ABD’nin Türkiye planı: Ekonomi ile terbiye

ABD’nin Türkiye’ye tehditleri tutmadı. 15 Temmuz darbe girişimi, Suriye ve Irak’tan PKK hamleleri boşa çıktı. Bölgeye yığdığı binlerce TIR silahla da sonuç alamadı.
Kaba şantajları da etkili olmadı.
Şimdi yönünü ekonomiye çevirmiş durumda. "Türkiye’yi ekonomik krizle terbiye etme"yi savunanlar devrede.
TÜRKİYE’NİN SIKIŞMIŞLIĞI
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz, ABD’nin çıkarları için kullanılmaya çalışılıyor. "Havuç", "sopa" taktiği ekonomide de devrede.
Türkiye’nin dövize ihtiyacı var. Fon akışının sağlanması gerekiyor. İşte bütün hesaplar bunun üzerine yapılıyor.
TEHDİT
ABD ipin ucunu sıkı tutuyor. Kontrolündeki değerlendirme şirketleri "not" silahını sürekli kullanıyor. Mafyalaşmış finans kuruluşları da tehditlerini peş peşe sıralıyor:
- Türkiye’nin fazla bir seçeneği yok.
- Sıfır hata ile hareket etmeli.
- ABD’yi kızdıracak hamleler yapmamalı.
- İran’a yönelik yaptırımlara uymalı.
...
FON AKIŞI OLABİLİR
Arkasından da ümit vadeden(!) açıklamalar:
- Türkiye ile ABD’nin çıkarları ortak.
- Türkiye’nin batması işimize gelmez.
- Türkiye faizleri arttırırsa fon akışı yeniden başlar
- Sorun yaşasak da ilişkilerimiz hızla düzelebilir.
...
TÜRKİYE’NİN OLANAKLARI
Ekonomimiz kötü. Yabancıların bir yıl vadeli dolar-TL takas faizi yüzde 21’leri gördü. Bankaların kredi faizleriyle yatırım ve üretim yapmak giderek zorlaşıyor.
Dışarıdan para gelme yerine, dışarıya para çıkışı var.
Peki çözüm yok mu? Var!
- ABD’nin Avrupa ile ilişkileri giderek geriliyor. Trump Avrupa için "düşman" ifadesini kullanmaya başladı. Avrupa ile ilişkiler hızla normalleşebilir.
- Asya üretimin merkezi. Finansman da artık batıdan çok, doğuda. Türkiye Asya’yı keşfederse üretim için gerekli sermayeyi bulabilir.
- Komşu ve çevre ülkeler. Şu anda işler bozuk. Ama Esad yönetimi ile diyalog bölgeye yönelik ihracatın manivelası.
...
Bunlar ilk akla gelenler. Ama bütün bunlar için siyasi irade gerekli. Londra’da, Washington’da çıkış aramaya devam edilirse sonuç belli...
TANSU ÇİLLER
Eski Başbakan Tansu Çiller Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi’ye açıklama yapmış. Geçmişte PTT’nin T’sini satmak için nasıl çırpındığını anlatmış. Bu satış onun hayal projesiymiş, falan filan...
Bazı rakamlar vermiş. 40 milyar dolardan söz etmiş. O günleri bilmesek inanacağız. İnsan, "Türkiye kimlerin elinde kalmış" demekten kendini alamıyor. Sonra da özelleştirme sevdasının nasıl engellendiğini aktarmış.
Çiller, ABD Adana Konsolosu Elizabeth Shelton’un kankası. Yemin ederken bile elini Amerikalılar gibi kaldırmasıyla tanınır.
SATICI
Açıklamalarını okuyunca geçmişe daldım. Başbakanlıkta ve konutta neler yaşandığı gözümün önünden bir şerit gibi geçti. Keşke duvarların dili olsa da konuşsa.
Ekonomi bürokrasisine atanacak isimlerin konutun üst katında eşi Özer Uçuran Çiller tarafından nasıl mülakata tabi tutulduğunu(!) anımsadım.
İSKİ operasyonu ile SHP’nin direnci kırılınca Meclis’te "Özelleştirme Yasası" kabul edilmişti. Kürsüye çıkmış ve "Son sosyalist devleti yıktık" demişti.
Tek övündüğü satmaktı. Cumhuriyet kurdu, Özal, Çiller, AKP, ... sattı.
DEMİREL VE ÇİLLER
Demirel’le Bursa’da bir açılışa gitmiştim. Çelik Palas’ta Bursa’nın DYP yöneticileri Çiller ve diğer bazı bakanlardan şikayet ediyorlardı. Demirel dinledi, dinledi sonra patladı. "Vitrin vitrin diye tutturdunuz. S.çtığınızı temizleyin" deyiverdi.
Demirel Cumhurbaşkanı iken bir sohbetimizde "Tansu Çiller’i nasıl bulduğunu" sormuştuk. Öyle bir "Ahh" çekmişti ki dün gibi hatırlıyorum...
Neyse; Çiller aynı Çiller. Pek değişmemiş. Özlemi de aynı. Demokrasi dışı yetkilerle satmaya devam etmek. O nedenle yeni sistemi savunuyor. "Ah bu yetkiler bende olacaktı ki!" havasında...