Dijital kokuşma: Usta ve çırağı

Gündemin 2 sıcak konusu.

Birincisi: Abdullah Gül.

Cuma namazı çıkışı konuştu (20 Şubat 2015).

Bayrak göstermiş oldu.

İlk bu köşede yazılmıştı. Milletvekili adaylığı soruldu.

Dikkat: “Aday olmayacağım” demedi.

***

Ama asıl önemlisi, AKP’yi sahiplendi.

“Herkes biliyor ki, ben AK Parti’nin kurucusuyum... Kuruluş sürecini başlatanım.”

“Parti’nin reformcu çalışmalarını, büyük yapısal değişiklikleri hep beraber yaptık.”

“Cumhurbaşkanlığım bittiğinde de partime döndüğümü söyledim.”

***

AKP dışı kaygılı çevrelere söyleyeceği vardı.

Başkanlık: “Türk tipi olmaması gerekir.”

İç güvenlik yasa tasarısı: “Ümit ederim ki arkadaşlarım tekrar gözden geçirirler... Bazı düzeltmeler yaparlar.”

Anlamı: Erdoğan gibi kavgacı değilim. Uzlaştırıcıyım, birleştiriciyim.

***

Resmi durum:

Tayyip Erdoğan, şimdi cumhurbaşkanı. Dolayısıyla AKP üyesi değil.

Gül’ün cumhurbaşkanlığı bitti. “AKP kurucusu olarak doğal üyeyim” diyor.

Biliyoruz: Gül risk sevmez.

Fakat: “Sahaya inmeye hazırım” mesajını verdi.

Demek: Risk algısı düşük.

Tayyip Bey’in tırnaklarının söküldüğünü varsayıyor anlaşılan.

***

İkincisi: Dijital kokuşma.

AKP medyasında bir kampanya yürütülüyor.

CHP-Cemaat “kumpas”ına ilişkin.

***

Ama: Twitter yazışmaları diye aktarılanlar tuhaf.

CHP ve Cemaat’in temsilcilerinin sözlerine bakıyorsunuz.

Sanki gizli iş çevirmiyorlar. Suç işlemiyorlar.

Müsamereye çıkmış gibiler.

Oysa: Söylendiği iddia edilenler öncelikle suç. Sonra ahlâki değil.

Nedense: Zerre endişeleri yok.Tane tane, ayrıntısına kadar anlatıyorlar.

Ne kod, ne rumuz. Her şey adlı adınca.

Taşradaki liseli kızlar bile mesajlarında onlardan tedbirlidir!

***

Belli: Birileri bir senaryo hazırlamış. Nasıl olsa gazetelerde yayımlanacak.

İncelik göstermiş: Ortalamanın altındaki okur da anlasın istemiş!

Hatta özellikle onları gözetmiş. Basit, ayrıntılı yazmış.

***

Fakat vites büyüttüler. “Sümeyye’ye suikast”e kadar vardırdılar.

Senaristlerimize göre: CHP’li bazı vekiller de işin içinde!

İnsaf!

***

Bir parantez açmalıyım.

Dikkatli okurlar hatırlar.

CHP-Cemaat yakınlaşması ilk defa bu köşede yazıldı.

Hem de 17-25 Aralık 2013’ten aylar önce.

Sürekli eleştirildi.

***

Şimdiki pozisyonları nedir?

Maalesef: CHP yönetimi Cemaat’le yakınlığını sürdürüyor.

İleri boyutlara taşımaya da niyetli.

Cevabımız: Eleştiriye devam olacak.

Fakat: Gerçeklere bağlı kalmak şartıyla.

***

AKP ve medyası niçin dijital sahtecilikte ısrarlı?

Öncelikle kaydetmek lâzım: Geleneğinde var.

Ergenekon sürecinde de öyle yaptılar.

Sahteciliği hem AKP kabul ediyor.

Hem de, yenilenen mahkeme süreçleri teyid ediyor.

***

İkincisi: Yalan, siyasi gericiliğin zorunlu tercihidir.

Olayımızdaki somut duruma bakalım.

Evet: AKP, Cemaat’i tasfiye etmek istiyor.

Bunun şartı var: Rakibini kriminalize edip yargılayabilmeli.

Cemaat’in suç işlediğini kanıtlayabilmeli yani.

Kolayı: Ergenekon dava sürecine bakması. Yüzlerce kanunsuzluk yapıldı.

Fakat: AKP yönetimi o alana giremiyor.

Çünkü: Sahtecilikte, kanunsuzlukta ortaklar.

Cemaat: Usta.

AKP: Çırağı.

***

Bulduğu çare: Ya suçun etrafında dolaşmak. Dalıyla budağıyla uğraşmak.

“Tahşiye operasyonu”nda olduğu gibi.

Ya da yeni suçlar icad etmek. Kendisine bulaşmayacak.

Son kampanyada yaptığı: Budur.

***

AKP’nin derdi: Bütün toplumu ikna etmek değil.

Hedef kitlesi: “Kendi” seçmen tabanı.

Yüzde 45-50’lik bir seçmen kitlesi var: Defalarca ve “kolayca” ikna ettiğini düşündüğü.

“Şeytan taşlatarak” yine sonuç alacağını sanıyor.

Tutar mı: İktidar bloku bir kere daha çatlıyor.

Bu kez kolay olmayacak gibi.

***

Son uyarı:

AKP ve medyası: 45 CHP’linin kasedinden söz ediyor.

43 ya da 46 değil. İlla 45! Nasıl da yuvarlak bir rakam!

Mesela diyoruz: Seçimden hemen önce. Cemaatçi polislerin evleri basılır.

Tesadüf bu ya! 45 CHP’linin kasetleri bulunur!

Ve: AKP üzüntüden kasetlerin sızmasını önleyemez!?