05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

21. Piyano Konçertosu

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-

Şimdi bir taraftan https://www.youtube.com/watch?v=CVKpvD3X6EM açıp bu muhteşem konçertoyu dinlerken, bir taraftan da aşağıdaki öyküsünü okuyunuz...

Wolfgang Amadeus Mozart’ın 21. Piyano Konçertosu “Elvira Madigan” olarak anılır. Çoğumuz Elvira’nın Mozart’ın hayatında iz bırakan bir kadın olduğunu, konçertonun bu gizemli kadına atfedilerek yazıldığını düşünmüşüzdür. Oysa Mozart Elvira’yı hiç tanımamıştır bile. Üstelik 1785 yılında bestelediği konçertosunu ‘yirmi birinci’ olarak adlandırmıştır. Peki, bu muhteşem eser neden ‘Elvira Madigan’ olarak anılır olmuştur acaba?

Her şey, İsveçli yönetmen Bo Widerberg’ın, ‘Elvira Madigan’ filminin müziği olarak konçertonun ikinci bölümünü seçmesiyle başlar. Film 19. yy’da İskandinavya’da yaşanmış bir aşk hikâyesini anlatmaktadır. Gösterime girdiği 1967 yılında pek çok ödüle aday gösterilir. Filmin başrol oyuncusu Danimarkalı Pia Degermark, Cannes Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu olarak ödüllendirilir. Film trajik finaliyle seyirciyi alt üst eder ve seyredenler Mozart’ın eşsiz müziğinden etkilenerek, konçertoyu ‘Elvira Madigan’ ismiyle özdeşleştirirler. Gelelim bu filmin hikâyesine...

HÜZÜNLÜ BİR AŞK

İsveç’te küçük bir kasaba olan Kristianstad’ın sakinlerini, tatlı bir heyecan sarmıştır 1888 yılı yazında. “Madigan Sirki,” bir süreliğine de olsa kasabadadır, halkın sıradan yaşantısını renklendirmiştir. Sirk artistleri arasında, kardeşiyle birlikte ip cambazlığı yapan, sirk sahibinin üvey kızı güzeller güzeli Elvira da vardır. Bir gün Elvira, aristokratik bir aileden gelen ve İsveç ordusunda görev yapan teğmen Sixten Sparre ile tanışır. Çok geçmeden, Elvira ve Sparre birbirlerine tutkuyla bağlanırlar. Ancak Elvira’dan 13 yaş büyük olan Sparre, evli ve iki çocuk babasıdır. Hal böyle olunca, Elvira’nın ailesi, kızlarını bu ilişkiden vazgeçirmeye çalışırlar. Ama ne mümkün çabaları boşunadır, karar verirler, kaçacaklardır! Nitekim 1889 yılında her şeyi geride bırakıp, Elvira’nın doğduğu ülkenin, Danimarka’nın yolunu tutarlar el ele.

Tahmin edebileceğiniz üzere, başlarda çok mutludurlar. Ta ki, paraları tükenip gerçekle yüzleşmek zorunda kalıncaya kadar. Birliğinden kaçtığı için aranmakta olan Sparre, çareyi sık sık yer değiştirmekte bulmakta ve bu yüzden geçimlerini sağlayamamaktadır. Ne ailesi, ne de arkadaşlarından da yardım gelmemektedir. Parasal sıkıntıları, gözden düşmüş olmaları ve yalnızlıkları, geleceğe dair tüm ümitlerini yerle bir etmiştir... Ve birlikte intihar etmeye karar verirler!

Bir Temmuz günü, ufak bir piknik çantası hazırlayarak, Norreskov’a gitmek üzere yola çıkarlar. Önce ormanda mütevazı yemeklerini yerler. Sonra Sparre tabancasını çıkarır, ama ateşleyemez. Elvira yapması için yalvarmaktadır. Sonunda Sparre iki kez ateş eder. Kurşunlardan ilki Elvira’ya, ikincisi de Sparrenin şakağına yönelmiştir...

Birkaç gün sonra cansız bedenleri bulunur. Ve daha hayatının baharında yirmi iki yaşındaki Elvira, Sparre’sıyla yan yana defnedilir...

Haydi, rastgele tüm âşıklara!