27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiyemizin Devlet Operası gururu

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

5. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, Salı akşamı Attila ile başladı. Verdi'nin şaheseri! Olağanüstü güzellikte bir sanat şöleni yaşadık. Zorlu Center adı verilmiş olan görkemli salondan gururla çıktık. Türkiyemizin Devlet Operası, kamu için bir övünç bir kıvanç kaynağı, bunu duyabilmek çok güzel. Verdi'nin yurtseverlik destanını operamızın ustaları bilinçlerimize, yüreklerimize işlediler.

Vatan her zaman kadındır

Attila olunca Türk seyircisi tarafsız olamıyor elbette. Son sahnede Odabella'nın kılıç darbesiyle Attila yere kapanınca, salon adeta şok yaşadı. Ama o kılıç, vatanseverliğin kılıcıdır.

Odabella, aslında Verdi'dir ve aryalarıyla evrensel vatanseverliği seslendirmektedir. Vatan, her zaman anavatandır, anadır ve kadındır. Verdi'nin vatanı da, bütün insanlığın vatanı gibi kadındır. Verdi, Odabella'nın dilinden "Vatanıma ve bana dokunamazsın" diye yüzyıllara sesleniyor. Aslında eserin bütün ağırlığı, Attila'nın güçlü omuzlarında değil, Odabella'nın teslim alınamayan bilincinde ve yüreğindedir. Ateş kırmızısı giysileri, onun aryalarındaki coşkuyu ve yüreğindeki ateşi yansıtmaktadır.

Verdi'nin ateşli vatanseverliği

Geçen yıl, büyük İtalyan bestecisi Guiseppe Verdi'nin 200. doğum yılıydı. Verdi, 1789 Fransız Devrimi sonrası Avrupasında yaşadı. Aida, Othello, Rigoletto, Il Trovatore (Halk Ozanı), La Traviata, Macbeth, Don Carlos, dünyanın en güzel operaları arasındadır. Hepsi Avrupa'nın devrim çağının izlerini taşır. Özgürlük, aşk, yurttaşlık, yoksulluğun isyanı, onun eserlerinde devrimcidir.

19. yüzyıl, İtalyan vatanseverliğinin yükseliş yılları. İtalya'nın Avusturya İmparatorluğu'na karşı kurtuluş ve milli birlik için mücadele verdiği dönem. Verdi, İtalyan milliyetçiliğinin sesi oldu bütün eserleriyle. Onun marşları, özgürlüğün ve yurtseverliğin marşlarıdır.

Attila operasında da o kararlı, eğilmeyen, gür sesi dinliyoruz. İnsanlığın bilincinde ve güzellik duygularında bütün derin iz bırakan sanatçılar gibi Verdi de, çok kararlı bir ideolojik ve siyasal duruşun sahibi. Hatta 1861 yılında İtalya Parlamentosu'na seçildi. Halkın sanatçısıydı, milletin sanatçısıydı, halkçıydı, "Sıradan bir köylüyüm ve öyle kalacağım" diyordu. Dilindeki yalınlık, coşku ve sıcaklık da oradan geliyor kuşkusuz. Attila operasında da o yalınlığı, haykırışı ve toprak sevgisini buluyoruz. Verdi köylü olmasa, belki toprağı o kadar sevemeyecekti, o kadar içten olmayacaktı. Toprağın dilini böyle seslendiremeyecekti.

Verdi'yi seviyoruz, çünkü ateşliyiz

Biz Türkler, Verdi'nin eserlerini severiz. Ateşli bir halkız. Onun coşkusunu çok derinden duyuyoruz. Onun özgürlük tutkusunu ve vatan sevdasını çok iyi anlıyoruz, biliyoruz. Attila operasını da benliğimizdeki Türkiye aşkını, toprak sevgisini, halkımıza bağlılığı ateşlediği için çok sevdik, coşkuyla ve yürekten duygularla izledik.

Erdem Okulumuz ve Cumhuriyet Hazinemiz

Devlet Tiyatrosu, Operası ve Balesi, biz Ankara'nın aydın ailelerinin çocuklarının Erdem Okuludur. İnsanlığı, özgürlüğü, kardeşliği, emeğin değerini ve yaratıcılığını, vatan ve cumhuriyet sevgisini o okulda benimsedik. Şimdi Odabella da artık gönlümüzdeki kahramanlar arasındadır.

Sanatçılarımızın başarılarıyla gurur duyuyoruz. Feryal Türkoğlu (Odabella), Tuncay Kurtoğlu (Attila), Luciano Ganci (Foresto), Cem Beran Setkaya (Ezio) ve diğer sanatçılarımız uluslararası düzeyde seslerimiz. Koro olağanüstüydü.

Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu, Cumhuriyetimizin hazinesi, bunu Attila'da bir kez daha anladık.

Dokunamazsınız!

Ve buradan dün Ankara'da toplanan Sanatçıların Birlik Kurultayı'nın bildirisini yürekten paylaşıyoruz ve kuruluşu ilan edilen Türkiye Sanatçılar Birliği'ni selamlıyoruz.

Hiçbir güç, Devlet Tiyatromuza, Operamıza, Balemize dokunamaz!

Bizi Ortaçağ Karanlığında boğmak isteyenlere meydan okuyoruz!

Tuncay Kurtoğlu (Attila)

Geleceğimizi, yaratıcılığımızı, güzellik sevdamızı onların ayakları altına sereceğimizi kimse beklemesin!

TÜSAK adını verdikleri karanlık yasayı geçiremeyeceklerdir, iyi bilsinler!

Bugün sanatçılarımızla omuz omuza güzellik mevzilerinde dik durmak, yurttaşlık görevidir.

Geleceğimizi ve güzelliklerimizi, karanlıkçılara teslim etmeyeceğiz!

NOT: Seyircilerden tarihsel olaylara takılanlar oldu. Attila'nın kılıçla değil, zehirlenerek öldürüldüğünü kuşkusuz herkes biliyor. Ama Verdi, onu Odabella'nın kılıcıyla öldürüyor. Orada öldürülen Attila değil aslında.

İkincisi, Wodan, yani bizim meşhur Odin, Hunların tanrısı değildi. Önce Cermenlerin tanrısıydı, sonra bütün Avrupa'nın tanrısı oldu.