AKP-Cemaat: Geçmişin kavgası, geleceğin değil

Seçime 10 gün kaldı.

Soru çok.

Kimi uzlaşma ihtimalini tartışıyor.

Kimi seçimden önce açıklanacak kasetleri.

Cevap bekleyen temel soru: Kim kazanacak?

Erdoğan-Cemaat kavgasından söz ediyorum.

***

Uzlaşma ihtimali?

O çizgi çoktan aşıldı.

Taraflardan biri diğerini yenmeden bitmeyecek.

Yani: Beraberlik yok bu kavganın sonunda.

***

İki taraf da yıldızlarını sürdü sahaya.

Erdoğan meydanlarda adeta “şeytan” taşlıyor.

Hedefi: Pensilvanya.

Cemaat ise Erdoğan’ın karşısına liderini koydu.

İki “komutan” da savaşta.

Demek ki: Durum ciddiden de öte.

***

AKP, “mülteci havuzu”nu konuşturuyor.

Cemaat’ten kopanları yani.

Dikkati çekenler:

Latif Erdoğan, Prof. Ahmet Keleş.

Mesajları gözyaşı eşliğinde vermek:

Bir Cemaat geleneği galiba.

***

Cemaat “ifşaat” serisini başlattı:

Ali Fuat Yılmazer’i Bugün TV’ye çıkardı.

Polis İstihbarat’ın eski müdürünü.

Vurguları bir şeylerin habercisi.

Bir: Ergenekon, Balyoz, KCK.

İlker Başbuğ’un tutuklanması.

Operasyonların hepsi Başbakan’ın bilgisi dahilindeydi.

İki: Tutuklama talimatları ondan geldi.

Sonuç:

“Hepimiz oradaydık. Hesabıödemeden nereye?”

***

Gözüken: Sırada başka isimler var.

Mesela: Ergenekon savcısı Zekeriya Öz.

Yine polis istihbarattan Ramazan Akyürek.

Daha yeni açığa alındı.

Ve “gizli tanık havuzu”.

Belli ki: Dosyalar havada uçuşacak.

Görülecek:

Ne kadar “ahlakçı”geçiniyorlardı.

Aslında nasıl da yoksun oldukları.

***

Elbette:

Olanlar, AKP-Cemaat kavgasıyla sınırlıdeğil.

Dış boyutu var.

Ayrıca: Nasıl seyredeceği de önemli.

Şunu net tespit edebilmeliyiz.

Kavga: Eski ile yeni arasında değil.

Eskinin iki kuvveti arasında.

İki kuvvet: AKP ve Cemaat.

Eskinin hesabını biri diğerine yıkmak istiyor.

***

Fakat: Kritik bir durum var.

Evet, süreç hızlı. Fakat, süre de kısa.

5 ay sonra tekrar sandığa gideceğiz.

Belki de üst üste iki kez.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden söz ediyorum.

***

1 yıl önceki manzara:

Çankaya, Erdoğan’ın kapalı av alanı gibiydi.

Partili Cumhurbaşkanı diyordu.

Başkanlık sistemi diyordu.

Erdoğan neyi tensip buyurursa, o olacaktı.

***

Haziran halk hareketi görevini yaptı.

Erdoğan’ın bütün hesaplarını bozdu.

Erdoğan, “bütün iktidar bana” diyordu.

Hem Çankaya, hem hükûmet yani.

Şimdi konuşulan:

Çankaya için aday olamayacağı.

Olsa bile kazanamayacağı.

Yetmedi:

Erdoğan’sız AKP.

***

Erdoğan: Hesabını gitmemek üzerine yapmıştı.

Şimdi: Çöküyor.

Fakat Meclis’teki muhalefete bakınız.

Hele ana muhalefete.

Türkiye bir seçime gidiyor.

Kavga, iktidarın iki kanadı arasında.

CHP taraf değil.

Yedekler arasında.

***

Medyaya bakınız.

Kamuoyunun nabzını tutunuz.

Özellikle de meydanların.

CHP’nin ne dediğiyle meraklanan var mı?

Sandığı tesir edecek hamleler?

Kasetler sağolsun!

***

Şu tablonun bir adı, bir de sonucu olmalı:

12 yıllık AKP iktidarı.

Cumhuriyet bütün kurumları neredeyse yıkılmış.

Halk 1 yıldır ayakta.

Örneği yok.

Tarihimizin en yaygın kitle hareketlerini yaşıyoruz.

Barikatlar yıkılıyor.

Birkaç gün sonra sandığa gideceğiz.

Ana muhalefet partisi taraf bile değil.

Buna rağmen çok rahat.

Çünkü: Mecbur olduğumuzu düşünüyor.

Gerçekten mecbur muyuz?