İçinizde kaynayan volkan aşkına!..

Bozkırın tenine adeta tırmıklar atan tekerlekler, kocaman taşların üzerinde şımarık bir sincap gibi zıplıyordu...

Motor sesi olmasa, o sonsuz vadide, çocuk heyecanıyla birbirini kovalayan kelebeklerin kanat seslerini bile duyacaktık belki!..

Evet... Evet... O sabah zalimleştik doğaya karşı kendi pervasızlığımızla...

Toprağı, böceği, kuşu uyandırdık mağrur uykusundan...

Bulutlardan yorganları kaldırdık her adımımızda, çimdikler attık toprağa her nefes alışımızda!..

Ne kötüyüz değil mi?.. Oysa bilse doğa, kucağına atlamak için daldığımızı narin kuytularına...

Can vermek istediğimizi ebruli duruşuna!..