27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Neden CHP, neden mücadele?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

2010 yılının son aylarında Aydınlık gazetesinin çıkış hazırlığı sürerken CHP Parti Meclisi’nde görevliydim...
Bugünlerde Nadir Nadi-İlhan Selçuk çizgisinden iyice uzaklaşan Cumhuriyet gazetesi Kubilay’la ilgili bir yazımı sansürlemiş, buna direndiğim için de 26 yıllık emeğim adeta gasp edilerek, tazminatsız olarak işten çıkartılmıştım...
Aydınlık’a işte o zaman, yani medyanın neredeyse tamamen AKP’nin denetimine geçtiği süreçte davet edildim...
Çıkar uğruna kimi satılmışlar gibi AKP medyasının rant tezgahında savrulmadım ve “Altıok, laiklik, cumhuriyet, Atatürk, ülke bütünlüğü, barış-kardeşlik, Vatan-Emek-Namus” dedikleri için Aydınlık’ta yazmayı kabul ettim... Diyeceksiniz ki, “Başka ne yapacaktın ki, yazı yazacak gazete, konuşacak başka televizyon kanalı mı kaldı?..”
Mesele yalnızca bir yerlerde çalışmak değildi; asıl mesele “Ergenekon” operasyonunun cumhuriyetçilere “kumpas” kurduğu o süreçte, dışarıda kalıp Atatürkçülere karşı yürütülen ihaneti gafiller gibi izleyemezdim...
Çünkü bu çaba kendine “yurtsever, solcu, aydın” diyen herkesin de görevi olmalıydı...

Meclis’teki büyük güç...
Peki; madem cumhuriyetin geleceğiyle ilgili mücadele yalnızca kalemle değil, siyasetle de yürütülmeliydi, o halde neden CHP?..
Çünkü CHP Atatürk’ün kurduğu parti... Çünkü CHP Aydınlanma Devrimi’nin mirası... Çünkü CHP, “Meclisteki en büyük muhalefet partisi ve bu nedenle AKP’ye karşı iktidara en yakın güç...
Zaman zaman Altıok’a bağlı kalarak CHP’ye zarar verenleri, partiyi baltalayanları ve yanlış söylemlerle kitleleri CHP’den uzaklaştıranları eleştirsem de, “yaşamım boyu üye olduğum tek parti” olduğu için, ana muhalefetteki mücadeleyi de hiçbir dönemde bırakmadım...
CHP tabanı da, cumhuriyetin gidişatıyla ilgili mücadelemi görerek beni ısrarla aktif siyasetin içinde tutmaya çalıştı...
Ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği 2010 kurultayında beni Parti Meclisi’ne taşıyan CHP’ye de, örgütlerine de oradaki cumhuriyetçi damara da sırtımı hiçbir zaman dönmedim...

Kısırdöngü eritiyor...
Bizim gibi düşünenler her ne kadar CHP’nin Atatürk’ün mirası olduğunu haykırarak partiye sahip çıkmaya çalışsa da, CHP son yıllarda “yeni”lik iddiasıyla “değişim” içinde çırpınıyor...
Çünkü 2010 yılında birlikte parti yönetiminde olduğumuz Kemal Kılıçdaroğlu farklı bir çizgiyle CHP’yi büyütme iddiasında olsa da, Altıok’un köklerinden uzak kesimlerle yürütülen ilişkiler ve tuhaf “açılım”lar parti tabanında tepki çektiği gibi, CHP’ye alınan kimi isimler katkı sunmak yerine zarar verdiler...
Son beş yılda kaygılarımızı anlatırken, partinin erozyona uğradığı konusunda uyarılarımız dinlenmedi ve sonuçta ne yazık ki haklı çıktık... Kanıtları da ortada;
İşte CHP son beş yılda farklı halk kesimlerini partiye çekebilme iddiasıyla yürütülen ve Altıok’u da pek gözetmeyen politikalar nedeniyle “yüzde 25” bandında çakılıp kaldı...
Benim eleştirilerim de işte bu noktadaydı... İşte partiyi eriten, darbeleyen ve iktidardan giderek uzaklaştıran bu kısırdöngü yüzden hep aynı düşünceyi savundum;
“AKP kendi çizgisinden sapmadığı için defalarca iktidar oldu... HDP kendi çizgisinde direndiği için barajı aştı... CHP de ancak cumhuriyete inanan farklı toplum kesimlerindeki yurttaşları da kucaklayarak, rotasından çıkmadan büyüyebilir...”

Neden aday oldum?..
Bu düşünceyle, partiye katkı sunabilmek ve AKP’ye karşı güçlü bir muhalefet çabasına destek verebilmek için son beş yılda iki kez CHP kurultaylarında Parti Meclisi’ne aday oldum...
CHP’de ısrarla durmamın bir nedeni de şuydu: Eminim yarın cumhuriyet tamamen tehlikeye düştüğünde, gelecek kuşaklar, “ülke elden giderken ey aydınlar, yurtseverler ne yaptınız, elinizi taşın altına neden koymadınız, neden direnmediniz” diye soracaklardı...
“Yeni”lik peşindeki yapısal kadro Altıok’u savunan kesimlere karşı etkili olsa da, bundan önceki kurultayda Parti Meclisi seçimlerinde yedek listede kaldım...
CHP’nin geçtiğimiz hafta sonu yine kurultayı vardı... Bu kurultay yalnızca cumhuriyetten rövanş almak için her yolu deneyen AKP’nin tek başına iktidar olmasının sonrasına denk gelmedi, aynı zamanda “yeni Anayasa” ve “başkanlık” dayatmasının arifesine de rastladı...
Yani, cumhuriyetin, Atatürk’ün ve CHP’nin daha çok hedef alınmaya başlayacağı bir sürecin ortasına düştü bu kurultay... Yani, ülkenin gidişatıyla ilgili kaygısı olanların elini bir kez daha taşın altına koyma zamanıydı...

Mücadeleye devam...
CHP’nin kurucu iradesine, köklerine, hedef olarak belirlediği Aydınlanma Devrimi’ne yürekten inanmış biri olarak son anda katılmaya karar verdiğim seçimlerde, bir grup arkadaşımla birlikte çaba gösterdik... Hepsine teşekkür ediyorum...
Pazar günkü CHP Parti Meclisi seçimlerinde “178” anlamlı oy aldım... Partideki önemli bir kitle benim gibi insanların CHP’ye gerekli olduğunu son üç kurultayda da hissettirdiler...
“Yeni”lik iddiasındaki bir parti için aldığım oy oranı oldukça iyi bir rakam... Ne yazık ki belediyelerin yönlendirdiği büyük şehirlerle “özerklik” karmaşasındaki Doğu kentlerinden neden yeterli oy almadığım, mücadelemin rotasından ve partinin yeni kadrolarının çizgisinden de yeterince anlaşılıyor!!!
Ancak sonuç beni kesinlikle yılgınlığa da düşürmedi umutsuzluğa da... CHP’de mücadeleye devam edeceğim... Türkiye AKP kıskacından kurtulsun, ülke Aydınlanma Devrimi çizgisinde ilerlesin, Doğu-Batı, Türk-Kürt kardeşliği büyüsün, laik cumhuriyet ayakta kalsın diye üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğim...
Biliyorum CHP tabanı bu inançta, biliyorum CHP delegelerinde bu damar halen direnişte...