27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Siyaset ahlakının abidesi ve Türkiye'nin temeli!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Burası Türkiye'ye... Herkesin yaptığı yanına ne yazık ki kazanç kalıyor... Hiç kimse yaşanan erozyon, yıkım ve ölümlerin sorumluluğunu almıyor; siyaset ise pervasız bir duruşla hiçbir şey olmamış gibi davranmaktan utanmıyor...

2003'ün kasım ayında, yani AKP iktidardayken El Kaide İstanbul'da, 4 intihar saldırısında 60'tan fazla yurttaşı öldürmedi mi?..

Bu ülkede; hızlı tren adlı fasaryada katliam yaşanmadı mı?.. 22 Temmuz 2004 günü, Sakarya'nın Pamukova ilçesinde Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı tren, aşırı hızdan dolayı raydan çıkınca 230 yolcudan 41'i ölmedi mi?..

Daha birkaç ay önce Hatay'ın Cilvegözü Sınır Kapısı ile Reyhanlı'daki bombalı saldırılarda 50'den fazla vatandaş katledilmedi mi?.. Bu vahşete hükümetin Suriye politikası yol açmadı mı?..

Bu ülkede; devletin ve belediyelerin vurdumduymazlığı nedeniyle bunlar gibi yüzlerce vahim olay yaşandı... Birçok kentte ihmal ve sorumsuzluk nedeniyle yıkımlar, ölümler yaralanmalar, çöküşler ve büyük kayıplar meydana geldi...

Peki, bu ülkeyi on yıldan fazla bir süredir yöneten AKP iktidarı bu vahim olaylardan herhanginin birinin siyasal sorumluluğunu üstlendi mi?... Bırakın istifa etmeyi öz eleştiri yaptı mı, hatasını ve ihmalini kabul etti mi?.. Sorumlarının üzerine yeterince gitti mi?.. Ya da yeni katliamların yaşanmaması için etkin önlemler aldı mı?.. Ne yazık ki koca bir hayır!..

Ah harakiri ahhhh!..

Şimdi diyeceksiniz ki, bu adam niçin öfkelendi yine?.. Nasıl öfkelenmeyelim ki, nasıl sorgulamayalım ki?..

Baksanıza Letonya'nın başkenti Riga'da geçtiğimiz hafta bir "süpermarketin çatısının çökmesi sonucu" 54 kişi yaşamını yitirince, Başbakan Valdis Dombrovskis istifa etmiş...

Başbakan, Letonya'nın 1991'de bağımsızlığını kazanmasından sonra yaşadığı en büyük trajedi nedeniyle kendisini "siyasi sorumlu" ilan etmiş ve görevi bırakmak zorunda kalmış... Yani bu davranışıyla siyaset ahlakının abidesini dikmiş!..

Daha dün bağımsız bir devlet olan Letonya'nın dünya siyasetine ve insanlığa verdiği ders, Japonya'da ihmal, sorumsuzluk ya da rüşvet nedeniyle kişilikleri ezilen bürokratların harakirisinden farksızdır...

Peki ya Türkiye?.. Nedir sorumsuzlukları, ihmalleri ve beceriksizlikleri nedeniyle ülkeye acılar ve kayıplar yaşatan bürokrat ve siyasilerin bu yüzsüzlüğü?..

Diyeceksiniz ki; "be kardeşim, ne marketi, ne çatısı?.. Ülkenin temeline dinamit koyan zihniyetten ne bekliyorsun ki?.."

Haklısınız; "kinci cumhuriyet" beklentisi ve hilafet düşüyle 90 yıllık cumhuriyeti yıkmak için uğraşanlar, orada burada çatı uçması, köprü yıkılması ya da tren kazası nedeniyle kendilerini hiç sorumlu tutarlar mı?..

Tutmazlar... Nasıl olsa, ne onları sorgulayan bir medya var ne de üzerlerine gidecek adam gibi bir muhalefet?.. Ah harakiri ahhh!..

İstanbul'da CHP'nin üç yarası!..

2009 yerel seçimlerinde, CHP üç bin oy daha az alsaydı ya da Saadet Partisi 3 bin oy almasaydı bugün Ataşehir Belediyesi CHP'de değil AKP'de olacaktı... Son genel seçimde AKP, Ataşehir'de, CHP'li belediyenin beceriksizliği nedeniyle ana muhalefete 30 bin fark attı... Yani Ataşehir seçimi diken üstünde!..

Çünkü Battal İlgezdi adlı Sarıgül kankası yoğun şaibeler nedeniyle ilçede partiyi hızla tüketiyor... Yeşil alanlar üzerine yandaşlarına lokantalar açtıran, kendisini incelemeye gelen İçişleri Bakanlığı müfettişiyle birlikte kapattığı gazinoda göbek atan İlgezdi halkın tepkisini çekiyor...

Taraf'ta yazan Mehmet Baransu ise Twitter üzerinden, İlgezdi ile ilgili "savcılıkta bekleyen yolsuzluk dosyaları"nı en kısa sürede patlatacağını yazıyor...

Purosu ve şifreli makam odasıyla halka tepeden bakmayı siyaset sanan Ateş Ünal Erzen de ana muhalefeti İstanbul'da eriten kişilerden biri... Dün de yazdığımız gibi Erzen, Bakırköy Belediyesi'ndeki 5.5 trilyonluk yeni bir ihale yolsuzluğu nedeniyle hakim karşısına çıkacak...

Ve de yolsuzluk dosyaları nedeniyle CHP'den atılan Sarıgül vakası... İlçesindeki yolu bile satmakla suçlanan tek belediye başkanı olarak tarihe geçen Sarıgül, yakın arkadaşı Başarı Elektronik'in sahibini imar oyunlarıyla zengin etmekle de suçlanıyor ki, bunu bizzat CHP'ye en yakın olan Yurt gazetesi "Başarılı vurgun" diye manşet yapmıştı...

İşte adı yolsuzlukla anılan Sarıgül; yolsuzluk dosyaları pusuda olan battal İlgezdi ile kol kola, yerel seçim sonrasında dizayn edilecek CHP'nin senaryolarını yazıyor... Hem de Kılıçdaroğlu'na karşı!..

Ateş Ünal Erzen ise bir zamanlar CHP kurultayında yumruk yediği Sarıgül'le barışmak için utanmadan Galatasaray yöneticileriyle büyük holding CEO'larını devreye sokuyor...

CHP'nin İstanbul'da üç yarasıdır bu siyasetçiler... Ve ne yazık ki, CHP içinde kimi MYK üyeleri ile Aydın Ayaydın gibiler bunları korurken, parti İstanbul'da üç şaibeli yüzünden erimeye devam ediyor...

Vurun Kamer Genç'e!..

Kamer Genç'in Japonya elçiliğindeki bir kutlama sırasında, Emine Erdoğan'a "hangi sıfatla burada konuşuyorsun" demesi olay haline getirildi...

Öyle bir algı yaratıldı ki, sanki Genç, Başbakanın eşine büyük hakaretler etmiş gibi!.. Aslında Genç'in tek yaptığı bir soru sormak... Yandaşı, döneği herkes Kamer Genç'e ağza alınmayacak hakaretler savuruyor...

Baştan söyleyeyim; ne olursa olsun siyaset yapılırken kadınların herhangi biçimde hedef alınması hiç hoş değil...

Genç, Emine Erdoğan'a tepkisini o etkinliği terk ederek gösterseydi belki daha etkili bir protesto yapmış olurdu...

Ama Kamer Genç bu... Kim ne derse desin, yalın duruşu, içten tepkileri ve sözünü esirgememesi nedeniyle Meclis'teki tutumu, ülkede yüz binlerce kişinin sempatisini de çekiyor...

Hele de CHP, MHP ve BDP'nin içinde kıvrandığı muhalefet sessizliğinin tepki çektiği bir dönemde, Kamer Genç bazen tek başına muhalefet gibi davranarak kimi çevrelerin yüreğine su da serpiyor... O yüzden asıl tepki, CHP'li Kamer Genç'i iğrenç eleştirilerle yerden yere vurmaya çalışan siyasetçi ve medya kalemşorlarının ezeli duyarsızlığına gösterilmeli...

Denilmeli ki mesela, "Bu ülkenin başbakanı, vatandaşa 'ananını da al git' derken, Kılıçdaroğlu için utanç verici 'çöl bedevisi' benzetmesini yaparken, sanatçılara 'ulan' diye seslenirken ve de Erdoğan'ın Adana'daki valisi vatandaşlara 'gavat' diye bağırırken niye sustunuz?.."

Konu terbiye, adap ve seviyeyse, bunu ölçmek için medya da siyasetçiler de çok geç kalmıştır!..