Asgari ücret ve düşündürdükleri: Asgari ücretliler ülkesi

Çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücret bandında; Türkiye bir “asgari ücretliler ülkesi”.

2022 yılı asgari ücreti yüzde 50,54 artışla net 4.253 TL olarak belirlendi. Yetmez, ama evet!

Asgari ücret hem aritmetik-ekonomik bir gerçek hem de sosyal bir veri; bir çekirdek ücret; baz etkili ve çarpan nitelikli…

Gerçekten söz konusu artışla, yaşlılık aylığı 1301 TL’ye, engelli aylığı 1558 TL’ye çıkacak.

Tabii bu kadarla kalmayacak; işsizlik maaşı 2100 ile 4300 TL arası belirlenecek…

Bir başka boyut daha var: Bu artıştan asgari geçim indirimi ve daha birçok kalem etkilenecek.

HÜKÜMET, SAVAŞI KABUL ETTİ, TERS KÖŞE YAPTI

Bilindiği gibi dolarda, avroda geometrik sıçramalar yaşanıyor, çarşı-pazara zam yağıyor.

Halkımız elinde avcundakiyle ayakta kalmaya çalışıyor. Yasası, bankası olansa hükümet.

Bir ekonomi savaşındayız, savaş bayrağı tersten açılır, asgari ücrette de ters köşe yapılmıştır.

Asgari ücretin bu artışı, bir anlamda, Hükümetin savaş bayrağı açmasıdır! Kime karşı?

Gerçekte Hükümet, spekülatörlere, “paralel bankacılığa”, stokçuluğa da savaş açmıştır.

Ancak bu savaş, mevzi / muharebe kazanılır, büyük ordusu da, işçi, çiftçi, sanayici ve esnaftır.

MARKET FİYATLARINA ÜST SINIR, KDV İADESİ

Bu bağlamda üretiminde en az yüzde 50 oranında yerli ham madde ve ara mal kullanılan raftaki gündelik malların fiyatlarına belli tarih aralığı için bir üst sınır, narh, getirilmelidir. Stokçuluk en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Dahası KDV iadesi sistemi ihya edilmeli, dar gelirlilerinin eğitim ve sağlık harcamaları belli oranlarda iade edilmelidir. İlaçta ve kağıtta KDV oranları indirilmelidir. Kayıtlı ekonomiye katkı yapacak bu genel durumun yanı sıra sendikaya da ayrı bir önem verilmelidir; sonuçta inanınız bu iklim dışarıdan doğrudan yabancı yatırımın güvenle gelmesine katkı sağlayacaktır.

FEDAKARLIK VE FERAHLIK

Geniş kesimler bugün fedakarlık içindedir, yarının ferahlığına; adil paylaşıma güvenmelidir.

Gelir dağılımını düzeltici, vergide hakkaniyeti sağlayan mali politikalara ihtiyaç vardır.

Yatırım ve istihdama yönelmeli, bunun için kamudan başlayan tasarrufa önem vermeliyiz.

Nihayet, ekmek teknesi korunmalıdır, ekmekler büyütülmelidir ve hakça bölüşülmelidir.

Asgari ücret artışının kalıcı sonuçları için Vatan Partisi'nin savunduğu ve temellendirdiği; üretim devrimi ve direnme ekonomisi yapılandırılmalıdır.

DOLARLA BORÇLANIP TL İLE HARCAMAYA SON!

Yoksa bu kazanım da gelir-geçer, piyasadaki yangın sürer gider; fırsatçılara gün doğar.

Gündemimizde şu vardır: Ödemeler dengesi iyileşti, cari açık düzeldi! Bütçe ise, “açık”.

Bütçe açığı 17.4 milyar TL dolayında ve yüzde 80'i faizden. Dolarla kazanıp, TL ile harcamak iyidir ama, dolarla borçlanıp, TL ile harcamak kötüdür. Faize de, dolarla borçlanmaya da savaş açmak gerek. Bunun yolu da komşularla dolar dışında ticaret yapmaktan ve Asya dinamiğiyle projeler üretmekten geçiyor. Değişmesi gerek bir paradigma daha var: O da büyüme anlayışımız. Büyüme salt ihracat değil, üretim odaklı olmalı; üretimin hammaddesi ve ara malı daha çok yerli kaynaklardan karşılanmalıdır. İşte bu tablo ancak dolar baskısını izale edecek, mali politika araçlarıyla büyümeyi halka mal edecek tablodur.

DEVLETTEN DEVLETE BORÇLAR VE KARŞI HAMLELER

Devlet, yasa koyar, para basar, bayrak açar, tüm bunlar egemenlik ve hükümranlık hakkıdır.

Devletimiz çıksa dese ki, “Doları keyfi olarak 20 TL” yaptım! Diyebilir mi? Der ve buna vurguncular ve Türkiye’yi vurmak için Akdeniz’den Karadeniz’e pusu kuranlar asla itiraz etmez. Pekiyi aynı mantıkla Konya’daki konuşmama geri dönüyorum ve devletten devlete olan borçlarımızın ifasında ortalama bir sabit kurun belirlenmesini öneriyorum! Birini yapabilecek olan devlet, diğerini de yapabilir: Şah, mat diyebilir!

NİTELİKLİ İŞ GÜCÜ, TEKNOLOJİ ÜRETİMİ, MADENLERİMİZ

Tabii dolar veya döviz kırılganlığını önleyecek bir başka konu giriş / çıkış dengesidir.

Döviz, dış satımla, turizmle, teknoloji transferiyle girer; ithalatla ve para kaçırmayla çıkar.

Bu nedenle, ülkemizden şu veya bu şekilde dışarıya aktarılan dövizler geri getirilmelidir.

Türkiye nitelikli insan gücü yetiştirilmesine ve teknoloji üretimine özel bir önem vermelidir.

Büyümesi kadar bölüşüm sorunlarını çözen bir Türkiye, kayıtlı pazarıyla doğrudan dış yatırım çekecektir. Madenlerini, özellikle de dünyada tek-el olduğumuz Borunu koruyan ve Toryumuna sahip çıkan bir Türkiye’nin parası elbet bir gün olması gereken değere erişecektir.