18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Talabanisiz ‘ikili yapı’nın kaderi

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Tarih: 14-15 Ekim 1989.
Yer: Paris.
Konu: Kürtler.
İlk kez uluslararası bir konferansta tartışılıyor.
Katılım: Hem geniş.
Hem de seviyesi yüksek.
İlk izlenim: “Kürt dosyası” raflardan indirilmiş.
Anlamı: İşlem yapacaklar.
***
Kürt tarafı: “Dört parça”dan herkes çağrılı. PKK dahil.
Legal, illegal farketmiyor.
Ev sahibi Fransa bir incelik göstermiş.
Davet örgütlere değil, isimlere.
***
Celal Talabani’yi ilk kez konferansta gördüm.
Milliyet adına oradayım.
Tanıştırdılar. Biz el sıkışırken espri yaptılar: “İki Maocu” diye.
Baktım: “Solcu”, “Maocu” geçmişinin hatırlatılmasından memnun.
Eski mevzisini terketmiş çoğu isim gibi...
Solculuk, bir tür “iyi hal” kağıdı.
***
Röportaj için sözleştik.
Birkaç gün sonra... Saint Denis’te bir evde buluştuk.
Mesleğini sokakta icra eden kızlarıyla ünlü bir bölge.
Evin sahiplerinden bir dipnot:
Talabani, Saint Denis üzerinden etrafındakilere takılmayı seviyor.
***
Saatlerce konuştuk.
Her soruyu cevapladı.
Sezgileri güçlüydü.
Umutları hareketlenmişti.
Gördüğü: İki kutuplu dünya çökmekte.. Yeni bir dönem başlamakta....
“Yeni dünya”nın kendilerine değen kısmıyla ilgiliydi.
Nerelerden “dış destek” bulacaklardı?
Sahadaki durumu tarif ederken kafası netti.
“Destek bulma koşulları olgunlaşmış bulunuyor.”
***
Anlattı: Önce Çin’in kapısını çalmışlar. Aldıkları cevap hoşlarına gitmemiş.
Gerisini onun sözleriyle aktarayım:
“Moskova’nın kapısını çaldım. ‘Kim var orada’ dediler.”
“Adımızı söyledik. ‘Bir dahaki sefere gelin’ dediler.”
“Avrupa fena değildi. Amerika en iyisiydi.”
(Kürt Dosyası, s. 485).
Kuvvet merkezlerinin pozisyonu bugün de değişmedi.
Bağımsızlık referandumuna da bu çerçevede bakmak yanlış olmaz.
***
Türkiye ile ilişkiler...
Turgut Özal. Dönemin Başbakanı.
İki isim göndermiş kendilerine. İstihbarattan. Nabız yoklamışlar.
Zaten kısa bir süre sonra... Mart 1991’de.
Bu Özal kez Cumhurbaşkanı...
Ankara’ya davet etti Talabani’yi...
Birinci Körfez Savaşı’ndan hemen sonra.
Özal’ın hesabı: Güya 1 koyup 3 almaktı.
***
Sordum: Türkiye Kürt örgütleri?
Açık sözlü: “Hepsiyle ilişkimiz var.”
Türk sol örgütlerinin Kürt meselesine yaklaşımı?
Memnundu: “İyi yönde gelişiyor. Türk solu Kemalizmden gittikçe kopuyor.”
Kürt milliyetçiliğinin Türk solundan temel beklentisi hiç değişmedi. Kemalizmi reddetmek.
***
Kürt konferansından sonra tarih hızlandı.
Talabani’yi 3-4 kez daha gördüm.
Avrupa’da değil, sahada.
***
Birinci Körfez Savaşı’nın sonu.
Saddam orduları yenilmiş.
ABD ordularıyla bölgede.
Irak’taki Kürt partileri ayaklanmış.
Bütün kuzey bölgesi denetimlerinde.
***
Mart 1991. Kuzey Irak’tayım.
Talabani’yle iki kez karşılaştık.
İlki Zaho’da, ikincisi Amediya’da.
Geniş bir bölge ellerindeydi.
Fakat endişeliydi.
Ordu karşısında direnemeyeceklerini görüyordu.
Öyle de oldu.
Bağdat ordusu ilerledi. Peşmerge kolay yenildi.
Ancak, Çekiç Güç’le geri döndüler.
Batı Asya’da ayrılıkçılık ancak “dış destek”le mevzi kazanabiliyor.
***
Talabani’yle iki kez daha konuştuk.
Biri Erbil’de (Ekim 1992).
Diğeri Lübnan/Bekaa vadisinde (Mart 1993).
Abdullah Öcalan’la birlikte medyanın karşısına çıktılar. İlk “ateşkes” açıklaması için.
ABD’yle ilişkilerinin siyasi düzeyi yüksek...
Rolü ve etkinliği artmıştı.
PKK ile ABD arasında kanal açtığı söylenir.
***
Ve ülkesi Irak işgal edilir (2003).
Bütün Kürt partileri destekçi.
Talabani’nin Kürdistan Yurtseveler Birliği-KYB dahil.
Ve sürpriz: O artık Irak Cumhurbaşkanı (2005-2014).
***
Kabul edilmeli: Irak siyasetinde birleştirici rol oynadı.
Farklı kesimlerle ilişkileri dengeliydi.
Güven verdi. Türkmen politikacılar dahil.
Türkiye ile... Öncelikle İran’la ilişkilerde özenliydi.
***
Barzani’nin ayrılıkçılığını frenledi. Konjonktürel de olsa.
Uyardı: Erbil Bağdat’tan ayrılırsa... Süleymaniye de Erbil’de ayrılır diye.
Malum: Kuzey Irak’taki yapı ikili bir denge üzerine kuruldu.
Barzaniler: Erbil ve Duhok’ta....
Talabaniler: Süleymaniye bölgesinde hakim...
***
Şimdi: Talabani artık yok (3.10.17).
KYB liderliği boşaldı.
Temel soru şu: Kürt bölgesindeki ikili yapı çöker mi?
Tam da referandumun ertesinde.
***
Zaten: KYB, referandum sürecinde yalpaladı.
Talabani ailesi önce İran’a gitti. Tahran’dakileri rahatlattı.
Sonra: Tutum değişti.
Hero Talabani, Barzani ile ortak mitinge katıldı. “Bağımsızlığa evet” diye.
Son birkaç günde: Kosret Resul Kerkük’e geldi. Talabani’nin yardımcısı.
Bağımsızlığa var gücüyle destek verdi.
***
Günün sorusu:
KYB: Referanduma mesafeliyken niçin destekçi oluverdi?
Talabani’nin partisi bölündü mü?
Yoksa ABD tarafından topluca ikna mı edildi?
Bölge notlarıyla devam edeceğim...