29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk Donanması yenilmeden Rum rüyası gerçek olmaz!

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Geçen hafta Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında gerginliğe neden olan, Kıbrıs'ın güneydoğusundaki bölgede doğalgaz arama çalışmaları sürdürmesi planlanan, İtalyan firması ENI'ye ait sondaj gemisi "Saipem 12000" Türk donanmasının baskısıyla bölgeden ayrıldı.

Peki Doğu Akdeniz’de gerginliğe yol açan bu olaylar zinciri nasıl başladı? 2009 yılında Hayfa açıklarında Tamar sahasında 260 Milyar m3, 2010 yılında Leviatham sahasında ise 450 milyar m3, Kıbrıs kıta sahanlığı içerisindeki Afrodit bölgesinde de yaklaşık 200 milyar m3 olduğu söylenen doğal gaz yatakları keşfedildi.

Arka arkaya yapılan keşiflerden sonra bölgeye dünya enerji piyasasının oyuncuları da üşüşmeye başladı. Bunlar ABD’li Noble, Exxon, Fransız Total, İtalyan ENİ, Koreli Kogas ve Rus Novatec gibi ciddi firmalar oldu.

Aşağıdaki haritada da gösterilen İsrail'in Tamar ve Leviathan bölgelerinde keşefedilen gazın çıkarılma işini ABD’li Noble ve İsrail’li Delek ortaklığı üstlendi.

Bu alanlardan bulunan doğalgazın Avrupa pazarına satışı için en uygun yol ise Türkiye üzerinden düşünülmektedir. Uzmanların yaptığı açıklamalarda Leviathan, Heredot ve Nil Deltasında toplam doğalgaz miktarının 13,2 trilyon m3, petrol miktarının ise 3,4 milyar varil civarında olduğu tahmin ediliyor.

Türk Donanması yenilmeden Rum rüyası gerçek olmaz! - Resim : 1

GÜNEY KIBRIS PAYLAŞMAK İSTEMİYOR

Doğu Akdeniz’de böyle kıymetli kaynakların keşfi haliyle ihtilafları da beraberinde getirdi. Bu ihtilafların kimler arasında olduğuna baktığımızda haritada 9 numara ile işaretli blokta İsrail ve Lübnan arasındaki ihtilafı görüyoruz. Bu alanda Lübnan’ın İtalyan ENI, Fransız Total ve Rus Novatek konsorsiyumu ile anlaştığını duyurması İsrail’in tepkisini çekmişti.

Bölgenin en büyük ihtilafı ise Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında çıktı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) başta Mısır olmak üzere diğer ülkelerle Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmaları yaparak Türkiye’nin Akdeniz’deki kıta sahanlığını ihlal etti.

GKRY, Kıbrıs adasında sadece kendisi varmış ve yönetiyormuş gibi davranmaya devam ederek, 2007 yılından itibaren ada etrafında ruhsatlandırma çalışmalarına başladı. Bu doğrultuda ada etrafında 13 blok belirledi ve bunları ihaleye çıkarttı.

Yıllar içinde yapılan ihalelerde Blok 12 Nobel ve Delek grubuna, Blok 2,3,9 ENI ve Kogas’a, Blok 11 Total’e, Blok 6 ENI ve Total’e, Blok 8 Capricorn Oil/Delek Drilling, ENI’ye, Blok 10 ENI/Total, Exxon Mobil/Qatar Petroleum, ve Statoil’e verilmiştir. Blok 1,4,5,7,13 ise kimseye tahsis edilmemiştir.

Türk Donanması yenilmeden Rum rüyası gerçek olmaz! - Resim : 2

TÜRKİYE NE YAPIYOR

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi GKRY’nin belirlediği bloklardan 1,4,5,6,7 Türkiye’nin kıta sahanlığı ile çakışarak sorun doğurmaktadır. Güney Kıbrıs’ın ilan ettiği 1, 2, 3, 8, 9, 12, 13 blokları ise KKTC deniz sınır alanları ile çakışmaktadır.

Türkiye, GKRY’nin tek yanlı bu tutumuna 2011’de KKTC ile Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Antlaşması imzalayarak adanın kuzeyinde TPAO tarafından alınan ruhsatlar ile karşılık vermiş, Piri Reis gemisi 1 numaralı haritadaki G bölgesine kadar giderek araştırma yapmıştır.

GKRY’nin tek taraflı ruhsatlandırmalarından sonra bloklara düzenli olarak yabancı firmalara ait araştırma ve sondaj gemileri gelmiş, bunlara karşı da Türk Deniz Kuvvetleri’nin önleyici faaliyetleri başlamıştır.

Doğalgazda Rusya'ya bağımlılığı azaltmak isteyen Avrupa ülkeleri Türkiye ile ihtilafta GKRY’den yana tavır koydular. Ancak bu bloklardan ve İsrail alanından çıkacak, AB’ye iletilecek doğalgaz için en uygun geçiş koridorunun da Türkiye olduğu, uzmanlar tarafından söyleniyor.

Bir diğer konu da, belirlenen her blokta ekonomik değeri olan doğalgaz ya da petrolün çıkmadığıdır. Örneğin 11 numaralı blokta Total firması Türkiye’nin 7 aylık tüketim miktarına denk gelen, yaklaşık 28 milyar metreküplük bir rezerv buldu. Rum basını bunu büyük bir hayal kırıklığı olarak niteledi.

TÜRK DONANMASI KİLİT ROLDE

Fransız Total ve Amerikan Exxon Mobil, 2018’de Ada çevresinde yeni sondajlar yapacak. Bu durum Türk donanmasının bölgedeki mesaisinin devam edeceğini gösteriyor. Zira Rumların hem Türk kıta sahanlığını delmesi hem de Kuzey Kıbrıslı Türkleri ortaya çıkan kaynaktan mahrum tutmak istemesi kabul edilebilir bir durum değildir. Aşağıdaki tabloda Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülke donanmalarının savaşçı unsurlarının mukayesesini görebilirsiniz.

Türk Donanması yenilmeden Rum rüyası gerçek olmaz! - Resim : 3

Tablonun verdiği mesajlar net. Türkiye Doğu Akdeniz’de ciddi bir donanma gücüne sahip, Türk donanması sadece adet bazında değil, personel ve gemilerin kalitesi açısında da iyi durumda. Dolayısıyla GKRY, Türk devleti ile anlaşma yapmadan ilan ettiği bloklarda planladığı gibi çok kolay bir üretim yapamayacaktır. Zira çıkartılan enerjinin güvenliğinin olmaması, düzenli üretimi engelleyici bir yön taşıyacaktır. GKRY’nin rüyasının gerçek olması için Türk donanmasının Doğu Akdeniz’den çıkmaya zorlanması gereklidir ancak bunu başaracak siyasi irade ve donanma da sahada yoktur.

Avrupalı ya da Amerikalı şirketleri devreye sokarak, bu ülkelerin donanma gücünü arkasına almayı hesaplayan kurnaz GKRY yönetiminin Türk donanmasının kapasitesini yanlış hesapladığı son olaylarda ortaya çıkmıştır. Bütün bu hesaplar içinde belki de en net gerçek, bölgedeki bir çatışmanın kimseye yarar getirmeyeceğidir.