbullah’a “ahlaksızlara karşı eylem yaparken” rastlamış.
10-12 MART 2000 GÜNLÜ
BASIN TOPLANTILARI
10 ve 12 Mart 2000 günleri bakınız kamuoyuna nasıl seslenmişiz:
“Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu MİT içindeki CIA ekibi, 1997 yılında yazdığı raporda, ‘Hizbullah’ın bir hücre faaliyetine rastlanmadığını ve ahlaksızlara karşı eylemler yaptığını’ yazarak, yönettiği terör örgütünü perdelemiştir.”
ŞİMDİ ANLIYOR MUYUZ
Şimdi anlayabiliyor muyuz, Hizbullah dosyaları Adli Tıp’ta niçin beş yıl bekletilmiş, Yargıtay 9. Ceza Dairesi on yıl süründürülen davayı niçin kesin hükme bağlamamış, tıpkı Danıştay cinayetini Ergenekon’la birleştirirken yaptığı gibi, Türkiye’nin Gladyo tuzaklarına itilmesinde “yargı görevi” yapmış?
CUMHURİYETİN KÜRDÜ
BİZİM KÜRDÜMÜZ
Türkiye buradan ancak bir devrimle çıkar. Halkı kazanan savaşı kazanacaktır. ABD’nin ve Tayyip Erdoğanların Fethullahları, Hizbullahları, PKK’ları vb var; bütün mesele Cumhuriyetin Kürdünün olmasıdır. Cumhuriyetin Kürdü özgür, başı dik, ağalıktan, şeyhlikten kurtulmak için Türkiye halkıyla birlikte ayağa kalkan Kürttür, bizim Kürdümüzdür. Kürt, Cumhuriyetin dilinde, “onlar” değildir; “biz”dir.
Türk de biziz, Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz.
www.doguperincek.info