27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ahmet Hakan'dan CIA misyonu

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

A+ A-

20Ocak akşamı bütün malum televizyon kanalları ortak bir yayın başlattılar. Esat rejiminin "savaş ve işkence suçu"nun belgelendiğini iddia ediyorlardı. "Savaş suçu" ve "insanlığa karşı suçlar" konusunda "dünyaca ünlü" olduğunu iddia ettikleri bir grup, ismini açıklamadıkları bir polis görevlisi tarafından üç yıl boyunca çekilmiş 55 bin fotoğrafı kendilerine ulaştırmıştı!

Onlar da "insanlığa hizmet" adına bu fotoğrafları dünyaya açıklıyorlardı! Malum düğmeye basıldı. Dünyanın dört bir tarafında binlerce TV kanalı, gazete, radyo vb. harekete geçti.

Esad'ın insanlığa karşı işlediği bu suçu "flaş haber", "son haber" olarak dünyaya duyurdular. "Özel görevli gazeteciler" köşelerini, TV programlarını bu önemli konuya ayırdılar.

CNN Türk'te Ahmet Hakan da harekete geçenler arasındaydı. Kendi programının sonunu, CNN'den Christian Amanpour'un konuyla ilgili olarak yapmış olduğu yayını olduğu gibi aktarmaya tahsis etti.

'Zamanlama manidar!'

Tam da Cenevre görüşmeleri öncesinde yapılan bu yayının amacı açıktır. Savaş meydanında Suriye karşısında kaybetmiş olan emperyalist alçak takımı, masaya oturmadan önce yeni bir yalanı yaymaktan medet umuyor.

Davutoğlu ve Erdoğan da hemen yaptıkları açıklamalarla bu yeni yalana dört elle sarıldılar.

Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Suriye'ye askeri müdahalenin konuşulduğu günlerde "Esat rejimi kimyasal silah kullandı" yalanına nasıl sarıldıkları hatırlardadır. Oysa Birleşmiş Milletler denetçileri araştırdılar. Kimyasal silahları Esat güçleri değil, çeteler kullanmıştı. Ve kullanılan kimyasal silahların Türkiye'den çetelere gittiğine ilişkin kimi kanıtlar da ortaya çıkmıştı.

Davutoğlu ve Erdoğan deyim yerindeyse suçüstü yakalandılar. Ama onlar siyasal geleceklerini Esat yönetiminin yıkılmasına bağlamışlardır.

Onun için döne döne yeni yalanlara sarılmaktan başka çıkış yolu görmüyorlar.

'Psikolojik savaş'ta yalanlar

ABD'nin mazlumlar dünyasına karşı yürüttüğü savaşın tarihi, aynı zamanda psikolojik savaş yalanlarının tarihidir.

Son yirmi yılda bölge ülkelerine yönelik saldırıda başvurulan başlıca yalanlar hatırlanacaktır:

-Denize yayılmış, petrole bulanmış martı görüntüsü. Emperyalist propaganda mekanizması, Saddam'ın Kuveyt'e yönelik saldırısında tahrip olan tesislerden denize yayılan petrolün bütün canlıları öldürmekte olduğunun kanıtı olarak bu görüntüyü kullandı. Daha sonra bu görüntünün yıllar önce İspanya açıklarında kazaya uğrayan bir petrol tankerinden sızan petrol sonucu olduğu ortaya çıktı.

-Saddam yönetiminin İstanbul'u da vuracak bir "Cehennem Topu" imal ettiği, günlerce İstanbul gazetelerinin birinci sayfasını işgal etti. Amaç Türkiye'nin, ABD'nin yanı sıra Irak'a karşı savaşa girmesini sağlamaktı. "Cehennem Topu"nun koca bir yalan olduğu ortaya çıktı.

-"Saddam'ın elinde kimyasal ve biyolojik silahlar var!" ABD'nin 2003 yılı öncesinde Irak'ı işgal etmek için kullandığı en büyük yalan bu oldu. Dönemin Dışişleri Bakanı Colin Powell, yıllar sonra CIA'nın kendilerini yanılttığını, Saddam'ın elinde bu tür silahlar olmadığını kabul etti.

ABD bu yalana dayanarak Irak'ı işgal etti ve bir buçuk milyon Iraklıyı öldürdü.

-"Esat güçleri kimyasal silah kullandı" yalanının esas sahipleri de Erdoğan ve Davutoğlu değil, emperyalistlerin bizzat kendileridir.

'İnsanlık suçunu' kim işliyor?

Üç yıldır Batılı emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından silahlandırılıp Suriye'ye saldırtılan çetelerin işledikleri "insanlık suçları" bizzat kendi çektikleri görüntülerle dünyaya sunuldu.

Çünkü onlar, yaptıklarının "insanlık suçu" değil, "Allah yolunda cihat" olduğuna inanıyorlar.

Kameralar önünde;

Öldürdükleri askerin kalbini çıkararak yediler.

10 yaşındaki çocuklara sokak ortasında kafa kestirdiler.

Posta binasında çalışan sıradan memurları canlı olarak binanın 6. katından aşağı attılar.

Canlı ele geçirdikleri askerleri farklı yönlere hareket eden araçlara bağlayarak parçalattılar.

Ele geçirdikleri ve Esat yanlısı olduğunu düşündükleri insanları sokak ortasında kafalarına kurşun sıkarak infaz ettiler.

Düşen helikopterin yaralı pilotunun kafasını kestiler vb. vb.

Yalancılar kaybedecektir

Esat yönetimi altında Suriye halkı üç yıldır, emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından beslenen ve silahlandırılan çetelerin saldırısına karşı vatanını savunuyor.

Kutsal vatan savunmasında Suriye halkı yüz binin üzerinde evladını şehit verdi. Yalan mekanizması, çetelerin katlettiği bu insanları da sanki Esat yönetimi öldürmüş gibi propaganda ediyor. Suriye ordusu elbette ki vatanına kasteden çeteleri ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa onu yapacaktır. Ama Suriye'de bugüne kadar hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun, çetelerin hedefi olan sivil halk olduğu bilinmektedir.

Hiçbir yalan bağımsızlığı ve özgürlüğü için ayağa kalkmış bir milletin mücadelesini engelleyemez. Beşar Esad'ın önderliğindeki Suriye, savaş meydanında kazandığı zaferi barış masasında da emperyalistlere ve işbirlikçilerine kabul ettirecektir.