2020 yılı Ocak ayı nasıl hatırlanacak?

2020 yılı Ocak ayı genelinde ve küresel ölçekte yaşananlar, gerçekçi olmaya çalışanlar açısından çok şeyler söylüyor! Küresel kırılganlığın istikrarsız bir şekilde rekor tazelediği, böyle olmayacağı varsayımına göre yapılan hesapların tutmaması olasılığının çok arttığı gözleniyor. Fiyatlanamayan olumsuzlukların gündeme ipotek koyması ve buna bağlı olarak günü kurtarmak adına yapılanların yetersiz kalması sonuç üzerinde belirleyici oluyor. Ocak ayı içindeki sürpriz gelişmeler, yılın geri kalanına ilişkin yönlendirme amaçlı tüm iyimser tahminleri güvenilmez hale getiriyor.

***

Jeopolitik gerilim alanlarının daha fazla zorlanması, artık geri tepiyor! Hamle avantajı, sonuç almaya çalışan güçlülerden üzerindeki baskıları azaltmaya çalışan yerel unsurlara geçmiş gibi görünüyor. Sistemik kırılganlık sıkıntısı, bu değişimin belirleyici unsuru olabilir. Sistemik çöküş sırasında ve sonrasında yaşanacaklara ilişkin endişeler ise güçleniyor ve göç yollarının yeniden ısınması olasılığı ön plana çıkıyor. ABD-İran arasındaki gelişmeler bu açıdan yakından izlenmesi gereken bir durum olarak dikkat çekiyor. Jeopolitik beklentiler, ekonomik durgunlaşma ve siyasi istikrarsızlık olasılıklarını tehlikeli seviyelere sıçratıyor!

***

Çin’in bir eyaletinde başlayarak yayılan ve henüz aşısı bulunamayan virüs salgını ise, tüm kesimleri önceliklerini değiştirmeye zorladı. Son bir hafta içindeki tehlikeli tırmanış, Dünya Sağlık Örgütü’ne acil durum ilan etmek dışında seçenek bırakmadı. Alınan önlemler, ekonomik durgunlaşmayı hızlandıracak ve küresel kırılganlıkları tahammül edilemez seviyelere çıkarabilecek türdendi! Ocak ayı ortasında ABD ile Çin arasında imzalanan ve ticaret savaşını rafa kaldıran anlaşma veya para otoritelerinin güvercin tavırları görece önemsiz kaldı!

***

Piyasalardaki göreceli sakinliğe aldanmayın! Beklentiler, aksi yöndeki tüm çabalara rağmen olumsuzlaşıyor; panik eğilimlerin ortaya çıkmasını engellemek adına, sistemi oluşturan kurumsal yapı durumun hızla düzelmesi umuduyla herkesin kaçtığı riskleri yüksek fiyatlardan almak zorunda kalıyor! Acil durum ilanı, bu şekilde devam edilemeyeceği endişesini yayarak endişelere tavan yaptırdı; durumun bu hale gelmesinden kaçınmak mümkün olamadı!

Ocak ayı içinde yaşanan ve öngörülemeyen gelişmeler öyle bir açmaz yarattı ki, işin içinden çıkılamıyor! Virüs salgını, yaşam biçimlerindeki ani farklılaşmanın genele yayılması riskini artırdı. Taşımacılıktan başlayarak tüm işkollarına ve makro görünüme ilişkin olumsuzlukları eşanlı olarak devreye soktu. Sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılması yaklaşımının tekerine çomak sokulmuş gibi ani duruş riskini ortaya çıkardı ve beklentileri bozdu! Sistemik çöküş olasılığı artarken jeopolitik gerginliklere ilişkin belirsizlikler artışı sıkıntı yarattı. Tam bu sırada açıklanan, ABD-İsrail patentli Filistin hesapları ne oluyoruz ve nereye koşuyoruz dedirtti!

***

Küresel ölçekte önemli sürpriz gelişmeler yaşanırken, bizi yönlendirdiğini düşünen etkili ve yetkili kesimler neler yaptı? Tehlikeyi kavrayıp içeride dayanışmayı güçlendirmeye ve zor koşullara karşı direncimizi artırmaya mı çalıştı? İç siyaset cephesindeki kutuplaşma, tüm konular üzerinde belirleyici oldu ve siyaset esnafı vatandaşın gözünde itibarsızlaştı ve güven bunalımı derinleşti! Önemli konular ve dikkate alınması gereken olumsuzluklar söz konusu olduğunda, üç maymunu oynama alışkanlığından vazgeçemeyenler de hatırı sayılır oranda yıprandı!

***

Acil ihtiyaçların ancak beklentilerin düzelmesi sayesinde karşılanabileceği ve bu sayede yaşamakta olduğumuz krizin daha yıkıcı olmasının engellenebileceği düşüncesinden hareket edenler, ne olup bittiğini anlamak istemedi ve bozuk plak gibi eski söylem ve eylemlerini tekrarlamak dışında pek bir şey yapamadı!

***

Ocak ayı genelinde gerek küresel ölçekte yaşananlar ve gerek ise Elazığ depremi gibi afetler nedeniyle farklılaşan gündemimiz, güven bunalımını derinleştirdi! Etkili ve yetkili kesimler ise görünümü farklılaştırmak istedikçe inandırıcı olamadı ve yıpranma sürecinden payını aldı!

Enflasyon ve faizlerin düşmesi, içinde bulunduğumuz koşullar açısından yeterli olmasa da gerekliydi! Fakat enflasyon ve faizleri nasıl düşürdüğümüz, mevcut küresel ve jeopolitik denklemlerde çok daha önemli hale gelmiş bir konudur! Devamı gelemeyecek türden ise, istikrarsızlık tehlikesi çok büyük demektir!