1 Mayıs: Polislerin de saygı duruşuna geçtiği an

İstanbul dün AKP normallerindeydi. 

Daha baştan ilan edilmişti. 

Çıkmamış olayların sıkıyönetimi. 

Sanki büyümesini istercesine. 

*** 

Taksim: Haram bölgenin merkezi. 

Bağlantılı bütün yollar tertibatlı. 

Barikatların içine giremedim. 

Önlerini dolaştım. 

*** 

Mecidiyeköy: Tutulmuş. 

Meydanda sayım günleri tenhalığında. 

Köşebaşlarında "Toma"lar nöbette. Henüz suları sıkılmamış. 

Bazılarının Güneydoğu'dan getirildiğini biliyoruz. 

"AKP devleti"nin tehdit algısı değişti. 

Anlaşılan o ki: Güneydoğudan değil Batıdan korkuyor. 

Yeni değil: Gezi'den beri böyle. 

*** 

Beşiktaş/Barbaros Bulvarı girişi: Tutulmuş. 

Bir turist grubu: Ellerinde çekçekli valizler. 

Günün mana ve ehemmiyetine uygun. 

Otellerine yürüyerek gidiyorlar. 

Hatıraları olsun. 

*** 

Arabayla geri dönüyorum. 

Yasakların yan ürünü: Yollar açık. 

Hedefim: Çevre yolundan Aksaray. 

Saraçhane üzerinden Eminönü'ne geçiyorum. 

Mısır Çarşısı ve Yeni Cami'nin önü: Biraz kalabalıkça. 

Fakat: 1 Mayıs'la ilgili değiller. 

*** 

Sahil yolundan Bakırköy. 

Özgürlük Meydanı'ndaki 1 Mayıs'ı görmeliyim. 

Düzenleyenler: Türk-İş, Vatan Partisi ve gençlik örgütü TGB. 

Polis burada da meydanı çevrelemiş. 

*** 

Tam meydana gireceğim. 

Önce saygı duruşu. Ardından İstiklal Marşı. 

Meydanın içini değil dışını gözlüyorum. 

Sağda bir aile: Büyükanne, anne ve iki de küçük. 

Dolmuş beklemedeler. 

İstiklal Marşı, onları meydanla birleştiriyor. 

Esas duruşa geçiyorlar. 

En küçükleri bir kız çoçuğu. Belki ilkokul birde. 

Yüksek sesle o da katılıyor. 

Marş bitiyor: Yaptığı işten mutlu. Minicik elleriyle alkışlıyor. 

*** 

Görevli polislere bakıyorum. 

Marş başlayınca kısa bir tereddüt. 

Sonra sigaralar söndürülüyor. 

Saygı vaziyeti: Duruşlar dik, eller yanda. 

Marş bitince yanlarına yaklaşıp soruyorum. 

"Hayrola çocuklar, esas duruşa geçtiniz?" 

Gözlerinde soru işareti: Övüyor muyum, yeriyor muyum? 

Biri durumun adını koyuyor: "İstiklal Marşı hepimizin." 

Özet: "Vatan" birleştiriyor. 

Sadece aynıları değil, gayri sanılanları da. 

*** 

"Vatan" ve "emek": Meydandaki pankart ve dövizlerin temel konusu. 

Genel Başkan Doğu Perinçek de vurguladı: "Vatansız emek olmaz." 

Vurgu, program değerinde. 

Görülüyor: Soldaki saflaşma "vatan" üzerinden olacak. 

Çünkü: "Sol"un bir kesimi savruldu. 

Vatansızlığı seçti, gönüllü olarak. 

*** 

Meydanın içi. İlk gözlem: Vatan Partisi ve TGB alandalar. 

Düzenleyicilerden Türk-İş'i göremedim. "Taban" yoktu. 

Bu, Türk-İş'te temel bir sorun. 

Konuşuyorlar. Ses de yok, görüntü de. 

Adeta karşılıksız çek kesiyorlar. 

*** 

Dün aynı durum Beşiktaş'ta yaşandı. 

CHP, HDP, DİSK ve KESK'in toplanma yeriydi. 

Daha birçoğunun da. 

Katılım: "Anne şefkati"yle yaklaşan TV'lerin rakamı 1500. 

Sonuç: Hazin bile değil. 

*** 

Siyasi mücadelede kuraldır: Kaybedilecek iddiaya girilmez. 

İki yıldır kaybetmeye oynuyorlar. 

Hem de taammüden.