Kemal Bey’in ‘stratejisi’

Seçimin en önemli dersi, Türk insanının teröre verdiği tepkiyi ortaya koymasıydı. PKK’nın partisi ile iş tutarsanız, FETÖ’nün PKK’nın desteğine “istemem yan cebime koy” derseniz, “YPG vatanını savunan bir örgüttür” diye katillere övgü düzerseniz işte böyle milletin duvarına toslarsınız.

Seçimin satılık anketçilerle değil de sandıkla kazanıldığını öğrenen Kılıçdaroğlu, ikinci tura on gün kala stratejisini değiştirmiş. Şimdi milliyetçi hislere sesleniyor, ben terörle iş tutmadım diye yemin billah ediyor.

Strateji de ne havalı kelime değil mi? Demirtaş, HDP, YPG, Avrupa falan derken bir anda vatan millet Sakarya demeye başlıyorsunuz bu da strateji oluyor öyle mi? Bostan küreğini bir elinden diğerine alan rençber bile Kemal Bey’den daha fazla stratejik akla sahip olabilir.

Ha, bir de tabiatın “strateji harikası” devekuşu var tabi. Kafasını kuma gömüp karanlığa dalınca herkesin karanlığa daldığını zanneden…

KILIÇDAROĞLU’NA PERİNÇEK DARBESİ

Kemal Bey, ikinci turu almak için HDP ile ilişkisini unutturmaya çalışırken beklenmedik bir darbe ile karşılaştı. Birinci turda tek başına seçime giren ve hiçbir cumhurbaşkanı adayına destek vermeyen Vatan Partisi, Cumhurbaşkanlığı ikinci turunda Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkladı.

“Perinçek’in pek fazla oyu yok, sonucu ne kadar etkiler ki” demeyin. Vatan Partisi’nin en önemli özelliği FETÖ ve PKK terörü ile ilgili “referans” işlevi görmesi. Vatan Partisi, her iki örgütle de ölümüne mücadele etmiş, her iki örgüt için de sıfır tolerans göstermiş bir yapı. Perinçek ve arkadaşları, bugüne dek teröre dair tüm uyarılarında haklı çıktılar. ABD’nin terör örgütlerine verdiği desteği, PKK-HDP bağlantısını ve FETÖ’nün paralel yapılanmasını çok iyi tahlil ettiler. Hem çözüm sürecinde ortaya çıkabilecek sorunları hem de 15 Temmuz ihanetini çok önceden gördüler.

Dolayısı ile Perinçek’in ağzından çıkan sözler pek çok insan için referans teşkil ediyor. Zaten dananın kuyruğu da burada kopuyor. Vatan Partisi, ilk tur seçimlerde AK Parti’ye karşı da gayet sert bir muhalefet yürütmüştü. Şimdi tavır değiştirmelerinin sebebini şöyle açıklıyorlar: “Kılıçdaroğlu, ABD’nin ve İsrail’in Türkiye’yi hedef alan projesinde alet rolünü üstlenmiştir. Bu kapsamda PKK ve FETÖ terör örgütleriyle açıkça işbirliği yapmaktadır. Kılıçdaroğlu, millî devleti ve Türk Ordusunu tasfiye, küresel finans merkezlerine kölelik, kültürel çürüme, 15-16 Temmuz’un intikamını alma ve kaos programının adayıdır.”

Bunlar o kadar net ifadeler ki Vatan Partisini benimsemeyen, hatta Doğu Perinçek’i sevmeyen seçmen bile bu tespitlerden etkilenecektir. Kılıçdaroğlu’nun sözde milliyetçi söyleminin takıldığı ilk engel Vatan Partisi oldu diyebiliriz.

BATI BASINI ŞAŞKIN

Batı basınında ilk itiraflar gelmeye başladı. Newsweek, “Erdoğan’a diktatör demeyi bırakın, diktatörler ikinci tura bırakmaz.” diye yazdı.

CIA’ya yakınlığı ile bilinen Foreign Policy dergisi ise taraflı analizler yaptıklarını kabul etti, “Umut etmek ile analiz etmek aynı şey değil, Kılıçdaroğlu’nun kazanacağını söyleyen analistler, kendi görüşlerinin ve inançlarının analizlerini oluşturmasına izin verdi” dedi.

Batı basınının ahlaki düzeyi hayli düşüktür. Özellikle de Doğu söz konusu olduğunda. Yarın kaldıkları yerden devam edeceklerine emin olabilirsiniz. Onun için bu sözleri samimi özeleştiri olarak değerlendirip boşuna sevinmeyin. Sadece bizdeki fondaşlar kadar yüzsüz değiller.