27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’yi rehin alanlar?

Sabahattin Önkibar

Sabahattin Önkibar

Eski Yazar

A+ A-

Bugün Türkiye’de fiili olarak üç ayrı devlet var.

Birinci devletin patronu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır ki kimilerine göre onun adı Tayyip devletidir.

Diyeceksiniz ki adam seçimle işbaşında yani meşru!

Öyle olsa bile hukuk ve kural tanımazlığı artık tescillidir.

İşte yaptırdığı Ak Saraya yargının verdiği hüküm ve takındığı tavır ortadadır.

Keza yolsuzluk operasyonu yakınlarını alakadar edince yaptıkları biliniyor.

İlaveten siyasi duruşu, söylemi ve icraatları ile adeta bir rövanşist!

Halkı etnik, mezhep ve inanç ekseninde bir tutamıyor.

Aleni bir ötekileştirmenin şampiyonu!

Aynı şekilde devletin kurucu değerleri ile sorunlu bir görüntü veriyor.

Öyle olunca Erdoğan toplumun bir kesimi tarafından ülkeyi rehin alanlar kategorisinde görülüyor.

Birleştiren değil, ayrıştıran olarak bakılıyor.

Bir diğer tartışılan isim Fethullah Gülen’dir.

Gülen için bizzat ülkenin Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ı tarafından paralel devletin mimarı tanımlamaları yapılıyor.

Devletin içinde devlet olmakla suçlanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gülen’in yargı ve poliste müritlerinin olduğunu söylüyor ki kamuoyundaki algı da o yönde.

Dahası yine bizzat Cumhurbaşkanı onun dış dinamiklerin oyuncağı olduğu söyleminde!

Üçüncü isim ise malum Abdullah Öcalan’dır.

Şaşılacak şey ama bugünün Türkiye yönetiminde en etkili üçüncü isim odur.

Koca ülke onun ardında sürükleniyor ve huzurlu geleceğini adeta ona bağlamış gibi bir iklim ve imaj yaratıldı.

Düşünün Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir kaç gün önce çıkan olayları yatıştırma adına ondan yardım istediğini bizzat Selahattin Demirtaş açıkladı.

Müebbete mahkûm Öcalan, Türkiye’ye istikamet veren bir konuma taşındı ki onun emperyal misyonlu olduğu artık böcekler bile malumu.

Hayır yazdıklarım ironi falan değil mutlak bir hakikattır ve Türkiye bu üç ismin ardında debelenip duruyor.

Tayyip-Fethullah ve Öcalan... Ağla Türkiyem ağla!

YALÇIN KÜÇÜK’E TEŞEKKÜR ANCAK!

Yalçın Küçük, ODA TV’de isim vererek bizden özür dilediğini açıkladı ki bu onun büyüklüğünü gösterir... Kendisine teşekkür ediyor ve konuyu kapatıyorum. Zira benim onun milli çizgisine ve mücadelesine büyük saygım var... İlaveten “Korgeneral aracı” arabaşlığını kullandım diye üzdüğüm Sevgili İsmail Hakkı Pekin paşam ile telefonda konuşup helalleştik... Çok saygı duyduğum Sevgili İSMAL HAKKI PEKİN PAŞAM BENİM İÇİN GERÇEK BİR KAHRAMANDIR ve her zaman öyle kalacaktır. Ara başlıkta kasıt yok, aceleye gelinmiştir...

Bu vesile ile Yalçın Küçük Hocamın bilgilerindeki maddi hataları düzeltmek durumundayım:

1) 1970’lerin başında bendeniz Türkiye Gazetesinin Ankara Temsilcisi değil ortaokul talebesiydim. Türkiye Gazetesi ve TGRT’de tıpkı Mehmet Ali Kışlalı, Ali Baransel, Savaş Ay, Kenan Akın, Ünal Sakman, Ergun Göze ve Ahmek Kabaklı misali profesyonel bir gazeteci olarak görev yaptım. Ve o cemaate karşı olduğum yayınladığım Takkeli Firavunlar kitabımla ispatlıdır.

2) Türkiye Gazetesinin mensup olduğu Işık Cemaatinin şeyhi olan Hüseyin Hilmi Işık’ın Yalçın Küçük’ün yazdığı gibi Prof. Rüçhan Işık diye bir oğlu yoktur... Yalçın Hoca kitaplarını da böyle yazıyor ve yorumlarını böyle yapıyor ise eyvah ki eyvah!

3) Aydınlık Gazetesine beni davet eden isim ise Sayın Ferit İlsever’dir.

4) Yalçın Küçük’ün Ulusal Kanal Genel Yayın Müdürü Sayın Yener Güneş’i genç diye aşağılayıp yalancılıkla itham etmesi kendini temize çıkarmak istemesinin sonucudur ve Hoca’ya hiç yakışmamıştır. Sayın Yener Güneş ve diğer yöneticilerimiz başarıları ile Ulusal Kanal ile Aydınlık’ın bayrağını bu zor şartlara rağmen zirveye dikmişlerdir.

TUNCAY ÖZKAN’A NOT: Benim Tuncay ile zerre şahsi mes’elem yok ama bana direkt-dolaylı sataşırsa anında cevap veririm ki son yazım bu ruh hali ile yazılmıştır. Dahası, yazdıklarımın hepsi doğrudur... Tuncay Özkan, bütün iddialarıma susarken, “Kanaltürk’ü PKK parası ile kurdu” dememe, “mahkemeye vereceğim” diye cevap vermesi yazdıklarımın altında ezildiğinin göstergesidir... Bu arada söz konusu o bilgi Tuncay’ın iddianamesinde var olduğunu bana söyleyen isim ise avukat CEYHAN MUMCU’dur... Tuncay, mahkemede benimle değil Uğur Mumcu’nun ve hepimizin ağabeyi olan Ceyhan Mumcu ile hesaplaşacaksın.

İKİNCİ NOT: Twitter ve Facebook’ta yokum. Birileri benim adıma mesajlar atıyor...