İşte Aydınlık!

Aydınlık 1 Haziran 1921 tarihinde Şefik Hüsnü Değmer önderliğinde yayın hayatına başladı ve İstiklal Savaşı’mızı kararlılıkla destekledi. İstanbul’da işçi sınıfımızın haklarını savundu. 1923 İzmir İktisat Kongresi'ne katıldı. Yazarları arasında Şevket Süreyya Aydemir, Nazım Hikmet, Kerim Sadi, Hasan Âli gibi önemli isimler bulunuyordu. Sonraki yıllarda yaşanan tutuklamalar nedeniyle yayınına son verdi.

Aydınlık Kasım 1968’de yeniden yayına başladı. Doğu Perinçek önderliğinde aylık teorik dergi olarak yayınını sürdürdü. Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı da yazarlar arasındaydı. Aydınlık, o dönemdeki stratejik tartışmada tarihi bir rol oynadı. Halk hareketiyle birlikte yükselen solda sorun, Türkiye’nin izleyeceği stratejiydi. Solun bir bölümü önümüzdeki görevi ‘Sosyalist Devrim’ (SD) olarak tanımlarken, Aydınlıkçılar Milli Demokratik Devrim’i (MDD) savunuyordu. Yani ülkemizde sosyalizme ancak MDD'yi, bağımsız ve demokratik Türkiye’yi gerçekleştirerek ilerleyebilirdik. Hayat bu savımızı doğruladı. ‘Sosyalist Devrimci’ler ise sonradan ABD Gladyosu’nun hizmetine girdi.

Aydınlık’ın bu yıllardaki ikinci işlevi, TİP’in pasifizmiyle ve Mahir Çayan’ların başını çektiği maceracılıkla ilgili tartışmaydı. Aydınlık, her ikisi de halk hareketine yabancı olan bu tutumlara karşı, işçi sınıfımızın önderliğinde ‘Doğru Eylem’ çizgisini savundu. Bu farklılıklar sonucu, Aydınlık Ocak 1970’ten sonra Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) olarak yoluna devam etti. PDA, 12 Mart Muhtırası’ndan sonra, Nisan 1971’de Nihat Erim Hükümeti’nin Balyoz Harekâtı ile kapatıldı. Burada Nihat Erim’in önceki yıllardaki “Türkiye’yi Küçük Amerika yapacağız” sözlerini de hatırlatalım. ABD Derin Devleti Gladyo, Türkiye’yi ne zaman ‘Küçük Amerika’ yapmak, yani sömürge haline getirmek için harekete geçse, ilk olarak partimizi ve Aydınlık’ı hedef almıştır.

KONTRGERİLLAYI ORTAYA ÇIKARDIK

Bu noktada bir anımı iletmeden geçemeyeceğim. Nisan 1972’de 12 Mart Darbesi koşullarında gözaltına alındım. Gözlerimiz bağlı olarak götürüldüğümüz yerde (Sonradan Göztepe’de MİT’in Ziverbey Köşkü olduğunu öğrendik) işkenceci sorgucuların ilk sözü şu oldu: “Burası Genelkurmay Başkanlığı’na doğrudan bağlı Kontrgerilla Karargahıdır.”

Biz bu sözü beynimizin bir köşesine yazdık ve Kasım 1974’te çıkarttığımız Aydınlık haftalık dergide ve 1975’ten sonra Halkın Sesi’nde hep Kontrgerilla konusunu işledik. Kontrgerilla nedir, hangi faaliyetlerde bulunmaktadır vb. Gladyo’nun 1 Mayıs 1977 Taksim Katliamı’nın teşhirinde ve yükselen milliyetçiliği bastırmak için TSK’ya yönelik Tüsdek Darbesi’nin aydınlatılmasında çok önemli rol oynadık. Sol grupları 1 Mayıs’tan önce kapı kapı dolaşarak kargaşalık çıkartmamaları konusunda uyardık.

Şubat 1975’te sıkıyönetim tarafından kapatılan haftalık dergimiz, Ekim 1975’ten sonra aylık teorik dergi olarak yayınına devam etti. 20 Mart 1978’de ise, Aydınlık’ın günlük gazete olarak çıkartmaya başladık. 1978 Aydınlık’ı da diğerleri gibi büyük fedakarlıklar çıkartıldı. Hali vakti nispeten yerinde olan Aydınlık dostları, evlerini arsalarını satıp Aydınlık’a bağışladırlar. Bizim gibi hiçbir şeyi olamayanlar da nişan ve evlilik yüzüklerini satarak katkıda bulundular. Bu insanlar hala gümüş yüzük taşırlar. Aydınlık 2,5 yıl boyunca her gün yayımlandı. 12 Eylül 1980 günü sıkıyönetim tarafından kapatıldı. Bu Aydınlık Kontrgerilla’ya karşı kararlı mücadele tarihimizin ilk örneğidir.

AYDINLIK HER ZAMAN FETÖ’NÜN HEDEFİNDEYDİ

Aydınlık’ı 13 yıl aradan sonra 1993’te Aziz Nesin ağabeyimizle birlikte, yeniden günlük olarak çıkartmaya başladık. Gazetemizde Doğu Perinçek, Feroz Ahmad, Metin Altıok, Burçay Anger, Korkut Boratav, Savaş Emek, Cezmi Ersöz, Şükrü Günbulut, Ahmet İnam, Fethi Naci, Baskın Oran, Fikret Otyam, İzzettin Önder de yer alıyordu. Eşref Bitlis suikastını ve Susurluk tezgahını açığa çıkarttık. Çiller Özel Örgütü’nü çökerttik. 1994’te gazetemiz haftalık dergiye dönüştü ve 2010 yılına kadar yayınını sürdürdü.

ABD ve Fethullahçı Gladyo’nun, 21 Mart 2008 Ergenekon operasyonlarının da ilk hedefi Aydınlık ve partimizdi. Bunun yanı sıra vatansever subaylarımız da hedefteydi. Aydınlık ve Ulusal Kanal bu tezgâhla ve BOP Eşbaşkanlığı’yla da kararlılıkla mücadele etti. On binleri Silivri Zindanı’nın kapılarında buluşturdu. 1 Mart 2011 günü yeniden günlük gazete olarak yayınlanmaya başladık. Vatan-Emek-Namus parolasıyla günümüze kadar geldik. 19 Ağustos 2011’de Aydınlık, Ulusal Kanal ve İşçi Partisi’ne baskın yapıldı. Çalışanlarımızın bir kısmı tutuklandı. 16 Nisan 2012’den sonra haftanın beş günü Avrupa baskısını çıkartmaya başladık. Bugün de e-gazete ayağıyla yayınımızı güçlendiriyoruz.

Şimdi Vatan Partisi’nin önderliğinde, millet-ordu beraberliğiyle ve Aydınlık’ın büyük katkılarıyla, tüm emperyalist saldırıları püskürttük ve ‘Devrim Dönemine’ girdik.

Bağımsız, özgür, güçlü Türkiye ve AYDINLIK'a doğru!