Krizlerin günah keçisi göçmenler

Dikkat ediniz; Avrupa’da ne zaman ekonomi tepe taklak olur, işsizlik artar, alım gücü düşer kısacası Avrupalının ekmeği küçülür yabancı düşmanlığı tavan yapar, ırkçılık artar ve göçmenler günah keçisi olarak görülür.

Konuyu Fransa özelinde ele alırsak, böyle dönemlerde “Önce Fransızlar” sloganı prim yapar. Göçmen sayısını nasıl azaltırız (daha doğrusu nasıl kapı dışarı ederiz), sosyal yardımları nasıl keseriz veya azaltırız, daha orta okul döneminde yabancı gençleri iyi bir kariyer yapması yerine liseyi bitirdikten sonra veya bitirmeden nasıl iş hayatına yönlendiririz? Adı Muhammed, Abdel, Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet olan gençlerin yerine François, Gabriel, Jean, Brigitte ve Nathalie olanı nasıl öncelikli olarak işe alınmasını sağlarız? 

Göçmenler, Fransa’nın güvenliğini tehdit eden, düzeni ve asayişi bozan, vuran, kıran ve çalan kimseler olarak görüldükleri için onların gözünde potansiyel suçlu durumundadır. Kendi deyimleriyle göçü kontrol altına almak, legal olarak yaşayan göçmenlerin günlük yaşamlarını zorlaştırmak, düzensiz göçmenleri sınır dışı etmek ve var olan haklarını ellerinden almak için “çareyi” göçmen yasalarını durmadan değiştirmede bulan ve devlet eliyle ırkçılık yapan insan hakları “şampiyonu” Fransa bir insanlık suçu işlenmektedir.

'Göç yasasına hayır!'

FRANSA’NIN İNŞASINA EMEK VEREN GÖÇMENLER ARTIK YÜKTÜR

Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Fransa esas olarak komşularından göç almıştır; O dönem Fransa’da göçmenler İtalyan, İspanyol, Portekiz ve Belçikalılardan oluşuyordu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra artan göç akımı, 60’lı yıllarda Kuzey Afrika’da sömürgelerini kaybetmesiyle Cezayir, Tunus ve Fas’tan gelen Araplarla birlikte göç akımı hızlanmıştır. 1973 yılında yaşanan petrol kriziyle birlikte “bolluk dönemi” bitmiş ve işsizlik zirve yapmaya başlamıştır. Dönemin Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d'Estaing'in 1974 yılında işçi göçünü askıya alma kararıyla legal göçü yasaklanmıştır. 1970'te 175 bin olan yeni oturma izni sayısı 2022'de 50 bine düşmüş, geçici işçi göçü yerini yerleşme göçüne bırakmıştır. Türkiye’den gelen göçmenlerin sayısı da bu dönemde başlamış ve 80’li yıllarda hızlanmıştır. Ekonomik nedenlerle ülkesine geri dönmek üzere gelen göçmenler eşlerini ve çocuklarını da getirerek kalıcı olmaya başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkıma uğrayan Fransa’nın yeniden inşasına katılan, en ağır işlerde çalıştırılan göçmenler artık Fransa için bir yüktür.

'Hepimiz göçmen çocuklarıyız'

Ekonomisi durgunluğa giren ve büyümeyen Fransa’nın sosyal sistemi iflas etmiştir. Sosyal kurumlarının açıklarını borç batağındaki Fransa kapatamaz duruma gelmiş ve bunun yükünü çalışanlara yüklemek için bir taraftan kemer sıkma politikaları uygularken diğer taraftan yeni göçmen yasalarıyla göçmenlerin yaşamları daha da zorlaştırılmıştır. 1970'lerin ortalarında Fransa ilk kez aile birleşimi kapsamında işçilerden daha fazla aile kabul etmek zorunda kalmıştır. O yıllarda göç yasasının esasını oluşturan aile birleşimi yasasını sertleştireme üzerinde yoğunlaşmıştır.

Fransa göç yasası, 1945’ten bu yana 117 defa değiştirildi (lemonde.fr, 14 Kasım 2023). Son 40 yılda neredeyse her iki yılda bir göç yasası değişikliğe uğradı. Göreve gelen her içişleri bakanı bu değişikliklerde rol oynadı. Irkçı politikaları dolayısıyla toplumda o kadar tepkiyle karşılaşıyorlardı ki iki yılda bir İçişleri bakanlığı değişikliğe uğradı.

'Baskı, hapsetme ve sınır dışı etmelere karşı Darmanin yasasına Hayır'

Bunların en ünlüleri Charles Pasqua ve Nicolas Sarkozy’dir. Daha sonra Sarkozy 2007’de cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra içişlerine getirdiği Brice Hortefeux ve Claude Guéant.

80’lerin ortasından itibaren küreselleşmenin dayattığı neoliberal politikaların yol açtığı ekonomik ve sosyal krizler göçmenlerin durumunun yoğun bir şekilde tartışıldığı yıllar oldu. Aynı yıllarda Jean Marie Le Pen’in yabancı düşmanı ve ırkçı Ulusal Cephe partisi yükselişe geçmişti. Baba Le Pen’in partisi yabancı düşmanı söylemi körüklerken ırkçılığa karşı kitlesel mücadele de güç kazanmaya başlamıştı. Göçmen sorunu artık siyasi partilerin kullandığı bir araç durumuna gelmişti.

Charles Pasqua ve Nicolas Sarkozy

IRKÇILIĞI DEVLET ELİYLE UYGULAYAN İÇİŞLERİ BAKANLARI

9 Eylül 1986 tarihinde İçişleri Bakanı Charles Pasqua tarafından önerilen yabancıların ülkeye giriş ve ikamet koşullarına ilişkin yasa kabul edildi ve valilere düzensiz göçmenlerin sınır dışı etme yetkisi verildi. 1993’te kurulan sağ Edouard Balladur hükümetinde Charles Pasqua yeniden İçişleri bakanı oldu. Pasqua bıraktığı yerden devam ederek 1993’te göç yasasında yeniden değişiklik yapılarak Fransa'da yabancı ebeveynlerden doğan çocuklar için Fransız vatandaşlığının otomatik niteliğine son verildi. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 16 ila 21 yaşları arasında açık bir başvuru yapılması zorunlu hale gelmişti. Bu yasa 1997’de iktidara gelen Sosyalist Parti hükümeti döneminde değiştirilecek ve Fransa’da doğan yabancı çocukları otomatik olarak Fransız vatandaşlığına kabul edileceklerdi.

Devlet eliyle ırkçılığın resmileşmesi ve kurumsallaşmasının Charles Pasqua’nın izinden giden İçişleri Bakanı Sarkozy (2002-2005) ile başladığını söyleyebiliriz. 5 kez göçmen yasası değiştirilmiştir. Bu yasalarla göçmen çocuklarının aile birleşimi ve Fransız vatandaşlığına geçişi zorlaştırılmış, suç işleyen göçmenlerin sınır dışı edilmelerinin önü açılmış, Fransız vatandaşlığına geçmiş yabancıların güvenlik güçlerinden birini öldürmesi durumunda vatandaşlığı elinden alınarak sınır dışı ediliyordu.

Nicolas Sarkozy  ve Claude Gueant-Brice Hortefeux

Sarkozy’nin ırkçı dosyası kabarıktır. Sarkozy ile birlikte Fransa tam bir polis devleti olmuştu. 19 Haziran 2005'te Paris’in banliyölerinden La Courneuve’de bulunan Fransa’nın en büyük gettolarından 4000 Sitesini ziyaretinde “Yarından itibaren, gerekli güvenlik gücüyle, 4000 Sitesini Karşerle (zemin temizleme makinesi) temizleyeceğiz… polis her gün burada olacak” diye açıklama yapmıştı. Sarkozy’ye göre banliyö gençliği şehri kirleten pislikti ve bu pisliği tazyikli su ile (Karşer) kazıyarak temizleyeceğini söylüyordu. Ancak Hitler Almanya’sında kurulabilecek bu cümleye karşı büyük tepki gösterilmişti.

Sarkozy’nin içişleri bakanı olduğu Ekim 2005’te yine polis kontrolünden kaçan 15-17 yaşlarında biri Arap, biri Siyahi ve biri de Türk 3 genç sığındıkları elektrik trafosunda çarpıldı. Bu olayda 2 Afrikalı genç yaşamını yitirmiş ve Türk genci sağ kurtulmuştu. Bunun üzerine aynı bugün olduğu gibi Fransa banliyö geçlerinin haftalarca isyanına sahne olmuştu. Bu olaylar, banliyölerde yaşayan yıllardır ihmal edilen yokluğa ve yoksulluğa terkedilen göçmen ailelerin ve işsizlik içinde kıvranan çocuklarının bir başkaldırısıydı.

IRKÇILIĞIN SİMGESİ SARKOZY

Sarkozy 2007’de cumhurbaşkanı seçildikten sonra Fransa tarihinde ilk kez “Milli kimlik ve göç bakanlığı” kurmuştur. 2009 yılında “yabancılar Fransız milli kimliğini tehdit ediyor” söylemiyle bizzat bakanlık eliyle Fransız kimliği tartışmaya açılmıştır. Göç ve Milli kimlik Bakanı olan Brice Hortefeux “Benim bakanlığım belki iyi Fransız üreten bir makinedir, bundan ben mutluluk duyarım” diyebilmiştir. Hortefeux 4 Haziran 2010 tarihinde yaptığı Araplarla ilgili ırkçı açıklamalarından dolayı da 750 avro para cezası ve 2 bin avro tazminat ödemeye mahkûm edilmişti. Bakan, düzensiz göçmenlere karşı tam bir cadı avı başlatmış, her yıl 25 bin yabancının sınır dışı edilmesi hedefini koymuştu. Yabancıların yoğun olarak yaşadığı 22 bölge valisini toplayarak, il il hatta karakol karakol nerede ne kadar «kaçak- kağıtsız» yabancının sınır dışı edileceğini görüşmüş ve talimat vermişti. Paris’te yaşadığım o yıllarda tanıştığım bir jandarma bana “bu ay bana 19 ‘kaçak’ yabancının yakalaması görevi verildi ve ben bu rakama ulaştım” demişti.

Özgürlük Eşitlik Kardeşlik - Göç Yasasına Hayır

Hortefeux’nun yerine gelen Claude Guéant diğerleri gibi ırkçılıkta sınır tanımıyordu. Guéant da önüne “legal göçü sınırlama” hedefi koymuştu. Düzensiz göçmenlere karşı yürütülen “Haçlı Seferi” tüm hızıyla devam ederken, göçmenlere karşı hızını alamayan Fransa şimdi de legal olarak Fransa’ya girebilecek yabancıların sayısını azaltmayı hedfliyordu. Legal yolla gelen yabancıların büyük çoğunluğunu aile birleşimi oluşturuyordu. Sarkozy, Express dergisine (6 Nisan 2011) yaptığı açıklamada “Fransa’da aktif nüfus her yıl 110 bin artmakta. İşsizliği geriletmeden önce 110 bin kişiye iş yaratmak gerek. Kendi vatandaşlarımıza bir iş vermede zorlanırken ve AB dışındaki ülkelerden gelen yabancıların işsizlik oranı yüzde 23 iken, legal göçmen sorusunu gündeme getirmeliyiz” diyerek bakanına destek verdi.

Peki bugün Macron iktidarının yabancılara karşı politikasında bir değişiklik oldu mu? Hayır. 2005 isyanından bir ders çıkarmamıştı. Temmuz 2023 başında yine 17 yaşında Cezayir kökenli Nail’in polis tarafından vurularak öldürülmesiyle başlayan ve banliyö gençlerinin isyanına dönüşen olaylar günlerce devam etmişti. Bugün ne banliyölerde yaşayan göçmenlerin durumu değişmiş ne de Fransız devletinin, var olan sorunu güvenlik politikası ve polis baskısıyla çözme anlayışı.

Yabancı göçünün kontrol altına alınması Cumhurbaşkanı Macron’un 2022 Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının vaatleri arasındaydı. Fransız devleti açısından göçmenler “sorun” olmaya devam ediyordu. Aralık 2023’te yeni bir göç yasası kabul edildi.

Yeni göç yasası ve değişmeyen Fransız ırkçılığı

İçişleri Bakanı Gérald Darmanin

Macron’un İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in hazırladığı “göçün kontrol altına alınması ve entegrasyonun iyileştirilmesi” yasa tasarısı Ulusal Meclis’te iktidar partisi ve Sarkozy’nin kurucusu olduğu Cumhuriyetçiler partisi işbirliği ve Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisinin desteğiyle 186'ya karşı 349 oyla kabul edildi. Sosyalist Parti, Fransız Komünist Partisi ve Yeşiller karşı oy kullandılar. Macron’un partisi Renaissance (Yeniden Doğuş) birkaç eğilimden oluşan bir yamalı bohça görünümünde bir parti olduğu için partisinin “sol” kanadından 59 milletvekili karşı oy kullandı. Sağlık Bakanı yasa tasarısına karşı çıktığı için istifa etti. Milli Eğitim Bakanı da istifasını sundu ama kabul edilmedi.

YENİ GÖÇ YASASINDA NELER VAR?

Aile yardımı (çocuk parası) alabilmek için çalışmayanlar beş yılı diğerleri otuz ayı doldurmaları gerekecek. Kira yardımına çalışmayanlar için beş yıl, diğerleri için ise sadece üç ay ikamet koşulu getiriliyor. Düzensiz göçmenlerin düzenli hale getirilmesi veya sınır dışı edilmesi için valilere yetki veriliyor. Fransa'ya kabul edilen yabancıların (sığınmacılar hariç) sayısını önümüzdeki üç yıl için sınırlamak üzere Parlamento tarafından belirlenen kotalar getiriliyor. Kamu otoritesi konumundaki herhangi bir kişiye karşı kasten adam öldürme suçundan hüküm giyen çifte vatandaşlar vatandaşlıklarını kaybediyor. Fransa’da doğan yabancı çocukların otomatik olarak Fransız vatandaşlığına geçmesi kaldırılıyor. Yine, Fransa’da doğan bir yabancının bir suçtan hüküm giymesi halinde vatandaşlığa kabul edilmiyor, vatandaşlığı olanların ise vatandaşlığını kaybediyor. Aile birleşimi için daha ağır koşullar getirilerek, başvuru sahibinin ikamet süresi 18 aydan 24 aya çıkarılıyor, "istikrarlı, düzenli ve yeterli" kaynağının ve sağlık sigortasının olması ve getireceği eşinin için asgari yaşın 18’den 21’e çıkarılması öngörülüyor. Öğrenci olarak Fransa’ya gelen birinin suç işlediği zaman "sınır dışı masraflarını" karşılamak üzere depozito yatırması gerekiyor. Daha önce tedavi edilen düzensiz göçmenlere yapılan Devlet Tıbbi Yardımı kaldırılıyor.

Geçen yılın son haftası Meclis’te kabul edilen ırkçı Göç Yasasının üçte biri Fransa Anayasa Konseyi tarafından iptal edildi. 25 Ocak 2024 tarihinde toplanan Anayasa Konseyi, 32 maddeyi usul yönünden, üç maddeyi ise esas yönünden iptal etti. Konsey, yabancı suçluların sınır dışı edilmesi işlem ve süreçlerinin basitleştirilmesine ilişkin geniş bir bölümü muhafaza ederken, kanunun diğer 12 maddesini ise bazı çekincelerle birlikte onayladı. Sosyalist, komünist ve ekolojist 60 senatör yasanın iptali için Anayasa Konseyi’ne başvurmuştu.