27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

TSK’da deprem

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Turgutreis (F-241) fırkateyninde savaş yerlerini donatmıştık. Nefesler tutulmuştu. Yunan harp gemilerinin Kardak kayalıklarına yaklaşma yollarında deniz kontrolünü ele geçirmiştik. Hedef tahsisleri bile yapılmıştı. Deniz ve Hava Kuvvetleri tam olarak duruma hâkimdi. Eğer çatışma başlasaydı, Yunanistan için hiç de iyi olmayacaktı. Türk emir komuta sistemi saat gibi işliyordu. Yunan ise şaşkın, kararsız ve dağınıktı.
KOMŞU UYANDI, TEDBİR ALDI!
Yunanistan ülkenin kaderini doğrudan etkileyeceğinden bu konuyu tam 6 yıl boyunca her düzeyde tartıştı. Çalışmalar neticesinde önemli dersler çıkarıldı. Hükümet ve Silahlı Kuvvetler, Genelkurmay ve kuvvetler arasındaki koordinasyonun yetersiz olduğu vurgulandı. Yetki ve sorumlulukların çok muğlak olduğu anlaşıldı. Harbe girilirken bile kuvvetlerin bakanlıkta kalmasının mahsurları ortaya çıktı. Kuvvetlerin birbirinden bağımsız hareket etmesinin, kimden emir alacaklarının belli olmamasının muharebe etkinliğini düşürdüğü açıkça beyan edildi. Sonuçta 2002 yılının ocak ayında 2292 sayılı MSB kanunu çıkarıldı. Bu kanunun 11’inci maddesi ile Genelkurmay Başkanı’nın yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlendi.
GENELKURMAY KIRPILDI!
İktidar Yunanistan’ın bu iflas eden sistemine sarıldı. Böylesine hayati bir yapısal değişikliği OHAL kapsamındaki bir Kanun Hükmünde Kararname’nin içine sıkıştırdı. En önemli harp prensibi olan emir komuta birliği ilkesi sulandırıldı. TSK’yı siyasetin içine çekebilecek düzenlemeler yapıldı. Terfi ve atamalar bütünüyle siyasetin denetimine girdi. Cami ve okullar tartışılıyordu şimdi de kışla bu tartışmalara dahil oldu.
Kuvvetlerinden ayrılınca Genelkurmay Başkanlığı’nın içi boşaldı, ağırlığı kalmadı. Muhtemelen MSB’ye bağlanacakve bir dönem kapanacak. Genelkurmay Başkanı’nın görev ve yetkilerini belirleyen kanun kaldırıldı. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkacak! Anayasa’nın 117’nci maddesi halen yürürlüktedir. Buna göre, “Genelkurmay Başkanı Silahlı Kuvvetlerin Komutanı olup savaşta Başkomutanlık görevini Cumhurbaşkanı namına yerine getirir”. Bakalım, bu konuda da adım atılacak mı?
FETÖ GEREKÇESİ İLE TSK’YA HÜCUM!
Devletimizin tarihinden gelen bir geleneği FETÖ darbe girişimini gerekçe göstererek dağıtmak pek de adil değil! Darbeci yapıyı palazlandıran ve cesaretlendirenler bellidir. FETÖ’nün hücrelerine kadar sızdığı diğer devlet kurumlarına dokunulmazken, TSK’nın genetik kodları ile oynamak pek hayra alamet görünmüyor! Amacın üzüm yemek mi bağcı dövmek mi olduğu anlaşılmıyor...
Sağduyu ve temel askeri prensiplerden yoksun bu girişimdeki tek gerçekliğin vehim olduğunu düşünüyorum! Oysaki dünya tarihi “darbe olmasın!” diye kurulan hiçbir orduyu kayıtlarına geçirmemiştir. Dünyadaki her ordu ülkedeki tehdit algılamasına göre tarihi köklerine uygun olarak kurulur. Ezbere dayanan eğitim kurumlarının rahle-i tedrisinden geçenler doğal olarak bütün bunlardan habersizdir!
BATI, TESEV, HDPKK VE FETÖ’NÜN TALEPLERİ
Bu düzenlemeler emperyalist merkezlerin istek ve talepleri ile uyumludur. Meşhur TESEV raporu benzer hususları içeriyordu. Abdullah Gül’ün hazırlattığı ve 2014 yılında kamuoyuna açıklanan, “Savunma Çalışma Grubu” raporunda da benzer düzenlemeler yer aldı. Bu rapora imza koyan Tuğg. Murat Yetgin ve Hv. Plt. Tuğg. Recep Ünal darbe girişimi kapsamında tutuklandı. FETÖ gülü Mümtazer Türköne çok açık sözlüydü: “Bunlar Yeniçeri! Nizam-ı Cedit’e geçilmeli! Genelkurmay’ın kapısına kilit vurulmalı”! Türköne tutuklandı ama hayalleri gerçekleşti. HDPKK eski Eş Başkanı Figen Yeşildağ’a şöyle demişti: “Askeri kurumların sivil siyasete bağlanması en doğru ve olması gereken sistemdir!”
ORDU, SİYASET VE SORUMLULUKLAR
Kılıçdaroğlu da koroya şu şekilde katılmıştı: “Ordunun her aşaması sivil denetime açılmalıdır. Hiç tereddüt yok”! Sonra da zevahiri kurtarmıştı: “Aman, Orduya siyaset bulaştırmayın”! Bu düzenlemelerden sonra Ordu istese de siyasetin dışında kalamazdı!
Unutmayalım, tarihi bağlarından ve geleneklerinden koparılan her kurum kısa süre içinde yozlaşır. Dünü olmayanın bugünü ve geleceği olmaz! Muhtemelen Anayasa’ya göre hiçbir siyasi sorumluluğu olmayan bakana bağlanacak sorumlu ama yetkilerimakaslanmış Genelkurmay Başkanı! Allah devlete, millete zeval vermesin!