27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriye müftüsü ve Mason süslümanlar

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

1915 doğumlu Suriyeli Ahmet Muhammed Emin Kaftaro 90 sene yaşadı. 1938’de vefat eden babası Muhammed Emin Kaftaro, Sufi Nakşibendi tarikatının lideriydi. Ailesi Şam’ın maruf Kürt ailelerinden. Suriye’nin bağımsızlık savaşına aktif katıldı. Müslüman Âlimler Birliği kurucusudur. Bağımsızlığını 1946’da kazanan Suriye’nin başkenti Dimaşk(Şam) Müftüsü, 1958’de Şam Baş Müftüsü makamına seçildi. Şam’da yer alan dünyaca maruf Abu Nur Cami ve Külliyesinin kurucusudur. 2011 öncesinde Şam’a Arapça ve din dersleri almaya gelen Türkiye’nin tarikat mensupları ve öğrencilerin gözde mekânıydı. Kaftaro vefat tarihi olan 1 Eylül 2004 senesine kadar Suriye Arap Cumhuriyeti Baş Müftüsü sıfatıyla görev yaptı. Çok dinamik, bilgili ve başarılı bir seyyahtı. Suriye’nin çok kültürlü, çok dinli ve mezhepler arası diyalog ve saygının hâkim atmosferinde yetişti.
Rahmetli Kaftaro’yu, Şam’da 90’lı yılların sonunda şahsen tanıma ve görüşme fırsatım oldu. “Din Allah’ın, Vatan ve Dünya ona ve güzel yaratılan İnsana hürmet edenindir. İlahi dini insan merkezli yaşamalı ve yaşatmalıyız. Ticaret ve siyasete alet etmemeliyiz. Hangi inançtan olursa olsun, isterse inançsız isterse kâfir olsun onunla diyalog dışında bir üslup kullanılmamalı. Düşüncelerini şiddet kullanarak size karşı eyleme dönüştürmeden ona karşı kullanılacak tüm şiddet araçları haramdır” derdi.
Suriye anayasasına binaen devletin resmi dini İslam resmi mezhebi ise Hanefilik. Hafız Esad ve ordunun etkili subayları 1970’te mensubu olduğu BAAS iktidarına karşı bir askeri darbe yaptı. “Tashih Hareketi-Balans veya Düzeltme Ayarı” adı verilen bu inkılaba dinen icazet veren Baş Müftü Kaftaro idi. Geleneksel olarak kabul edilen dört mezhep anlayışının “İlahi bir emir” olmadığını,mezhep ve tarikatların insan ürünü içtihatlar sonucu ortaya çıktığını ifade ederdi. Bir mezhep veya tarikatın Müslüman ad edilebilmesi için ana kıstasın söylem ve eylemde Allah’ın birliği, Kuran hükümlerine itaat ve saygı ile Hz. Muhammed’in Sünnetine uygun yaşamak olduğuna inanırdı.
Münafık Müslüman Kardeşler ve tekfiri tarikatların Alevi kökenli Hafız Esad’ın Müslüman olmadığını ve bu yüzden Suriye devletine başkan olamayacağı propagandasına başlamışlardı. Buna karşı Kaftaro, Suriye Arap Cumhuriyeti Baş Müftüsü ve fetva makamı sahibi sıfatıyla (Şeyh ül-İslam) bir fetva yayınlayarak Alevilerin Muhammedi İslam’ın en önemli Rüknü (Mihenk Taşı) olan Peygamberin torunu İmam Cafer El-Sadık’ın yolu Caferi mezhebine mensup olduklarını ilan etti. Dört geleneksel mezheplerin yanında Caferi mezhebi de Ehli Sünnet ad edildi resmen tanındı. Böylece Caferi mezhebinin mensubu olan Hafız Esad Şeyh Ül-İslam makamından aldığı fetva ile ilk “Caferi Alevi kökenli” Devlet Başkanı oldu.
Kaftaro’nun vefatından sonra bu makama Halep’li Dr. Ahmet Bedrettin Hassun seçildi. “Bir dedem Arap bir Atam Kürt bir ecdadım Türk, ben ve hepimiz Suriyeliyiz” diyerek kimliğini tanımlayan Baş Müftü Hassun bir Batılı gazetecinin, “Suriye’de ne kadar Sünni, ne kadar Alevi, ne kadar Dürzi ve ne kadar Hristiyan, Arap, Kürt, Türkmen, Süryani ve Ermeni var?” sorusuna, “Şu anki Suriye’nin nüfusu 23 milyon. Ülkemizde 23 milyon Sünni, 23 milyon Alevi, 23 milyon Dürzi, 23 milyon Hristiyan, 23 milyon Arap, 23 milyon Türkmen, 23 milyon Kürt, 23 milyon Süryani, 23 milyon Ermeni var” demişti.
Katar Emir’inin hediyesi 100 milyon dolar karşılığında Suriye’den ayrılması ve sadece “Suriye’de Aleviler Halep’in tarihi yapısını değiştiriyor, Sünnileri katleden bir Alevi rejimi var” demesi istendi. Kendisi ve ailesi arzu ettiği ülkede krallar gibi korunacak ve yaşayacağı sözü verildi. “Devrimden sonra” tekrar Suriye baş müftüsü olarak anlı şanlı Şam’a getirilecekti. Bu talepleri ret ettiği ve bu çek ve öneri ile gelen şahısları evinden kovduğu için oğlu ve yanındaki hocası üniversite çıkışında katledildi. Onlarca suikasta maruz kaldı. Washington, Riyad, Doha, Tel Aviv başkentlerini Kâbe edinmiş Münafık Müslüman Kardeşler tarafından Esad’ın memuru, Sünni faşist, İslam dışı ve hain ilan edildi. Oğlunun katleden silahın tetiğini çekenler yakalandı. Onlarla görüştü. Oğlunu toprağa verdiği gün yaptığı konuşmada onları affettiğini söyledi.
Geldiğimiz duruma bakın! Hayatlarını insan ve vatan muhabbeti uğruna feda edenler İslam düşmanı, süslümanlar, ekranlardan Masonluğunu ilan edenler, makara bakaracılar, ABD’yi Dünya gemisinin kaptanı adl edenler, kafayı deve çişi ile harap etmiş çöl züppeleri, cübbeciler, görmez diyanetler ve bilumum garip mahlûklar İslam’ın dostları. Kuran ne güzel demiş, “Size ait bir dininiz ve bana ait bir dinim var- Sizin dininiz size benim dinim bana.”