Ahmet Mithat Beşir Fuad’ı anlatıyor-I:Gönlü gani, hırstan ari

Yeni Türk Edebiyatı’nın kurucuları arasında sayabileceğimiz Ahmed Mithat Efendi, Osmanlı’nın en özgün ve ilk materyalist aydını Beşir Fuad’la anıları Beşir Fuad’ı ve Türk Aydınlanması’nı daha yakından tanımamızı sağlıyor.

Osmanlı’daki ilk Türk materyalist aydın olan Beşir Fuad, kısa yaşamına çok şey sığdırdı. Çevirileri, eleştirileri, biyografileri, polemikleri…

3 yılda 16 kitap 200 makale yayınladı. Kısa yaşamında hem Girit savaşına hem de Osmanlı-Rus savaşına da katıldı. 5 Şubat 1887’de damarlarını keserek intihar eden ve bu intihar sürecini yazan Beşir Fuad’ın bu eşsiz ve ilginç yaşamıyla ilgili detayları Ahmet Mithat Efendi’den öğreniyoruz.

Anılarında Ahmet Mithat Efendi genç yazarları teşvik etmek adına Tercüman-ı Hakikat’te onları alkışladığını belirtiyor. Mithat Efendi’nin hüsn-i hizmetleri için teşvik eylediği isimlerden birisi de Beşir Fuad.

Çevresine Beşir Fuad’la tanışmak istediğini söyledikten sonra aradan bir zaman geçiyor ve o zaman asker olan Beşir Fuad, Tercüman-ı Hakikat’in yazıhanesinde Ahmet Mithat Efendi’yi ziyaret ediyor.

TERCÜMAN-I HAKİKAT’İN YAZIHANESİNDE TANIŞTILAR

Mithat Efendi bu anı şöyle anlatıyor:

“Gayet yakışıklı bir asker içeriye girdi. Pek serbest ve mütebessim bir tavırla yanına sokulup elini uzattı. Alafranga el ele tutuşacak zannıyla elimi uzattım. Elimi tutup öpmeye davrandı. Tevazuan imtina etmek istedimse de, kahraman çocuk öyle bir kuvvetle elimi ağzına götürdü ki ben de pek kuvvetsiz bir adam olmadığım halde men’ine muktedir olmadım.

“Bendenizi muarefeniz ile şereb-yâb etmek arzusunda bulunduğunuzu tebşir eylediler de onun için bu cesareti aldım.” yollu bir mukaddime ile Beşir Fuad denilen zât kendisi olduğunu söyledi.”

(s.12)

Kendisine üstad diye hitap ettiğini belirten Mithat Efendi bu unvana layık olmadığını söylediğinde ise Beşir Fuad’dan şu cevabı alır:

Üstadlık yalnız tedris ve talim ile olmaz. Onun birçok türlüsü olur. Birisi dahi, beni alem-i matbuata duhul hususundaki teşvikinizdir. “Binbaşıyı Davet” diye bir muzhike tercüme eylemiştim. Kitapçının birisine terk eyledim. Basılıp meydana çıktığı zaman, acaba nasıl telakki olunacak diye havf ve endişe üzereydim. Siz, Tercüman-ı Hakikat’te bu naçiz eseri takdir buyurdunuz. Şundan bundan işittiğime göre suret-i tercümemi şifahen dahi bir takım zevat yanında takdir buyurmuşsunuz. Bu takdiratınız bana cür’et verip, makalat-ı fenniye yazmaya başladım. Neşriyat aleminde kendime refik addedebileceğim bazı zevatla birleştim. Tercüman’da her takdirinizi gördükçe şevkim, cesaretim artmaktadır. Birkaç defa gelip, kendi kendimi size takdim etmeyi arzuladıysam da cesaret edemedim. Nihayet bu arzunun sizde de bulunduğunu bazı rüfekadan alınca, geldim.

(s.13)

YİĞİTLİK VE KAHRAMANLIK DAVASINDAYDI

Ahmet Mithat Efendi, Beşir Fuad’ın mizacını da anlatıyor. Tartışmayı çok sevdiğini belirten Mithat Efendi, Fuad’ın yiğitlik ve kahramanlık davasında olduğunu söylüyor:

“Ahlâk cihetine gelince: Tavrı gayet cerbezeli, mübâhasesi epeyce gürültülü, muhâvereyi pek sever, münâzırından ziyade kendisi söyler, ikna için lüzumundan fazla delail iradına, izahat itasına girişirse de hin-i mübahesede asla kendisini hiddet ve gazaba mağlup etmez, karşısındaki mün’azırı kat’an gücendirecek bir şemme-i istihfafda bulunmaz, en şiddetli mübahaselerde çehresi yine mütebessim bir zâttı. Yiğitlik ve kahramanlık davasındaydı.”

(s.17)

Mithat Efendi Beşir Fuad’ın büyüklerine ve küçüklerine hürmet ettiğini fakat bu sebeple fikirlerini açıklamaktan da çekinmediğini söylüyor:

Beşir Fuad’ın gönlü gani, hırstan ari bir adam olduğunu söyleyen Mithat Efendi onun karakteri hakkında şunları söylüyor:

Çehresi latif, mütebessim, cenabı ali, her hali mütevazıane, şen, şuh meşreb, laubali bir babayiğitti.”

(s.18)

Kaynak:

Beşir Fuad-Ahmet Mithat Efendi, Çevrimyazı N.Ahmet Özalp, Oğlak Yayıncılık, 1996