Ülkücüler nereye?

Türkiye “ABD-İsrail Koridoru”nu kesmeye çalışırken birdenbire sahneye “Ülkücüler”(!) çıktı. “Çin’in Uygurların oruç tutmasını engellediği” yalanı üzerinden harekete geçti. Türkiye’nin her yerinde protesto eylemleri düzenledi.
İlk bakışta klasik bir “Ülkücü” tavrı olarak değerlendirilebilir. Ama bu kez farklı. Birbiri ile ilgisi yokmuş gibi görünse de “ABD-İsrail Koridoru” ile bağlantılı. “Koridor engellenmesin” diye Türkiye çok yönlü sorunlarla boğuşturulmak isteniyor.

SORUN TÜRKLERSE!..
Sorun Türklerse bir dakika duralım!
Kerkük’te Türkmenler zor durumda. Bir kısmı Bağdat’a göçtü. Telafar Türkmenleri yerlerinden, yurtlarından oldu. Önemli bir kısmı şu anda Necef’te yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Musul’da yaşayanlar da ölüm kalım savaşı veriyor.
Suriye’de de durum aynı. Türkmenler sıkıntıda. ABD savaş uçakları Türkmen köylerini bombalayarak göçe zorluyor. “ABD-İsrail Koridoru” Türkmenlerden temizleniyor.

NİYE MEYDANLARA ÇIKMADILAR
Manzara bu. Aydınlık yaşananları 16 Mart tarihinde manşetine taşıdı. Daha sonra bu bilgiler devletin çeşitli kademelerince de doğrulandı. 
Peki “Ülkücüler” ne yaptı? Sustu! Meydanlara çıkmak akıllarına gelmedi. Bugün bir yalana kanarak Çin büyükelçiliği önüne koşanlar Iraklı, Suriyeli Türkmenler için ABD Büyükelçiliğinin önüne gitmediler. Akıllarına Obama’yı asmak gelmedi?

BAHÇELİ’NİN TAVRI
“Ülkücüler” geçmişte Ergenekon tertibini protesto etmek istedi. Bahçeli durdurdu. Türkiye’ye sahip çıkan eylemlere destek vermek istediler. Bahçeli engelledi. “Sokağa çıkmayın, çıkanı atarım” diye tehdit etti. “Vatan için Ülkücü-Devrimci işbirliği” gündeme geldi, “olmaz” dedi.
Peki şimdi ne oldu? Bilgilerin doğruluğu bile araştırılmadan niye alelacele sokağa çıkıldı. “ABD-İsrail Koridoru” engellenmeye çalışılırken yalan bilgilerle harekete geçilmesi tuhaf değil mi? Sokak konusunda çok hassas olan Bahçeli’nin hassasiyeti neden kayboldu?
Bu işte bir gariplik yok mu?

AKLISELİMLER
Gelişmeleri yakından takip eden ülkücü ve MHP’li tanıdıklarımla konuştum. “Ülkücülerin” tavrını sordum. Tedirginler. Ülkücülerin oyuna getirildiğini düşünüyorlar. “Bu iş nasıl büyüdü anlayamadık. Sanki biri düğmeye bastı. Bizler eski kuşaktanız. 12 Eylül öncesini biliriz. Nasıl bir tuzağa düştüğümüzü 12 Eylül sonrası anladık. Umarız arkadaşlar çabuk uyanır” dediler.
Özellikle de olayların Suriye sınırındaki “koridoru engelleme” girişimiyle eş zamanda gündeme gelmesine dikkat çektiler.

SİNCAN-UYGUR BÖLGESİ
Kamuda görev yaptığım dönemde, Türkiye-Çin Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantılarının çoğuna katıldım. Ticari ilişkilerin seyrini birebir izleme olanağım oldu. Sincan-Uygur bölgesini de gördüm. 
Çinliler, Çin’de yatırım yapmak isteyen Türk işadamlarına hep Sincan-Uygur bölgesini önerdiler. Bu bölgede küçük sermaye ile iş yapılabileceğini, Türklerin Uygur Türkleri ile de daha rahat anlaşabileceklerini belirttiler.
O günlerde çok şaşırmıştım. Çin’in Türk işadamlarını tartışılan bölgeye göndermesi pek akıllıca değildi. İşadamı kılığında ajanlar da gidebilirdi. Ama onların hiç korkusu yoktu.

BİZİ KANDIRMIŞLAR!
İşadamları ile Urumçi’ye gidince Çinlilerin niye rahat olduklarını anladım. Yapılan psikolojik savaş herkes gibi beni de etkilemişti. Hakkari gibi bir yer bulacağımı düşünürken yanıldım. Çok gelişmiş bir yer buldum. 
İşadamlarıyla birlikte şehri gezdik. Uygurların mahallelerine gittik. Türk işadamlarının fabrika kurduğu köyleri dolaştık. 
Yemeklerimizi Uygur lokantalarında yedik. Akşam onlarla eğlendik. Kaşkar’a, Kaşkarlı Mahmut’un mezarına kadar gittik.
Yazılanların, anlatılanların yalan olduğunu gördük. Hatta aramızda MHP’li işadamları da vardı. Hepsiyle hala görüşüyorum. İzin almadığım için isimlerini veremiyorum. “Ata yurdumuzu görmeden ölmeyelim” diye gelmişlerdi. Dönüşte aralarında konuşurken, “Bunca yıl bizi kandırmışlar” dediklerini kulaklarımla duydum.
Şu aralar Türkiye ajan kaynıyor. Özellikle de CIA, MOSSAD ve İngiliz MI6 devrede. Umarım, “Ülkücüler” tuzağı görür, bir an önce yanlıştan döner. 
Türkiye için çok önemli!