Tayyip, bunları ispatladı!

-Türkiye’yi Masonlarla-İsrail’in yönettiği tezinin palavra olduğunu!
-Türkiye’de rejimi koruyan bir derin devletin olmadığını!
-TSK’nın kendini korumaktan aciz olduğunu.
-Algı yönetimi ve inanç argümanı ile siyasette sonuç alındığını!
-TÜSİAD’ın üfürüldüğü gibi bir güç olmadığını!
-Bahçeli’nin yegane davasının MHP’deki genel başkanlık postunu korumak olduğunu!
-Kılıçdaroğlu ile Bahçeli var olursa Tayyip’in 2023’de yine seçileceğini!
Vatan Partisi ile MHP!
-Ermeni soykırım yalanını uluslararası hukuk arenasında yere seren Vatan Partisi...
Ancak, milliyetçilik adına oyları alan, Ermeni Diasporası ile yapılan hukuk savaşına omuz vermeyen MHP!
-PKK/HDP ve ardındaki küresel iradeye karşı göğsünü siper ederek vuruşan Vatan Partisi...
Ancak, milliyetçilik adına oyları alan yine MHP!
-FETÖ’ye karşı büyük bedeller ödeyip tarihe geçecek bir mücadele veren Vatan Partisi kadroları... Ancak, milliyetçilik adına oyları toplayan MHP!
-Türk Ordusunu her koşulda sahiplenen Vatan Partisi... Ancak FETÖ’nün TSK operasyonuna suskun kalarak örtülü destek veren MHP yine oyları alan oldu.
Bunun açıklaması şudur:
Türkiye’de seçimde oy almak için maalesef ne olduğun değil, nasıl bilindiğin geçerli.
Fuat Oktay ve Telekom sorusu!
Fuat Oktay kim?
Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ilan ettiği isim.
Oktay, Necati Doğru’nun yazdığına göre Telekom’un Araplara satılması sonrasında bağımsız hisse temsilcisi olarak yönetim kurulundaydı ki o görev Telekom adına sigorta gibiydi.
Ona rağmen Telekom’da yaşanan facialar ortada.
Lübnanlı Arap, Telekom’u güya satın aldıktan sonra önemli gayrımenkullerini satmakla kalmamış, yeni bir yatırım yapmaksızın 7-8 yıl boyunca yurtdışına 6 milyar dolardan fazla kar transferi yaptı ki satın aldığı rakam bunun altındaydı.
Ondan önemli o Lübnanlı, Türk bankalarından aldığı 5 milyar dolara yakın krediyi geri ödemedi.
Soru şu:
Telekom’da böyle bir tablo oluşurken yönetimde olan Fuat Oktay’ın yeni dönemde Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapılması doğru mudur?
Ekonomik kuşatma mı dediniz?
Genel teamül gibidir:
Uluslararası piyasalar seçim kazanmış iktidarlara kredi verip şans tanırlar.
Ama Türkiye’de son seçim sonrası tam tersi oldu.
Öyle ki 15 günlük devalüasyon yüzde 10’u bulurken, faizler tırmanışını sürdürdü.
Önemli kredi derecelendirme kuruluşu FITCH notumuzu ve görünümümüzü bir kademe daha düşürdü.
İslamcı yandaşlara göre bunun adı üst aklın Tayyip Erdoğan ile Türkiye’yi kuşatmasıymış!
Hayır öyle değil zira o üst aklın iki büyük temsilcisi ABD ile İngiltere, seçime bir ay varken Tayyip’i peşinen şampiyon ilan etmişlerdi.
Dahası ABD, Rıza Sarraf dosyasını ötelemiş ve Münbiç’te Türkiye’ye göstermelik seçim pası atmıştı.
İlaveten borcu yani parayı veren Batı olduğu için onlar, Türkiye batmasın, borçlarını ödesin ve sömürü devam etsin isterler.
Olay şudur:
Uluslararası finans Tayyip Erdoğan’a güvenemiyor zira sürekli farklı şeyler söylüyor.
Ayrıca bütün ekonomiyi damadına teslim etmesine kuşku ile bakıyorlar.