02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şiddetin arası olmaz

İş hukuku ve ticari davaların ardından arabuluculuk sisteminin aile hukuku davalarını da kapsaması isteniyor. Av. Nuriye Kadan, aile içi şiddet, istismar söz konusu olduğunda arabuluculuk sisteminin mağdur üzerinde daha çok baskı yaratacağını söyledi

Şiddetin arası olmaz
A+ A-
BERFİN BAKAY

Aile içi arabuluculuk sistemi, mağdur ve güçsüz kişiyi bir masa etrafında anlaşma yapmaya zorladığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Uzmanlar, getirilmek istenen sistemin Türkiye’nin 2014’te imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtirken, bu yolla şiddet vakalarının üstünün örtülebileceğine dikkat çekiyor. Avukat Nuriye Kadan, Arabuluculuk Kanunu’nun tehlikelerini Aydınlık’a anlattı:

Aile içi şiddet içeren anlaşmazlıklarda arabuluculuk yöntemi çözüm üretebilir mi?

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma dışında şiddet içermeyen bir boşanma Türkiye’de yoktur. Boşanma davalarının büyük çoğunluğunun arkasında şiddet var. Fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet söz konusu olabiliyor. Şiddetin olduğu yerde de mutlaka güç dengesizliği var.

Boşanma kararı alan şiddet mağduru kadın mahkemeye gelene kadar pek çok yönden baskı altında kalarak sıkıntılar yaşıyor. Arabulucuya geldiğinde bu sıkıntılar ve baskılar daha da artacaktır. Ailenin bütünlüğünün korunması gibi düşüncelerin boşanmak isteyen kadın üzerinde gerek boşanma gerekse nafaka gibi ekonomik haklar yönünden baskı oluşturacağı -hele de tüm süreç gizlilik esasına dayalı bir sistemde olacağından- gün ışığı gibi ortadadır.

Şiddet olgusunun olduğu yerde bu tür çözüm yolları, yani arabuluculuk mahkeme süreçlerinin yerine koyulmaya çalışıldığında, eşit düzeyde olmayan, şiddet, baskı ve tehdit altındaki çaresiz ve güçsüz kişiyi bir masa etrafında anlaşma yapmaya zorlamış olursunuz. Şiddet mağdurunun adalet arayışını güçlendirmek, ancak başında yargıcın bulunduğu yürürlükteki yasalar uyarınca yürütülecek yargı süreçlerine erişimin sağlanması ile mümkündür. Arabuluculuk tarafların eşit olduğu durumlarda yapılır. Kontrol altında tutma, aşağılama gibi durumların olduğu yerde taraflar eşit değildir.

ŞİDDET VE İSTİSMARIN GÖRÜNMEZ OLMASI İSTENİYOR

Arabuluculuk yöntemi, şiddet ve istismar gibi suçların gizlenmesini mi amaçlıyor?

Arabuluculuk yöntemiyle şiddet kamusal alandan çıkarılıp özel alana hapsedilerek toplum nezdinde daha az görülmesi sağlanacaktır. Devletin görevi şiddeti önlemek, şiddet göreni korumak ve şiddetle mücadele etmektir. Yoksa şiddet mağduru ile şiddet failini bir masa etrafında toplayarak anlaşma yaptırmak değildir. Aile mahkemelerinde davalar aleni yapıldığı için ‘Tüm sırlar ortalığa dökülüyor’ mantığıyla aile mahremiyetini koruyacak bir uygulama olarak getirilmeye çalışılan Aile Arabuluculuğu, şiddetin ve istismarın görünmez kılınmasını sağlamaya yöneliktir.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE AYKIRI

İstanbul Sözleşmesi’nde ve Arabuluculuk Kanunu’nda aile içi şiddet iddiası ile işlenen suçların uzlaşma kapsamı dışında olduğu yazıyor. Türkiye’de nasıl boşanma süreçlerinde aile arabuluculuğu uygulamaya sokulabiliyor?

Getirilmek istenen Aile Arabuluculuğu, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeye aykırı. Tarafı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye de ilk imzalayan devletlerdendir. İstanbul Sözleşmesi’nin 48/1. maddesi çok açık bir şekilde, “Taraf devletler, Sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerinde arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil, zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere, gerekli hukuki veya diğer önlemleri alacaklardır” demek suretiyle, zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm yolları yasağını getirmiştir.

Arabuluculuk nedir?

Arabulucuk Kanunu “mahkeme süreçlerinde aile mahremiyetinin korunamaması, çocukların mağdur olması, boşanma sürecinin ani kararlarla başlatılması, anlaşmalı olmayan boşanma süreçlerinin uzun sürmesi” gibi gerekçelerle 22 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüg?e girdi. Adalet Bakanlıg?ı Hukuk I?s?leri Genel Müdürlüg?ü bünyesinde Arabuluculuk Daire Bas?kanlıg?ı kurularak, uygulamaya yönelik yog?un bir çalıs?ma sürecine geçildi. Avukat Kadan süreci şöye anlattı:

“Önce iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarda, daha sonra ticari davalarda zorunlu olarak bu alan genişletilmiş şimdi de aile hukukundan doğan davalarda Aile Arabuluculuğu olarak genişletilmeye çalışılıyor. Aile hukukunda arabuluculuk, yasal hale henüz gelmemiş ise de fiili olarak 2012 yılından bu yana Aile Danışma Merkezleri Yönetmeliği ile boşanma aşamalarındaki kadınları bu kurumlara gönderen mahkemeler bulunuyor. Arabuluculuğun doğasında gönüllülük ve isteğe bağlılık esas iken, bu dava şartı olarak zorunlu hale getirilmiştir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının, devletin görevi olan yargısal sistemin yerine geçirilmeye çalışılan bir sistem haline getirilmemesi gerekir. Uyuşmazlıkları çözüme kavuşturma işlevi devlete ait olup, bunu yargı erkini kullanmak suretiyle yerine getirir.”

İstanbul Sözleşmesi nedir?

İstanbul Sözleşmesi olarak anılan Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldı, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi. Ev içi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde anlaşılır. Dolayısıyla “aile” olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmez.

Son Dakika Haberleri