ATATÜRK GENÇLİĞİ

Vatan ve Atatürk sevdasıyla

Onları tanımlamanın en kestirme yolu, sağ-sol demeden Bandırma Vapurunda olmalarıdır.

Yurdumuzun en etkili, dünyanın da önde gelen örgütlerinden biridir; Türkiye Gençlik Birliği (TGB).

Geçenlerde sağ olsunlar bir grup ziyaretime geldiler. Onlardan öğrendiklerimi, bildiklerimle harmanlayarak, TGB hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Parti siyasetinin dışında, ancak siyasi kararları da etkileyen devinimiyle, toplumun ta içinde yer almaktadır TGB...

Türkiye’de her dönem milyonlarca genç seçmen niteliğine bürünüyor, buna karşılık, “kararsızlar” ise deyim yerindeyse en büyük parti! İşte, TGB toplumsal sorunların imeceyle, dayanışmayla çözülmesine katkı sağlıyor; bir anlamda katılımcı siyasetin kapılarını aralıyor; gençlerin öz-güvenini yükseltiyor; her şeyden önce, vatan ve Atatürk sevdasıyla gençlere yön veriyor; yol gösteriyor…

ON DÖRT YIL ÖNCE BİR 19 MAYIS’TA

Bundan on dört yıl önce bir 19 Mayıs günü Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde temellenen TGB, bugün yurt genelinde 68 il ve ilçe örgütü, 200 üniversite topluluğu ve 14 ülkede temsilcilik şeklinde örgütlenmiş bulunuyor… TGB, işleyişi, karar süreçleri ve yönetim kademelerinin oluşumu bakımından son derecede demokratik bir yapıya sahip bulunuyor. Gerçekten TGB “öğrenen ve öğreten bir yapı”; gençliğin dinamizmini, potansiyelini, doğru kanallara yönlendiriyor; örneğin, kendi yönettikleri “yaz kamplarında” bile ülke sorunlarıyla ilgilenen gençler, büyük bir sorumluluk duygusuyla, sürekli olarak kendilerini geliştiriyorlar.

BÜYÜK HALK HAREKETLERİ VE TGB

Türkiye’ye FETÖ kuşatmasının abandığı, PKK karanlığının çöktüğü günlerdi… 19 Mayıs 2012 günü İstiklal Caddesi'nden “İstikbale” akarken birer Namık Kemal, Attila İlhan, Yusuf Akçura ve Mustafa Kemal oldular; işte o “Diriliş Yürüyüşü” bir milat oluşturdu… O gün onları Oran sitesindeki evimde televizyondan duygulanarak izlemiştim… O yürüyüşle, Türkiye’nin nicedir içine kapanan, halkın sorunlarından kaçınan aydın birikimi ile üretici kesimleri dirilmeye başladı…

Öte yandan, yakın dönem demokrasi tarihimizde emperyalizmin tezgahlarına ve gladyonun kumpaslarına karşı iki büyük halk hareketi gerçekleşti. Bunlardan biri olan ve 15 Temmuz 2016’daki “darbe girişimine” karşı yükselen ‘halkın barikatındabirer yurttaş olarak yer alan TGB’li gençler; 13 Aralık 2012 ve 8 Nisan 2013’te “Silivri duvarlarınıyıkan (o dönem genel başkan yardımcısı olduğum HEPAR’lı gençlerin de katıldığı) halk hareketinin öncü gençlik örgütü olarak tarih yazdı

Türkiye’nin büyük vicdanına seslenen ve Türkiye’de gençliği birleştiren tüm bu eylemlilik, “ABD’nin askerimize ‘geçirdiği’ 1 çuvala karşılık, ABD askerlerinin kafasına 4 ayrı yerde çuval geçirerek yanıt veren” Türkiye Gençlik Birliği’ni toplumun belleğine nakış nakış işledi ve yerleştirdi.

İKİ YÜZ YILLIK DEVRİMCİ MİRAS

Tüm bu eylemlilikler kuşkusuz Türkiye’nin yüreğindeki bir TGB yaratılmasının yapı-taşlarıdır… Ancak öte yandan Türkiye Gençlik Birliği, TGB Genel Sekreteri Okan Özkan’ın da belirttiği gibi aynı zamanda uluslararası düzeyde de saygın bir örgüt, bir yapı, konumundadır… Latin Amerika’dan Kıta Avrupası’na, Ortadoğu’dan Türk Cumhuriyetlerine, anti-emperyalist çizgide ve insancıl hakça bir dünya arayışı ekseninde geliştirdikleri ilişkiler sonucunda, TGB, 2014 yılında Dünya Anti-Emperyalist Gençlik Birliği’nin kuruluşunda öncülük yapmış bulunuyor. Gerçekten TGB kökenli ve halen Öncü Gençlik Genel Sekreteri olan Ferdi Tanhan, “Anti-Emperyalist Gençlerin Birliğiyiz” diyor ve ekliyor: “Emperyalizm karşıtı gençlik hareketinin bu topraklarda 200 yıllık bir mazisi var; dünyada başkaca bir yerde ve tarih kesitinde görülmediği üzere 'Jön-Türk'; 'Genç Türkler' tanımı bizim topraklarımıza ait. Türkiye Gençlik Birliği bu birikimin taşıyıcısı ve Namık Kemallerden başlayan Türk Devriminin geleneğiyle yürüyor… TGB, ülkemizin gençliğini vatanseverlik, milliyetçilik ve Atatürkçülükte birleştiriyor…”

ÖZÜ SÖZÜ BİR GENÇLER

Evet, TGB gençliği anti-emperyalist mevzide birleştirirken, halkımızı da bütünleştiriyor… “TC ibaresi tabelalardan indirilirken”, “Yeni Anayasanın ulus-devleti aşındırıcı” tasarımı piyasaya sürülürken ve “Kürt Açılımı” gibi arka-planda bölücü senaryolar tedavülde iken; bütün bunlara ve de gericiliğe karşı ele ele vermişler ve bilinçle ve yürekle direnmişler… İşte bu doğru çizgi gençleri önce kendi aralarında sonra da gençliği tüm halkımızla birleştirmiş bulunuyor…

“Kurmak istediğimiz dünyayı kendi içimizde yaşatan felsefemizle” geleceğe yürüyoruz diyorlar… “Süreci doğru tahlil ettik, FETÖ ve PKK terörüne cepheden tavır aldık, öte yandan aramıza nifak sokmak isteyen çevrelere izin vermedik; Türk gençliğinin vatan savaşımının öncüsü olarak haklı bir gurur yaşıyoruz” diye de ekliyorlar; özleri ve sözleri bir gençler ve tüm bu tespitlerinde yerden göğe kadar da haklılar…

KEŞKE DAHA ÖNCE OLSALARDI…

Onlarla konuşurken ve etkinliklerini gözlemlerken bazen şunu da düşünürüm: 12 Eylül’den önce de bir TGB olsaydı belki Türkiye’mizin gençleri karanlık güçler tarafından ve kolayından tuzaklara iteklenmezdi. Böylesine, bugünkü gibi bir sağduyu ve toplumsal vicdan gençlerin elinde ve dilinden yükseltilse idi, belki de ana kademe siyasetçiler kavga ve karşıtlık yaratmaktan sakınır, kestirmeden başarılara odaklanmaktansa, uzlaşmacı ve yapıcı bir siyaset arayışına yönelirlerdi. Yönelmek zorunda kalabilirlerdi… Öylelikle de, ezmeden yöneten- düşmanlık, kamplaşma, cepheleşme üretmeden siyasette çözüm üreten bir toplumsal yapı ve kamu yönetim anlayışı, daha geçerli olabilirdi… Öyle bir yapısallığa da emperyalizm kolaydan “el atamazdı”!

NE ‘Z’ NE ‘Y’ KUŞAĞI İLLE DE TÜRKİYE AŞKLARI

Türkiye Gençlik Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Doğa Dursun ise pratiğe inen yönlerinden söz ediyor TGB’nin, “Geçmişte gençlik örgütü denilince akla ilk gelen ‘güvenlik güçleriyle çatışan’ yapılanmalardı, bugün, TGB vatanseverlik ilkeleriyle, öz-disipliniyle, ‘kitap okuyan, eğitime önem veren’ güvenilir bir yapı oluşturuyor. Aileler de çocuklarının TGB’li olmasına olumlu bakıyorlar. Toplumla dayanışma içindeyiz. Örneğin, Diyarbakır’da okul yapımına katkıda bulunurken, toprak ağalığını da sorguluyoruz. Silvan’da bir köy okuluna yardımda bulunurken, terörün yıkıcı propagandasını da etkisizleştiriyoruz” diyor. Evet güncel bir tespiti de ben ekleyeyim; deyim yerindeyse onlar, ne “Z” ne “Y” kuşağı, onlar (TGB’liler) “TC kuşağı”; Yunus’un, Mevlana’nın, Hacı Bektaş’ın ve de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aşığı, gururumuz, umudumuz, yüz akımız gençlerimiz!

Bir üyesi olmaktan onur duyduğum TGB’li kardeşlerime bu yazımla teşekkür ediyorum…

Selam olsun size Atatürk gençliği!