Geleceğimiz Adana Mutabakatı’nda!

Suriye gündemli üçlü Türkiye-Rusya-İran 4’üncü Soçi Zirve’si (14 Şubat 2019) kritik konularda anlayış birliği sağlanması açısından son derece önemliydi. Zirve başarılı bir şekilde sonuçlandı. Verilen demeçlerden tam bir uzlaşma sağlanmasa da üç ülkenin hassas konularda aralarındaki mesafeyi kapattığını anlıyoruz. Bu da gelecek için umutları yeşertiyor.

SOÇİ’DEKİ EN ÖNEMLİ MESAJ
Soçi’den gelen en önemli mesaj, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Geleceğimizi, 1998 tarihli Adana Mutabakatı çerçevesinde değerlendiriyoruz!” sözleri oldu. Bu sözleri önümüzdeki dönemde Suriye ile yepyeni bir döneme girileceğinin habercisi olarak yorumlayabiliriz. Alt düzeyde kurulan temasların kısa süre içinde üst düzeyde devam edeceği anlaşılıyor. Zirve’de Rusya’nın ve özellikle İran’ın, Ankara-Şam ilişkilerini düzeltmek için yoğun bir gayret sarf ettiğine tanık olduk. Bilindiği üzere Moskova ve Tahran, Şam’la yakın bir işbirliği ve dayanışma içinde Suriye’de faaliyet gösteriyor.

ANKARA-ŞAM EL SIKIŞIRSA...
Buradaki en büyük eksiklik, Türkiye ve Suriye arasındaki güven bunalımıdır. Ankara-Şam ilişkilerinin yeniden canlandırılması iki ülkenin de yararına olacaktır. Eğer Ankara Şam ile kucaklaşırsa, Astana sürecinin etkinliği en az üçe katlanacaktır. Ayrıca böyle bir gelişme sonrasında Suriye sahnesinde bütün kozlar, Astana ortaklarının eline geçecektir. Adana Mutabakatı çerçevesinde bir masanın etrafında toplanmak sadece teknik bir takım konuların görüşülmesi anlamına gelmez. Böyle bir iradenin devlet çapında ortaya konulması, aynı zamanda Suriye ile yeniden sıcak ilişkilerin tesis edilmesi için güçlü bir adım olur.

İDLİB HASSASİYETİ
Rusya açısından öncelikli gündem olan İdlib sorunu da masaya yatırıldı. Putin net mesaj verdi: “Militanların saldırgan eylemleri cezasız kalmayacaktır. Askerden arındırılmış bölgeler geçici bir çözümdür. Sorun Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıyla çözülür.” Ruhani tam bir anlaşma olmadığını dolaylı olarak ifade etti: “Teröristlerin temizlenmesi gerekiyor. İdlib’de anlaşmaya varmak için çabalarımızı iki kat artırmalıyız.” Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şu konuların altını çizdi: “İdlib’de yeni insani dramların yaşanmasını istemiyoruz. Sükûnetin sağlanması için büyük çaba harcadık. Rejimin ateşkese uyması noktasındaki beklentimizi ilettik. Bölgedeki provokatif girişimlere karşı ortak mücadele etme kararlığımızı teyit ettik. Ortak bildiride ise şu husus yer aldı: “Liderler Heyet Tahrir’üş Şam (HTŞ) terör örgütünün bölge üzerinde kontrolü artırma girişimlerini reddederek bundan duyulan ciddi kaygıyı ifade etmiş, somut adımlar atma konusunda mutabık kalmışlardır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN MESAJLARI
ABD’nin çekilme süreci, “PYD/YPG’nin istismar edeceği bir güç boşluğuna mahal vermeden yürütülmelidir”. Bu süreçte Rusya ve İran ile yakın eşgüdüme önem veriyoruz. ABD’nin askerlerini çekmesi için şimdi Nisan, Mayıs ayları konuşuluyor. Ne olacağı şu anda meçhul! Astana ortakları olarak bunun da tabii ki takipçisi olacağız. Türkiye olarak güney sınırımız boyunca bir terör koridoru oluşmasına izin vermeyeceğiz. Kurulacak güvenli bölge terör örgütlerinin serpilip büyüyeceği bir alan olarak tahayyül edilmemelidir. BM ile koordinasyon içinde muteber ve dengeli bir Anayasa Komitesi’nin kısa sürede faaliyete geçmesini arzu ediyoruz. Beklediğimiz hız henüz yok! Astana Cenevre’nin alternatifi değildir. Böyle bir derdimiz yok! Ama işlemeyen bir Cenevre sürecine karşı işleyen bir Astana süreci var!

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Soçi Zirve’si Suriye’nin geleceği konusundaki umut dolu mesajları ile gündemdeki yerini aldı. Liderlerin işbirliği ve dayanışma konusuna atfettikleri önem bu sürecin güçlenerek ilerleyeceğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Geleceğimiz Adana Mutabakatı’nda” sözleri Suriye ile buzların eriyeceğine dair görüşleri kuvvetlendiriyor.
İdlib için her üç lider işbirliği mesajı verse de satır aralarından bazı görüş farklılıkları olduğu anlaşılıyor. İdlib’de asgari müştereklerde buluşarak, ortak bir planla HTŞ’yi bölgeden çıkarmak Suriye’nin geleceği için önem arz ediyor. Türkiye için çözümün anahtarı, Şam ile işbirliği ve İdlib konusunda izleyeceği yeni yoldur. Türkiye İdlib’de Astana ortaklarının kaygısını gideren yeni bir siyaseti gündemine aldığı takdirde, işbirliği ve dayanışma ortamı daha güçlenecektir.
İdlib’de çözüm ve Suriye ile işbirliği, Fırat’ın doğusundaki sorunun çözülmesini kolaylaştıracaktır. Bu adımlar atılabildiği takdirde, ABD ve kuyruğuna takılan ülkelere, Suriye’den çekilmek dışında bir seçenek kalmayacaktır.