Aynaya bakmayanların 'faşist' gördükleri

- Belçikalı yetkililer 60 yıl önce ABD destekli darbeyle iktidardan düşürülen, kurşuna dizilen ve cesedi sülfürik asit ile eritilen Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin bağımsızlıkçı, antiemperyalist lideri Patrice Lumumba'nın dişini geri verdi. Diş, törenle gömüldü.
- Melilla'da 37 göçmen Fas'tan İspanya'ya geçmeye çalışırken öldürüldü.
- Ege denizinde ve Meriç'te mülteciler Yunanistan tarafından, çırılçıplak soyuluyor, dövülüyor, denizde geri itiliyor.
- ABD'nin New York eyaletinde, 1989'da Central Park'ta beyaz bir kadına tecavüz ve darp suçlamasıyla içeri atılan 6 gençten sonuncusu siyahî Steve Lopez, suçlamadan 33 yıl sonra kurtulabildi. 15 yaşında üzerine atılan suçtan 48 yaşında aklandı.
- ABD'nin Batı Asya'daki katliamları, Avrupa'nın Ukrayna'daki neonazilere desteği... ABD Başkanı Joe Biden'ın eşi Jill Biden'ın Latin toplumunu, Latin Amerikalıların meşhur yemeği "tako'ya" benzetmesi...
Yukarıda saydıklarımız sadece bir ay içinde olanlar. Batı'nın insanlığı çürütme tarihine sayfalar yetmez. Öyle ki, Kanada'da Katolik Kilisesi yönetimindeki yatılı okullarda yerli ailelerin istismara uğraması üzerine Papa özür turuna çıktı. Fakat özürler gerçeği örtmüyor. Tüm bunların Atlantik dünyasında tepki ile karşılandığını, kınandığını, “Faşizmin yükselişi” olarak görüldüğünü düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Batı'da bu konularda endişe yok. Sadece Papa'nın Kanada'ya özür turuna çıkması, Jill Biden'ın yarım ağızla özrü karşımıza çıkıyor.

'AB MÜEESSES NİZAMINI RAHATSIZ EDEBİLİR'

Doğru, gerileyen Atlantik güçlerini -aynaya bakmadan- bir “faşizm” korkusu sarmış durumda. Kendi saldırganlıklarına, başkasına yansıtarak “faşist” avına çıktılar. Aslında faşistlerini bulmuş durumdalar: Macaristan lideri Orban, Fransa'da Avrasyacı yönelime sahip Marine Le Pen, yine Almanya'da Avrasyacı siyasetler izleyen AfD... Buna son bir halka eklendi: İtalya'nın Kardeşleri Partisi lideri Giorgia Meloni. Meloni'nin, İtalya'da istifa eden Atlantikçi Draghi'nin yerine Başbakan olması muhtemel.

Bu siyasi partilerin ve liderlerin ortak özelliklerine bakarsak; vatanlarına sahip çıkmak, aileyi korumak, LGBT dayatmasına direnmek, ABD ve AB baskılarına karşı çıkmak, sınır güvenliği, Rusya ve Çin'le ilişkilerin geliştirilmesi gibi konuların programlarında öne çıktığını görebiliyoruz. Meloni'nin şimdiden Atlantik dünyasını korkuttuğunu söyleyebiliriz. Macar lider Orban'ın yaptığı gibi Meloni'nin de “AB müesses nizamını rahatsız edebileceği” Batı basınında sıkça yer alıyor.

VATANI, AİLEYİ KORUMAK KÜRESEL GÜÇLERE MEYDAN OKUMAK FAŞİZMMİŞ!

Meloni için Batı'da şimdiden “neo-faşist” başlıkları atılmaya başlandı. Batı bu başlıkları atar da, ülkemizdeki Atlantikçi medya boş durur mu? Karar Gazetesi, dün(26.07.2022) “İtalya'da neo-faşizm iktidara yaklaşıyor” başlığıyla bir haber yaptı. Haber, Atlantik yenilgisinin bütün hezeyanlarını yansıtıyor. Karar'ın haberinde şu cümleler dikkat çekiyor: “Göçmenleri ve eşcinsel çiftlerin hak taleplerini hedef alan Meloni, faşizmle özdeşmiş bir mottoyla, 'Biz Tanrı, vatan ve aileyi savunacağız' sözleriyle 'halka kimliğini unutturmak istediği' iddia edilen “küresel güçlere” meydan okuyordu.” Yine Karar Gazetesi, Meloni'nin “LGBT lobisine hayır” sözlerini de öne çıkartıyor.

Karara göre emperyalist sistemin, küresel güçlerin kimlik saldırısı yok.

O halde, küresel güçlere meydan okumak da safsata.!

Faşizmin, sermayenin kanlı diktatörlüğü olduğu yalan!

Vatan ve aileyi savunmak faşizm.

LGBT lobisine karşı çıkmak en büyük suç.

Karar'ın korkusunu anlayabiliyoruz.

Küresel güçler, Atlantikçilerin dünya çapında gerilemesi ve kaybı; Türkiye'yi de etkiliyor. Avrasya yoluna giren Türkiye'de yeniden Atlantik iktidarı tesis etmek güç. O yüzden Atlantik'in Ukrayna'daki neonazi çetelerine verdiği tüm desteklere rağmen, Avrupa'daki ulusalcı ve korumacı liderlere, partilere karşı dünyada estirdiği “neo-faşizm” rüzgârının bayraktarlığını yapmakta bir beis görmüyorlar.

Aynı hezeyanları yaşayanlar, aynı sonu yaşayacak.