Kumpasçıya rapor!

İzmir’deki, “askeri casusluk” davasını anımsıyor olmalısınız:
Çoğu asker tam 356 sanık, gizli askeri belge bulundurmak ve sızdırmak suçundan senelerce cezaevinde
tutuldu.
Sonuçta İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, aleyhlerinde olan delillerin tamamının düzmece ve sahte olduğu ortaya çıkınca, 356 sanık da beraat etti.
***
Şimdi, o sahte delilleri üretenlerin peşine düşüldü.
Önce İzmir eski İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın aralarında bulunduğu çok sayıda polis hakkında dava açıldı; dün de fişleme yapıp sahte delil ürettikleri iddiasıyla ikisi amiral dördü binbaşı, altı deniz subayının gözaltına alınmasına karar verildi.
Ancak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde görevli olan Tümamiral M.Z.U., Tuğamiral A.A., binbaşılar K.M., H.Ö. ve R.Z. “raporlu” oldukları için gözaltına alınamadı.
Bir tek Binbaşı A.Ö., İstanbul’da gözaltına alınıp İzmir’e getirildi.
***
Şu soruşturmadaki özene bakar mısınız?
Şüphelilerin adları, soyadları gizleniyor; rapor alanlara dokunulmuyor...
İyi de Balyoz Kumpası’nda donanmadaki amirallerin yarısı tutuklandı...
Kimse onların raporuna falan bakmadı!
Adları soyadları gazetelerde kocaman harflerle yazıldı; fotoğrafları basıldı.
***
Şimdi, silah arkadaşları hakkında düzmece belge uydurmaktan sanık 6 subaydan 5’i raporlu!
İyi de neyin raporu bu?
Hangi hastanedeki, hangi doktorlar vermiş?
Neleri varmış; grip mi olmuşlar?
Yoksa ayaklarına diken mi batmış?
***
Ayrıca... Hani herkes yasalar karşısında eşitti?
Bu nasıl yasa ki; kumpasa kurban gidenlere “kartal” kesiliyor da kumpası kurdukları öne sürülenlere “kedi” oluveriyor?
Yirmiden fazla amirale ve yüzlerce subaya her türlü kötü muameleyi yapacaksın...
İtip kakacaksın...
Hastalanmalarına ve ölmelerine neden olacaksın...
Ama sıra Fethullahçı iki amirale, üç binbaşıya gelince “rapor”u keşfedeceksin!
Pes...
***
Bırakın rapor-mapor ayaklarını çok sayın hakimler...
Altı kişiden beşi de aynı anda hasta ha; külahıma anlatın!
Nerede bu iki amiral, üç binbaşı?
Tüydüler mi?
Pensilvanya’ya mı gittiler?
Avrupa’da zamparalık mı yapıyorlar?
***
Adaletin kestiği parmak acımaz ama... Bu ülkede, adalet adına verilen her kararda benim ciğerim acıyor!
Neden acaba?

REFERANDUM!
Recep Tayyip Erdoğan talimatı verdi ve AKP iktidarı, ülkemizdeki 3,5 milyon Suriyeli’yi vatandaşlığa almak için düğmeye bastı.
Muhalefet, bu girişimi engelleyecek en küçük bir adım atmıyor!
Suriyelilere vatandaşlık vermek, topraklarımızdan ve bu topraklar üzerindeki haklarımızdan savaşsız vazgeçmektir.
Tüm siyasi partileri ve gerçek sivil toplum örgütlerini göreve davet ediyorum:
Bu konu mutlaka “referanduma” götürülmeli ve “Evet”yanıtı çıkmadıkça, bir Suriyeli’ye bile vatandaşlık verilmemelidir!

GÜNÜN SORUSU
İstanbul’daki bütün yol kenarlarını gasp edip “otopark mafyası”nın yerini alan ve sadece geçen yıl 233 milyon lira hasılat toplayan İSPARK, 1 milyon lira zarar etmiş... Sorum bu kurumu yönetenlere:
Gider sadece değnekçi maaşı, gelir sonsuzken; zarar etmeyi nasıl başardınız? Birilerine çok mu yedirdiniz?

Bitmeyen otoyoldan dört saatte Çeşme’ye giden Çekirge!
Bu ülkede bazı çekirgeler ne kadar yanlış iş yaparlarsa yapsın, başlarına hiçbir şey gelmez... Zıplayıp durur!
Bunlardan biri de Fatih Çekirge...
Star Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni’yken, Recep Tayyip Erdoğan iktidarına kafa tuttu. “Asker yanımızda” diyerek kandırdığı patronu Cem Uzan’ı batırdı. Ancak batmadan bir süre once “zıplayıp” eski gazetesi Hürriyet’e döndüğü için kendisine bir şey olmadı!
Yıllarca Hürriyet İnternet’i yönetti... Bu arada gazetedeki yazılarında AKP’ye sayısız övgü düzdü. Sonuçta kendisini affettirdi.
Şimdi pusuya yattı; olası bir krizde Hürriyet’in başına “zıplamayı” bekliyor...
Beklerken de boş durmayıp iktidar yağcılığına devam ediyor ki; şansı artsın!
İşte; bu Çekirge, önceki günkü “Köprü Tartışması ve Gerçekler” başlıklı bir yazı yazdı. O yazının sonu aynen şöyle:
“Peki şimdi... Körfezi 6 dakikada geçip 4 saatte Çeşme’ye gidenlere sorsak:
Nasıldı yol?
Cehennem sıcağında kuyruk var mıydı?
Cevabı hepimiz biliyoruz:
Harikaydı.”
***
Bir gazeteci hayattan koparsa, İstanbul-İzmir Otoyolu’nun henüz tamamlanmadığını...
Bu yola girenlerin, Gemlik’e 10 kilometre kala eski yola geçmek zorunda kaldıklarını...
Bırakın Çeşme’yi... Bursa’ya bile 6 saatte ulaştıklarını...
İzmir’e kadar Bağdat Caddesi trafiğinde gidiyormuş gibi dura kalka yol aldıklarını...
16 saati bulan yolculuğun burunlarından geldiğini bilmez!
Sonra da yazdığı yazıya ağırbaşlı bir başlık atar ki okuyan ciddiye alsın:
“Köprü Tartışması ve Gerçekler...”
***
Bu yazıdan köprü gerçeklerine dair hiçbir şey öğrenemedim...
Öğrendiğim tek şey, yaşlanan ve trilyonluk servet yapıp halktan kopan çekirgelerin, gazetecilik değil komedyenlik yapmaya başladığı oldu!

156+355!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra İstanbul’dan Beyza Çilingir’de:
“Abdullah Bey...
Hakkınızda çıkan tüm iddialara anında yanıt veriyorsunuz. Örneğin Erdoğan’ın sizin döneminizi kast ederek söylediği, bazı Fethullahçıların Cumhurbaşkanlığı’na sızdığı iddialarına bile yanıt verdiniz.
‘Bizim dönemden kalanların tamamını temizlediler’ diye sitem ettiniz...
Her türlü iddiaya yanıt veriyorsunuz da artık 600’üncü yazıya doğru koşan şu köşedeki o basit soruyu neden cevaplamıyorsunuz. Acıtıyor mu?”

GÜNÜN İSYANI
İçişleri Bakanlığı, Başbakan eski Yardımcısı Bülent Arınç’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek için söylediği, “Parsel parsel götürdü” iddiası için soruşturma izni vermemiş... Dosya Danıştay’da kapatılmış. İsyanım İçişleri Bakanı’na:
Halının altına süpürüp durduğunuz bu pisliklerin içinde boğulun!