Avrupa iklim kanununda frene bastı

Küresel merkezlerin dünyaya dayattığı Paris İklim Anlaşması duraklama dönemine girdi. 2021 yılında başlayan kuraklık nedeni ile Hidroelektrik Santralleri (HES) barajlarının boşalması ve Ukrayna savaşıyla başlayan enerji krizi, yeniden fosil yakıtların kullanımını gündeme getirmesiyle Avrupa’da anlaşmayla ilgili çatlak sesler ve tepkiler ortaya çıkmaya başladı.

Kömür ve petrol gibi fosil yakıt kullanımının sera gazının salınımını artırarak iklim değişikliğine yol açması iddiasıyla emperyalist merkezlerce gündeme getirilen anlaşma, küresel ısınmayı sanayi devrimi öncesine göre 2°C’nin altında tutmayı amaçlıyor.

2015 yılında Fransa'nın Paris kentinde yapılan 21. Taraflar Konferansı’nda (COP21) kabul edilen ve 2020’den sonra geçerli olmak üzere 2016 yılında yürürlüğe girmişti.

Yeni yasama döneminde TBMM gündemine gelecek olan ve son iki yıldır Avrupalıların Yeşil Paktı uygulamak ve Paris Anlaşması'na uyum sağlamak üzere giriştikleri yasama maratonu sorgulanmaya başlandı. Rekor sayılabilecek bir sürede, 2035 yılında içten yanmalı motorların kullanımına son verilmesinden karbon vergisi uygulanmasına kadar, CO2 emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine kıyasla yüzde 55 oranında azaltmalarını ve 2050 yılına kadar karbon nötr olma yoluna girmelerini sağlayacak otuz iki adet mevzuatı kabul ettiler.

SÜRECİ DURAKLATMA ÇAĞIRILARI

30 Eylül 2023 tarihli Le Monde gazetesinin “Avrupa: Yeşil Pakt'ın mekaniği bozuldu” başlıklı haberinin alt başlığı “AB devlet ve hükümet başkanları çevre konusunda ‘düzenleyici duraklama’ çağrısında bulundu” şeklinde.

Paris İklim Anlaşmasının Avrupa’da en ateşli savunucusu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, anlaşmayla ilgili "düzenleyici bir duraklama” çağırısında bulunmuş. Aynı şekilde Belçika Başbakanı Alexander De Croo da biyoçeşitlilikle ilgili konularda “duraklatma düğmesine basılması” önerisinde bulunmuş. Çatlak büyük: İsveç, Letonya, Finlandiya, Hırvatistan, İrlanda, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Avusturya da aynı doğrultuda tutum alıyorlar.

Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Halk Partisi (EPP) grubu Yeşil Pakt'a "düzenleyici bir duraklama" çağrısında bulunarak, Şubat 2022'de Ukrayna'ya yönelik "Rusya'nın saldırısının ardından ortaya çıkan yeni ekonomik ve sosyal gerçeklerin dikkate alınması" çağrısı yapılan bir deklarasyonu onayladılar. Avrupa Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, 13 Eylül'de yaptığı Birliğin Durumu konuşmasında, vatandaşlar ve işletmelerle daha uyumlu "Yeşil Anlaşma'nın yeni bir aşamasını" duyurmuş ama AB’nin 2040 yılına kadar CO2 emisyonlarını azaltma hedefinden bahsetmekten kaçınmış.

BATI’NIN İKLİM DİNİ

Le Monde İspanya’daki durumu şöyle yazıyor: “İspanya'da Sosyalist Pedro Sanchez hükümeti, 28 Mayıs'taki belediye seçimlerinden sonra sağa kayan bazı kentlerin isyanıyla karşı karşıya. Bu kentler şimdi 2024 yılında uygulamaya konması beklenen düşük emisyon bölgelerini reddediyor. Madrid'in şık banliyölerinden Majadahonda'da belediye meclisi, "Batı'nın iklim dinini" eleştirerek tedbirin aleyhinde oy kullandı”.

Polonya ve Macaristan gibi karbon yoğun ekonomilere sahip bazı Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin anlaşmaya sıcak bakmadıkları biliniyor.

UYMADIĞI ANLAŞMAYI DÜNYAYA DAYATIYOR

Avrupa’da sanayi çarkının dönmesi, çiftçinin üretime devam edebilmesi ve hanelerin ısınabilmesi için fosil yakıta ihtiyaçları var. Yükselen faiz oranları, artan enflasyon, yavaşlayan ekonomik faaliyet: yani enerji krizinin yol açtığı ekonomik durum, vatandaşların ve işletmelerin günlük yaşamlarını derinden etkiliyor. Yeşil Paktın hayata geçirilmesine bu durumun el vermediği ifade ediliyor. Batılı emperyalistler işlerine geldiği zaman fosil yakıtları iyi, gelmediği zaman kötü olarak görüyorlar.

Le Monde gazetesi Avrupa ülkelerinin İklim Anlaşmasına karşı tutumlarını şöyle sıralamış:

İsveç hükümeti, hidrokarbonlar üzerindeki vergileri, benzin ve dizeldeki biyoyakıt oranına getirilen kısıtlamaları hafifletti. Bunun sonucunda İsveç'in CO2 emisyonları son yirmi yılda ilk kez olmak üzere ikinci yıl da artacak ve ülke Avrupa'ya verdiği taahhütleri yerine getiremeyecek.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, yeni arabaların tamamen elektrikli hale getirilmesini, gaz ve petrol kazanlarının yasaklanmasını birkaç yıl erteleyerek 2050 yılına kadar karbon nötrlüğüne ulaşma hedefini tehlikeye attığını açıklamış oldu.

Varşova, başta içten yanmalı motorun sonlandırılması ve karbon piyasası reformu ile ilgili olanlar olmak üzere altı Yeşil Anlaşma yasasını Avrupa Adalet Divanına götürerek bu iklim tedbirlerine karşı bir haçlı seferi başlattı.

İtalya'da Ekim 2022'de seçilen Giorgia Meloni, bazı tarım ve sanayi sektörlerini tehdit edebilecek bir yeşil dönüşümle mücadele ediyor. Göreve gelir gelmez, selefi Mario Draghi tarafından kurulan Ekolojik Geçiş Bakanlığı'nı Çevre ve Enerji Güvenliği Bakanlığı ile değiştirdi.

TÜRKİYE’DE İKLİM KANUNUNA GEÇİT YOK

İtalya, Ekolojik Geçiş Bakanlığı'nı Çevre ve Enerji Güvenliği Bakanlığı olarak değiştirirken, Türkiye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adını Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirmiştir.

Meclis gündemine gelmesi beklenen yeni iklim kanununa karşı çıkan vatandaşlar, sosyal medyada örgütlenerek TBMM’nin e-dilekçe başvuru giriş ekranından yasanın kabul edilmemesi için girişimde bulundular. Birçok sanatçının imzaladığı ve Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in de desteklediği kampanyanın 770 bin imzaya ulaştığı belirtiliyor. Doğu Perinçek'in “İklim Kanunu'yla” ilgili paylaşımı şöyle; “AK Parti hükümetince Meclise getirilen İklim Kanunu, Küresel Merkezlerin Kanunudur. Bu yasa, Türkiye’mizin geleceğinde ağır sorunlara neden olacaktır. Bütün halkımızı İklim Kanununa karşı mücadeleye çağırıyoruz. İklim Kanununa geçit yok. Başaracağız."