Amanullah Han’ın ve Maduro’nun gemisi

Bugün dünyaya bakıyoruz, saflar kalın çizgilerle belirginleşiyor. Neredeyse dünya ülkelerinin tamamı, ABD’ye karşı birleşiyor.
ABD emperyalizmine karşı silahlı mücadelenin ön cephesinde Suriye, Türkiye, İran, Irak ve Rusya devletleri var. Bu devletler, ABD’nin güdümündeki terör örgütleriyle savaşıyorlar.
Ekonomik mücadele cephesinde Çin ve Almanya devletleri en önde gözüküyorlar.
Atlantik devletleri bölündü. ABD’nin eski müttefikleri olan Almanya, Fransa ve İngiltere eski patrona kafa tutuyorlar. NATO da bölündü.
Özeti: ABD emperyalizmine karşı Çin’den İngiltere’ye, Kanada’ya ve Venezula’ya kadar uzanan bir devletler cephesi oluştu. Türkiye’nin ABD’ye karşı dik duruşu, çok geniş bir destek gördü.
DEVLETLER ÖNE ÇIKTI
1974 yılında Mao, dünya durumunu şöyle özetlemişti: Devletler bağımsızlık, milletler kurtuluş, halklar devrim istiyor. Bu özet doğrulandı. Emperyalizme karşı mücadelede, devletler öne çıktı. Çünkü devlet, örgütlü güçtür. Ezilen Dünya ancak devletleşerek veya devletiyle direnebilir. Devletsiz halklar ayak altında kalırlar, sömürgedirler.
20. yüzyıla baktığımız zaman, bu gelişmenin köklerini görebiliyoruz.
ÇAĞIMIZIN KAMPLAŞMASI
Lenin ve Mustafa Kemal Paşa, emperyalizm döneminin kamplaşmasını belirlemişlerdi. Karşıda emperyalistler vardı, insanlık cephesinde ise Ezilen Milletler bulunuyordu. O Ezilenlerin önemli bir bölümü şimdi Gelişen Milletler oldu. Çin ve Hindistan gibi daha 70 yıl önce dünyanın en yoksul ülkeleri, bugün dünyada büyümenin başını çekiyorlar.
Çin’in başında bir halk hükümeti var. O’nun devlet bağımsızlığını açıklamak kolay. Ancak burjuvazilerin yönettiği ülkelerin de millî bağımsızlıklarını korumak yönünde etkin tavırlar aldıkları ortadadır. Bu nedenle dünyadaki bütün sermaye sınıflarının ABD emperyalizmine bağımlı oldukları gibi görüşlerin geçerli olmadığı gözüküyor.
20. YÜZYILDA DEĞİŞEN DÜNYA
20. yüzyılda dünyanın çehresi değişti. Emekçi devrimleri ve kurtuluş savaşlarıyla yeni bir dünya kuruldu. Sömürgeler bağımsızlıklarını kazandılar ve devlet sahibi oldular. O devletler, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı mücadeleyle kuruldular ve o mücadeleye önderlik eden sınıfların kurduğu devletlerin en azından siyasal bağımsızlıkları oldu. Onların oluşturduğu cephe, Atlantik sistemini de böldü ve ABD’nin dünyanın efendisi olma iddiası artık geçersizdir.
AMANULLAH HAN’IN DİRENİŞİ
Kafalarını 19. yüzyılda unutanlar, Lenin’in Ezen Millet-Ezilen Millet kamplaşmasını anlamamışlardır. Ezen millet, burjuvası ve işçi sınıfıyla ezen millettir. Ezilen millet de, emekçileri ve burjuvasıyla Ezilen millettir. Lenin, bu kamplaşma gerçeğine dayanarak şu önemli saptamayı yapıyordu: İngiliz işçi sınıfı ve Sosyal Demokratları emperyalizmin yanında ama Afgan Şahı Amanullah bizim yanımızda. Çünkü İngiliz emperyalizmine karşı direniyor. İngiliz işçi sınıfı ve Sosyal Demokratları ise İngiliz emperyalizmiyle birlikte!
Emperyalizmin güçlü ve etkin olduğu süreçlerde “komprador” diye anılan, emperyalist sermayenin acentası konumunda olan zümreler gözüktü. Ancak Ezilen Milletler bütün sınıflarıyla emperyalizme karşı ortak çıkarlara sahipti. Dünya dengeleri değiştikçe bu özellik daha etkin olarak kendini gösterdi.
TEK BİR EMPERYALİST HİÇ OLMADI
Öte yandan çağımızın hiçbir döneminde uluslararası şirketlerin birleştirdiği tek bir emperyalist devlet görülmedi. Emperyalizm, kapitalist büyük devletler arasında zaman zaman silahların da devreye girdiği bir çatışma sistemidir. Tek bir sermaye, tek bir emperyalist devlet, kapitalizmin doğasına da aykırıdır. Şimdi bunları daha iyi anlayacağımız bir dünya manzarası var.
İşte bu dünyada halk iktidarlarının bulunduğu Çin, Vietnam, Venezuela, Küba gibi ülkelerden dünya ölçeğinde güçlü tekelci sermaye sınıflarının yönetimindeki Almanya, Fransa ve İngiltere’ye kadar geniş bir cephe oluştu. Bu cephe, ABD baskısına karşı Türkiye’nin yanında mevzi alıyor. Bu tabloyu burjuvazi-proletarya çelişmesiyle açıklayamıyoruz. Bu tabloyu kapitalizm-sosyalizm çelişmesiyle de açıklayamıyoruz.
MADURO İLE ERDOĞAN VE KATAR ŞEYHİ AYNI GEMİDE
Tayyip Erdoğan, Maduro, Katar Şeyhi, Şi Cinping, Putin, Hamaney, Beşar Esad, Merkel ve Macron’u aynı gemide buluşturan çelişmeyi iyi anlamamız gerekiyor. Dünya hegemonyası iddiasıyla hareket eden ABD emperyalizmi bir taraftadır, Çok Kutuplu Dünyada çıkarlarını geliştirmek isteyen dünya devletleri ise bizim taraftadır.
Bu çelişme, kuşkusuz sınıfsaldır. Hegemonyacı emperyalist devletin tekelci sermayesine karşı diğer gelişmiş kapitalist ülkelerin sermaye sınıflarının ve Ezilen/Gelişen Dünyanın burjuvazileri ile emekçilerinin çıkarlarının buluştuğu görülüyor. Uluslararası alandaki sınıflaşma ve saflaşma gerçeği budur.
GEMİLERİN VATANI
Lenin, Mustafa Kemal, Sun Yat Sen, Afgan Kralı Amanullah, 20. yüzyılın başında aynı cephede buluşmuşlardı.
Bugün de Türkiye, Çin ve Venezuela aynı cephede birleşiyorlar. Chavez’in ABD’ye kahramanca direnen Venezuelası, Türkiye’nin yanında yer alıyor. Maduro, Venezuela’nın altınlarını getiriyor Türkiye’ye emanet ediyor.
Maduro, Tayyip Erdoğan ile aynı gemide.
Ancak bizim vatansız solcularımız o gemide değiller.
Bir zamanlar Afgan Şahı ve bugün Maduro ile aynı gemide bulunmak için vatanınız olması gerekiyor.
Çağımızda emekçilerin ve sermaye sınıfının vatanı var ama Sahte Solcuların vatanı yok. ABD’nin piyonları konumuna düşmelerinin nedeni emekçi sınıflardan kopuk, dolayısıyla vatansız olmalarıdır.

Vatan Partisi İstanbul İl Başkanı Cem Dikmen’in aşağıdaki çağrısı aynı zamanda benim çağrımdır.

Değerli üyelerimiz, Bayramınızı şimdiden kutluyoruz. Krizin çetinleştiği bu süreçte, Vatan Partisi’ni büyütmek Türkiye’mizin tek çözümüdür. Kurban paralarınızı partimize bağışlayarak, başlattığımız örgütlenme atağına destek olmanızı diliyoruz. Destekleriniz için teşekkür ederiz.
Cem Dikmen
İl Başkanı
İS BANKASI BEYOĞLU
HESAP NO: 1011-1847190
IBAN: TR50 0006 4000 0011 0111 8471 90