Ağbiniz Ümit Özdağ

Sayın Nihat Genç,

Bu konuyu Allah’a ve zamana havale etmiştim. Zira gerçeklerin bir gün mutlaka açığa çıkma gibi bir huyu vardı. Propagandasını yaptınız, kongresine katılacağınızı söylediniz. Sadece bir medya mensubu, yazar ve gözlemci olarak değil; Ümit Özdağ ve partisinin bir savunucu ve propagandacısı olarak kongrede yer aldınız. En son yazınızla Ümit Özdağ ve partisinin sözcüsü ve yoldaşı olduğunuzu ilan ettiniz. “Zafer Partisi Kongresinden Notlar” yazınızda Ümit Özdağ’ı anti-kapitalist ve anti-göçmen mücadelenin adresi olarak gösterdiniz. İktidar ve muhalefet medyasında haberi yapılmadığını iddia ettiniz. Bunun sebebini de iktidar ve muhalefetin, sahnede yıldız gibi parlayan, milletin umudu haline gelen Ümit Özdağ karşısında korkmasına, büyük bir paniğe kapılmış olmasına bağladınız. Yazınızda Ümit Özdağ’ı İttihatçılara, Ziya Gökalplere benzettiniz. Parası olmadığı için ancak kongrenin yapıldığı dört bin kişilik bu salonu tutabilen bir fukara partisi olarak pazarladınız.

MELEKLER BULUŞMASI BİR KONGRE

Ümit Özdağ ve Partisini çağımızın Müdafaa-i Hukuk ve milli hâkimiyetin yepyeni bir adresi olarak sundunuz. Ümit Özdağ’ı “bana Ümit Hoca veya Ümit başkan olarak değil Ümit Ağbi olarak hitap etmelerini istiyorum.” dediğini yazarak makam sevdalısı olmadığını, mütevazı olduğunu anlatmaya çalıştınız.  Onlarca yıldır arayıp bulamadığınız bu kararlı vatansever insan seli sizi titretmiş, gevşetmiş ve kendinize getirmiş. “Bir daha yine en çaresiz çıkışsız büyük yenilgiler ve yolsuzluklar ve felaketler yaşadığımız bir anda Türk Milleti’nin vatansever çocukları bir kez daha toprağı yarıp yerden çıktılar bulutları delip gökten indiler! Milletinin ve kendilerinin yok edilmesine asla sessiz kalmayacak çok büyük bir ideal gördüm!” demişsiniz. Muhalefete ve iktidara küfür, hınç ve öfkenin olmadığı, akıllı, bilinçli, sabırlı, çok kontrollü ve nereye aktığını gayet iyi bilen, ödünsüz milli iradeyi savunan ve vatanperver duyguları berrak melekler buluşması misali bir kongre arz ettiniz.

BÜYÜK FİTNECİ KÜÇÜK MUHBİR

Sayın Nihat Genç,

Sizinle Şam’da Filistin halkı ile dayanışma ziyareti esnasında tanışmıştık. Birkaç yazımda değerlendirmelerinizden iktibas ettim.  Özellikle bu tespitinizde gerçeklik payı yüksek: “Beka sorunu varsa, ülkeye saldırı varsa milliyetçi partiler kazanır. Bu artık siyaset felsefesinin anayasasıdır, beka sorunu olduğu müddetçe milliyetçiler kazanır.”      Bunun idrakinde olan Ümit Özdağ Suriyeli göçmenler sorunu üzerinden ülkemizin bir beka sorunu yaşadığını propaganda ederek milliyetçi damara yatırım yapan bir siyasi proje ile seçimlerin sonuçlarına etki etme gayreti içindedir. Akşener’in CHP, göçmenler sorunu, HDP, FETÖ gibi konularda ve birçok sebepten mütevellit “Türkçü” kesimleri yeterince tatmin edemediği için yarattığı boşluğun kayıplarını Ümit Özdağ radikal göçmen karşıtlığı söylemlerle toplama hedefindedir. Avrupa’da bu politikaların getirimi Ümit Özdağ tarafından da not edilmiş. Bir melaike olarak pazarladığınız ağbiniz Ümit Özdağ gerçekte büyük bir fitneci ama küçük bir muhbirdir. Bunun kanıtı da bizatihi kendisidir. 18 Aralık 2020’de Ümit Özdağ, Haber Global TV’den Jülide Ateş’in konuğu oldu. Programın tekrarını 19 Aralık 2020’de seyrettim. Siz de seyredin. Programda benimle ilgili bir hezeyanın külliyen yalan, akla ziyan, iftira ve fitneye giren iddialarını dinledim. Program biter bitmez Ümit Özdağ’a mesaj gönderdim:

ÜMİT ÖZDAĞ’IN İFTİRASINA CEVAP

“Sayın Ümit Özdağ merhaba,

Haber Global TV’de bugün daha önce yayınlanmış röportajınızı seyretme ve dinleme imkânım oldu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın İsrail ile ilginiz ve ilişkiniz üzerine yaptığı iddialara cevap verirken Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm faaliyetlerinize şahit ve bu çalışmalardan haberdar olduğunu söylediniz. Ardından fitne, fesat ve Türk’ün töresine yakışmayan bir açıklamada bulundunuz. Şunu söylediniz: ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, Suriye istihbaratına çalışan, daha önce kendisini Suriye’de emekli bir General ile ziyaret ettiğimiz şahıs yıllar sonra İstanbul’da bir otel lobisinde yanıma geldi. Merhaba dedi. Önce tanımadım sonra hatırladım. Bu olayı 30 saniye sonra MİT’e bildirdim.’

  • “Sizi 21. Yüzyıl Enstitüsü Müdürü sıfatıyla Şam Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü, Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Suriye Meclisi Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Faysal Keltum davet etti. Sizi Şam Üniversitesinin misafirleri olarak ağırladık. Bu merkezin Türkiye masası müdürü sıfatımla ziyaret programınıza iştirak ettim. Bu ziyaretiniz esnasında kurucusu ve müdürü olduğum Türkçe dili öğretim enstitüsüne de uğradınız. Şam’da Türk Büyükelçiliğimiz dışında Atatürk’ün resminin olduğu tek yer müdürü olduğum Türkçe öğretim merkezindeki ofisimdir. Bunu gördüğünüzde şaşırmıştınız. Ayrıca 2009’da Nutuk kitabını ilk kez Arapçaya tercüme etmenin onurunu ve saadetini yaşıyorum.
  • “2006’dan itibaren Türkiye ve Suriye devlet başkanları ve devlet erkânı heyetlerine tercümanlık yaptım. Zira iki ülkenin dostluğu ve işbirliğine yapmış olduğumuz olumlu katkılara hürmeten her iki ülkenin takdirine mazhar olmuştuk. Bu işim için hiçbir ücret almadım. Bu emeğimin karşılığı iki ülkenin huzuru ve istikrarıdır.
  • “Hayatımın hiçbir evresinde, akademik, basın ve siyasi çalışmalarım dışında, hiçbir örgüt, parti, istihbarat veya devlet kurumunun üyesi, çalışanı, görevlisi, memuru veya maşası olmadım.
  • “Hakkımda yapmış olduğunuz bu habis açıklama için sizi ayıplıyor ve protesto ediyorum. Yaptığınız ayıptır, günahtır ve vicdansızlıktır. Fitneye girer.  Hz. Ali, ‘Fitne cinayetten daha şiddetlidir.’ demişti. Fitne ve karalamaya maruz kaldığınızı iddia eden birisi olarak bu konuda çok daha dikkatli ve hassas olması gereken sizin bu fitneniz ne Türk’ün töresine ne de insan olana yakışır. Önce Allah’a sonra bana bir özür borcunuz var.” Bu mesajıma bir cevabı olamadı.

RİYAKÂRLIK VE FAŞİSTLİK

Sayın Nihat Genç,

12 Eylül 1980’de iktidara el koyan “Amerika’nın yerli Conileri” her zaman olduğu gibi yerliden çok “yabancıya” ne kadar önem verdiklerini ispatlamak için ta Afganistan’dan yüzlerce “kardeşimiz Afganlıyı” alıp getirdiler ve Hatay Amik Ovası'na yerleştirdiler. Getirmekle yetinmediler, tapulu toprak, ev, ahır, traktör, maddi yardım, hayvan ve nice kolaylıklar sağladılar. Bu kadar “kerim” davrananlar bu nadide toprağın Kızılderililerine kötülüğü, ırkçılığı, yoksulluğu ve hukuksuzluğu mubah gördüler. “Yabancı” misafirlere melek olanlar, yerlilere vahşice saldırdılar, horladılar. Bunun ardından toprak, ev, aş ihtiyacı olan her “ırktan” muhtaç getirildi. Bir tek yerli muhtaçlar hep muhtaç bırakıldı.

On binlerce insanı bir siyasi proje çerçevesinde, iç ve dış göçlere ortam hazırlayarak, demografik değişimi amaçlayan çalışmalara hayatı boyunca ses çıkarmamış olanların Suriyeli göçmenler üzerinden yaygara koparmaları milliyetçilik değil riyakârlık ve faşistliktir. 1940’larda, 1950’lilerde, 60’larda Karadeniz’den, Orta Asya’dan, Doğu vilayetlerimizden Hatay’a taşınan veya göçe zorlananlar bölgenin yapısını değiştirirken, hayat tarzları, yoksullukları ve aşiret mensubiyeti ile çekirdek ailelere ciddi sorunlar oluştururken, 1980’den sonra Afganistan’dan getirilen binlerce insana Amik ovasında bedava toprak, para, traktör, küçük ve büyük baş hayvan, makam, sınavsız üniversiteye giriş dağıtılırken, Amik gölü kurutulurken ve ovası peşkeş edilirken milliyetçi ve vatanperver duyarlılık neredeydi, ağbiniz Ümit Özdağ bu iç ve dış istilaya karşı ne yaptı?

SURİYE’Yİ İSRAİL İSTİHBARATIYLA GÖRÜŞTÜRME TEKLİFİ KİMİN ADINA?

Ağbiniz Ümit Özdağ malum Haber Global TV’de birçok ülkenin istihbarat örgütleriyle görüştüğünü söyledi. İsrail, İran, Rus istihbaratıyla da görüşmüş. Bunu gayet olağan ve normal bir prosedür olarak sundu. İddiasına binaen bu görüşmelere yalnız katılmamış, yanında bir emekli asker veya bürokrat bulunurmuş. Her şeyi devlet bilgisi dâhilinde yaparmış. Suriye ziyareti esnasında, Mayıs 2008’de İstanbul’da İsrail-Suriye dolaylı görüşmeleri yapılıyordu. Ağbiniz Ümit Özdağ sohbet esnasında Prof. Faysal Keltum’a hitaben harfiyen, “İsterseniz, Suriye ile İsrail arasında direkt görüşme ayarlayabiliriz. Ne dersiniz?” diye sormuştu. Anasının yanındaki her erkeği babası sanan misali herhalde Prof. Faysal Beyi de yüksek rütbeli bir muhaberat mensubu sanmıştı. Bu soru karşısında ortam buz kesmişti. Faysal Bey, “Bu konular bizi aşar.” diyerek konuyu kapatmıştı. Sahi umut bağladığınız milli hâkimiyet ve kurtuluş mücadelesinin yepyeni adresi ağbiniz Ümit Özdağ’a sorunuz: O öneriyi Suriye tarafına kim adına yapmıştı? Suriye’yi İsrail ile direkt görüştürebilme cüreti ve kudretini kimden almıştı? Suriye’nin Türkiye bypass edilerek İsrail ile dolaysız görüşmesi Türk Milli çıkarlarına nasıl bir hizmet sağlar?

Hikâye anlatmayı seviyorsunuz. Herhalde dinlemeyi de seversiniz. Kız istemeye giden baba damat adayı oğlunu öyle bir anlatmış ki sanırsınız bir melaikeden bahsediyor. Şöyle ahlaklı, şöyle temiz, böyle vakur, böyle imanlı, şöyle insancıl, kumarı, içkisi, zinası yok. Kızın babası bunları dinlemekten yorulmuş. “Anladık çok iyi bir oğlun var. Peki, bu melek misali evladının bir küçük kusurcuğu yok mu yahu?” “Olmaz olur mu, tabi ki küçük bir kusurcuğu var.” demiş damat adayının babası. “Çok yalan söyler.” Teşbihte hata olmaz. Hararetle savunduğunuz ve millete bir kurtuluş önderi olarak propaganda ettiğiniz Ümit Özdağ’ı tanımadığınızı ve tecrübe etmediğinizi hatırlatmak istedim.