C...

Bu haftanın coşkusunu en güzel özetleyen harf C harfi, olmalı… Cumhuriyet’in ilk harfi, aynı zamanda Roma rakamında da 100 sayısının sembolü. Cumhuriyet’in yüzüncü yılına en çok yakışan başlık. Hem matematikte “alt küme” işaretine de benziyor. Tüm bağlılıklarımız Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığımızın alt kümesi değil mi? Taraftarı olduğumuz kulüpler, kökenlerimiz, hemşehrilik ilişkilerimiz, yaşadığımız iller, mesleklerimiz, hobilerimiz; hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamızın alt kümeleri. Üst kimlik, farklı etnik gruplara mensup kişilerin vatandaşlık bilinciyle benimsedikleri bütünleştirici ve kucaklayıcı milli kimliktir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak kadar bütünleştirici ve kucaklayıcı ne olabilir? Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta Cumhuriyet’i “Milli hakimiyet esasına dayanan halk hükümeti” diye tamamlıyor. Doğu Perinçek, “Altı Ok” isimli kitabında bu tanımdaki Milli Hakimiyet ilkesinin Fransız Devrimi’nden Halk Hükümeti çözümünün Sovyet Devrimi’nden esinlenildiğini belirtiyor. İki büyük devrimi birleştiren Kemalist Devrim’in bu geniş kapsamına, Cumhuriyet’in C’sinin alt küme işaretine benzemesi yakışıyor. Son 2 yüzyıla yön veren iki devrimi kapsayan Kemalist Devrim, bu yüzyılı şekillendiriyor. C harfinin hilale benzerliği de anlamlı. Saldırganlığını bir haçlı seferine dönüştürmeye çalışan emperyalizme karşı mazlum milletlerin bayrağımızın hilalinde birleşmesinden gocunmamak gerekir. Nasıl olsa, Çoban Yıldızı gidilecek yolu aydınlatarak gösterecektir.

Yüzyıl önce olduğu gibi; Cumhuriyetimiz mazlum milletlerin umudu, emperyalizmin ise korkusu. Yüzyıl önce olduğu gibi, Hatay hala hepimizin şahsi meselesi…

Milli sporcularımızın hayat öykülerini dinliyorum. Hiç de öyle zengin ailelerden gelmemişler. Milli Eğitim’in okullarında yetenekleri keşfedilmiş; Devlet’in spor eğitim merkezlerinde kendilerini geliştirmişler. Tıpkı bilimde ve sanatta yetenekli çocuklarımızı kucaklayan Cumhuriyet; sporda da bu görevini yerine getiriyor.

Atatürk ilkelerinin ilki Cumhuriyetçiliktir. Diğer tüm oklar, Cumhuriyetçilik oku olmazsa olmaz. Devletçiliğin olmadığı bir Cumhuriyet nasıl olsun? Yetenekli gençlerimizin kaderini kapitalizmin insafına nasıl bırakabiliriz? Devletin kontrol etmediği ve yönlendirmediği sermaye, emperyalizme hizmet etmek zorunda kalır. Devletçiliğin olmadığı bir Cumhuriyet kimsesizlerin yığınıdır.

ÜNİVERSİTE SINAVI FIRSAT EŞİTLİĞİDİR

ÖSYM gibi fırsat eşitliğini sağlayan Cumhuriyet kurumları çok değerlidir. Türkiye’deki tüm gençlere en nitelikli okullarda okuma fırsatını sağlayan bu kurumlara ve yaptığı sınavlara sahip çıkmak gerekir. Bazı gençlik örgütlerinin Üniversiteye Giriş Sınavlarına karşı çıkması; eğitimde adaletsizliği körükleyecek bir istektir. Bindiği dalı kesme girişimidir. Bir Boğaziçi Üniversitesi mezunu olarak, üniversitemde ekonomik durumu çok kötü gençlerin çok iyi eğitimler alarak kendilerine daha refah hayatlar yarattığına şahit oldum. Bu fırsat eşitliği Cumhuriyet’in gücüdür. Ancak, bu eğitimi almış herkesin de Cumhuriyet’e de sahip çıkması gerekir. Rıza Kayaalp’in dediği gibi “Yozgat’ın küçük bir köyünden onu alıp çıkaran Devlet’e ne kadar madalya kazandırsa az”! Devletin olanaklarıyla en iyi okullarda eğitim aldıktan sonra yurt dışında yaşama hayalleri kuranlar bu eğitimin diyetini ödememenin sorumluluğunu hayatları boyunca vicdanlarından atamazlar. Cumhuriyet’in 100. yılını yurt dışında yaşama tutkusu ile kutlayanlar samimi değildir.

ARİSTOKRATTAN CUMHURİYETÇİ OLMAZ

Bir de, “Benim oyun çobanınkiyle aynı “diye mırıldananlar var. Bunlar Cumhuriyet’in baş düşmanıdır. Sanki birçok akademik kariyer yapmışlar, yüzlerce kitap okumuşlar ya da çok zekilermiş gibi. Kendilerini farklılaştıran sadece emperyalizmin kendilerine dayattığı burjuvazi toplumunun bir parçası olmaktır. Çobanın o bir oyuna kurban olsunlar. Bu sözde Cumhuriyetçiler, Cumhuriyet’in 100. yılını ellerinde bayrak, marşlarla kutlasalar da; Cumhuriyet’ten zerre kadar ilham alamamışlardır. Niyetleri çiftçinin ve işçinin sesini kısmaktır. Amelenin ve ırgatın nefesini kesmektir. Aristokrasinin en öncü savunucularının elindeki Cumhuriyet bayrağı samimiyetsizliğin ötesinde bir çirkinliktir. Çobanın oyunu kendi oyundan az düşünen kişiler, Cumhuriyet’in yetiştiremediği sorumsuz kişilerdir. En ücra köşedeki çobana bilgisini ve yeteneğini aktarmaktan kaçanlar sorumsuzdur.

CUMHURİYETİN FUTBOLCULARI

Cumhuriyet’in 100. yılında; birbirinden başarılı sporcular bize gurur veriyor. Köylerinden çıkıp ülkemize gurur veren binlerce gencimiz Cumhuriyet’imizi yüceltiyor, halkımızı gururlandırıyor. Özellikle kadın sporcularımızın başarısı Cumhuriyet’in gücünü kanıtlıyor. Bu köşede; kadın voleybolcularımızın, basketbolcularımızın, hentbolcularımızın, güreşçilerimizin, atletlerimizin, karatecilerimizin, okçularımızın, tekvandocularımızın ve yüzücülerimizin başarılarını defalarca yazdım. Kadın Milli Futbol Takımımızın da UEFA Milletler Ligi’nde grubunda oynadığı tüm maçlarını kazanması futbolda da kadınlarımızın erkeklerin gerisinde kalmadığını gösteriyor. Avrupa Ligi karşılaşmaları tamamlandıktan sonra; kadın millilerimiz Avrupa Şampiyonası Finalleri’nden sadece bir baraj maçı uzakta olacaklar.

Birleşmiş Milletler’deki oylamada “Gazze’de ateşkes”e hayır oyu veren ülkeleri gördükten sonra; Erkek Milli Futbol Takımımızın Hırvatistan galibiyeti çok daha anlam kazandı. Avrupa Birliği’nin desteklediği Hırvatistan; Tito’nun Yugoslavya’sı parçalanırken baş piyondu. Hırvatistan, BM oylamasında piyonluk görevini devam ettirdi. Galler’de son günlerde düzenlenen Filistin yanlısı gösterileri izlerken, Galler’in Euro 2024’e gidecek grubumuzdan ikinci ülke olmasını istedim. Celtic taraftarlarının, Şampiyonlar Ligi maçında Filistin’e bayraklı desteği de Britanya’daki bir diğer önemli iletiydi. Emperyalizm bizim coğrafyamızı bölmeye çalışırken, kendisi bölünüyor; anlaşılan…